ALEVİLERİN TALEPLERİ, DEMOKRATİK VE LÂİK DEVLET OLDUĞU İÇİN, REFERANDUM'DA "HAYIR"DİYECEKLER!!!

  Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, birkaç gün önce yaptığı açıklamada şunları söyledi : "Allah nasip ederse, Türkiye'de 1980 darbesinden bu yana bir türlü yapılmayan, yasaklanmış gibi olan Hazreti Ali'nin doğum günü olan 21 mart kutlamasını Ankara'da yapacağız. Bu anlamda Alevi kardeşlerimizle, yurttaşlarımızla devletin yeniden barışması anlamında olan bir tören olacaktır"...

     Numan Kurtulmuş'un yapmış olduğu bu açıklamada, samimiyet olmadığı gibi, 16 nisan 2017 referandum öncesinde ve bu güne kadar her seçim ve referandum öncesi, her toplumsal kesime ve özellikle Alevilere şirin gözükerek, birtakım vaatlerde bulunarak oy devşirmek, siyasi çıkar sağlamak AKP'nin fıtratında var. 

     15 yıldır iktidarda bulunan AKP hükümetleri, Alevilerin devletle barışmasını sağlayamamışta, 21 martta yapmayı düşündükleri birkaç saatlik göstermelik ve tamamen referandum için "evet" devşirmenin aracına dönüştürecekleri bir törenle mi sağlayacaklar (!)
Bugüne kadar yapılmış olan "Alevi Çalıştayları"ndan hangi somut bir sonuç çıkmış ve uygulanmış ki? 

      AKP hükümetlerinin uyguladıkları politikalar, kullandıkları dil ve üslup, hep Alevileri ötekileştirici, dışlayıcı olduğu gibi, Alevilerin inanç-ibadet sorunları bağlamında hiçbir çözüm üretmediler. AHİM'in Alevilerle ilgili almış oldukları kararları yok hükmünde saydılar. Alevileri, asimile etme politikasında ise hız kesmediler. Bir yandan da Alevilerin inanç ve ibadetlerini tanımlamaya hatta ayar vermeye kalkıştılar. Oysa, bir inanca mensup olanlar, kendi inançlarını, ibadetlerini nasıl tanımlıyor, algılıyor ve uyguluyorsa uygular. Aleviliğin ister Ali'li ister Ali'siz olup - olmayacağına karar verecek olanlar yine Alevilerdir. Buna devletin yada hükümetlerin müdahil olması ve ayar vermeye çalışması kabul edilir bir şey değildir!

     Bu ülkede, Alevi yurttaşlarında vermiş olduğu vergilerle yapılmış olan, seksen bin'den fazla cami, yüzbinlerce imam, vaiz, müftü gibi din görevlileri varken, Alevilerin ibadethanesi olan Cemevlerinin yasal statüsü yok hala. Bu eşit yurttaşlık yasasına (!)aykırı bir durum ve çifte standart değilde nedir? 

      Aleviler, AKP öncesi olduğu gibi AKP hükümetleri döneminde de, inanç ve ibadetleri kabul edilerek hakları verilmedi, bu da yetmezmiş gibi Sünnilik içinde asimile edilmeye çalışıldı. Ayrıca,Aleviler, AKP ile birlikte iş ve aş sorunu da yaşamaya başladılar. Aleviler, devlet bürokrasisine alınmadığı gibi, bürokrasi kadrolarında olanlarda uzaklaştırıldı. 
Alevilerin en doğal demokratik eylemleri kanla bastırıldı, Alevi yerleşim birimlerine operasyonlar düzenlendi, Cemevleri dahi yakıldı, bombalandı. Geçmişte Alevilere yapılan katliamlar ise aklandı. AKP döneminde düzenlenen "Alevi Çalıştayları " ile Alevilerin sorunlarının çözüleceği söylendi ama sadece söylendi, bu bir söylemden ibaret kaldı. 

      Özellikle Cumhuriyet sonrası, tekke ve zaviyelerin kapatılması, göç'e bağlı olarak Alevilerin kentleşmesi, bunun sonucu olarak Talip'lerin, Dede'lerden kopması yani ilişkisinin kesilmesi, zaten yazılı kaynaklara değilde, sözlü kültüre dayanan Aleviliğin sorunlarının artmasına, asimilasyona maruz kalmalarına neden olan birtakım sosyolojik realiteler vardır! Diyanet ve özellikle "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi " adı altında verilen din derslerinde, Aleviliğin inançlarına, temel değerlerine saldırılmakta, Alevi çocukları, gençleri kendi inançlarına yabancılaştırılmakta ve böylece asimilasyon süreci somut olarak ortaya çıkmaktadır! 

     Bütün bunlara karşın Alevilik, bugünde Anadolu ve Mezopotamya'nın kadim inançlarından biridir...
Ama maalesef ülkemizde hala Türkiye Cumhuriyeti'nin makbul vatandaşı ise "Türk ve Sünni " olarak kabul edilmektedir. 
Oysa, bu ülkenin asıl unsurları başta Türkler, Kürtler,Aleviler, Sünniler olmak üzere,şu anda ülkemizde yaşayan bütün etnik, milliyet, din, mezhep mensuplarıdır. Bu açıdan hepsine eşit mesafede yaklaşmak ve insan sevgisi ile kucaklamak bir devletin de asli görevidir. 

   Şunuda belirtmeden olmazdı! Alevilerin, kesinlikle Sünni yurttaşlar ile bir sorunu yoktur ve Aleviler inancı, toplumsal kültürü gereği olarak din, mezhep, ırk ayrımı yapmaksızın, yetmişiki millete aynı nazarla bakar! Zaten, Alevilerin çoğu Sünni kardeşler ile iç içe yaşadığı gibi, kız alıp verme ile de Sünnilerle hısım - akraba oldukları toplumsal bir realitedir! Alevilerde dindar insanlar olup, dinci-yobaz ve gerici değildir!Tarih boyunca hiçbir Alevi, inancı ve ırkı farklı diye bir gruba,bir topluma...katliam yapmadığı gibi, hep katledilmiş, sürgün edilmiş inanç mensuplarıdır. Alevilerin büyük çoğunluğu çağdaşlığı, demokrasiyi, laikliği içselleştirmiş aydın insanlardır. 
Aleviler, bu ülkenin yüzakıdır! 

    Büyük yazın insanı, romancı, aydın ve hem ülkemizde hemde dünyada saygın bir isim olan Yaşar Kemal'in (saygıyla anıyorum ) Alevilerle ilgili olan şu sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum : 

    "Alevileri çok seviyorum. Onlar da çok zulüm görmüş insanlardır. Ben zulüm gören insandan yanayım Yazar olarak. Çünkü, onlar zulüm gördüler, onları öldürdüler, onları dövdüler. Yinede, o sevgi dininden vazgeçmediler"

    AKP hükümeti ile Alevi kurum ve aktivistleri arasında yürütülen görüşmelerde Alevi kanadı mutabakatla şu talepleri ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini hükümete sundular:

1-Cemevleri, Alevilerin ibadethanesidir ve statüsü ibadethane olarak kabul edilmelidir. 

2-Okullarda okutulan "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersi sünni islam dersleridir ve Alevi çocuklarını Sünnileştirmektedir. Alevi çocukları muaf tutulmalıdır. 

3-Pir Sultan Abdal anma etkinliğine katılan 33 canımızın katledildiği Sivas Madımak Oteli"İbret müzesi"ne dönüştürülmeli, katliamı teşhir eden, lanetleyen görseller yer almalıdır. 

4-Birçoğu devletin elinde veya başka kimselerce işgal altında bulunan, başta Hâce Bektaş Dergahı olmak üzere, tüm Alevi inanç merkezleri, dergâhları Alevilere iade edilmelidir. 

5-Alevilere yönelik her türlü ayrımcı tutumlar ortadan kaldırılmalı, ayrımcılık yapanlara karşı caydırıcı yaptırımlar oluşturulmalıdır. 

6-Devletin resmi dini kurumu olarak görev yapan ve Sünni islam inancını devleti yönetenlerin hegemonyasına sokan ve Sünnilik dışındaki tüm inançlara karşı sistemli bir asimilasyon politikası yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır. 

7- Alevilere yönelik her türlü asimilasyon politikalarına son verilmeli, bu bağlamda yürütülen Alevi köylerine cami yapma politikası derhal ve ilelebet durdurulmalıdır. 

      AKP hükümetleri, yukarıdaki talep ve çözüm önerilerini ve Alevilerin, bu taleplerinin  yaşama geçirilmesi yönündeki mücadelelerini hiçbir zaman dikkate almayarak, Alevilerin hiçbir sorununu çözmek konusunda,samimi bir yaklaşım sergilemediler.

    Aleviler, her ne kadar şu an yürürlükte olan anayasa (!) Ve yasalar içinde, bugüne kadar inanç-ibadet sorunlarını çözemedikleri, hak ve özgürlüklerini elde edemedikleri bir gerçek olsada;referanduma sunulacak olan anayasa değişikliği, Alevilerin temel taleplerinin karşılanmasını, demokrasiyi, laikliği, hukukun üstünlüğünü ve halkın iradesini, egemenliğini tamamen ortadan kaldıracağı düşünce ve kaygısı ile referandum'da HAYIR diyecekler! 

    Kendi özüne ve inancına yabancılaşmış yol düşkünü olan Alevilerin(!)dışında, Alevilerin büyük bir çoğunluğu, referandum'da HAYIR diyecekler! 
Zaten, referandum'da Alevilerin HAYIR diyeceğini, Alevilerin temsilcileri olan Alevi kurum ve kuruluşlarının, derneklerin,vakıfların,federasyonların yetkilileri kamuoyuna açıkladılar. 

   Alevilerin talepleri, demokratik, laik devlet olduğu için, referandumda HAYIR diyecekler! 

   Umut ta kalın, dirençli olun. 


Hüseyin Yalçın ( Sosyolog ) 


NOT : Bu makalem Mart 2017'de Malatya Son Nokta gazetesinde köşe yazımda yayınlandı. 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56