Türkiye’de daha lise çağlarında binlerce öğrenci, buna ek olarak sayıları 600’ü aşan üniversite öğrencisi cezaevlerinde tutuklu. Bunların bir çoğunu işlediği ‘’suç’’ paralı eğitime karşı olmak, eşit, özgür, bilimsel bir eğitimi talep etmek. Yada boynuna bir poşu takması 13 yıla mal oluyor hayatına! Terörle mücadele Kanunu’na dayanılarak özel yetkili mahkemelerde yargılanan örgenciler yıllarca tutuklu kalması, gençlerin ömürlerinin hiçe sayılarak geleceğinin yok edilmesini ve ucuz emek gücü olarak sömürülmesini de beraberinde getiriyor. Bütün bu koşuların yaşandığı ve de artarak devam ettiği günümüz Türkiye’sinde 19 Mayısı kutlamak ne anlam ifade etiğini düşünmek gerekiyor. Gençlik bu sorunlarla uğraşırken, boğuşurken nefes dahi alamazken 19 Mayısa dair bir bayram tartışması devam ediyor. Memlekette Gençliğin bu sorunlarını görmeyerek sorun yokmuş gibi davranarak işin soyutlanması doğru bir tartışmada değildir. Sırf ulusalcılık perspektifi ile bakılan 19 Mayıs gençlik bayramı esasen gençliğin esas gündeminin, yoksulluk, parasız eğitim, eşit ve özgür bir gelecek talebini gölgelemekte. Bu güne kadar kutlanan 19 Mayıs gençlik bayramı saray anlayışıyla devam ediyordu. Nasıl olsa gençlik onların sahip olduğu bu düzene ucuz emek gücü olarak sömürülmeye mahkûm. Bütün bu derin çelişkiler yumağından arındırılarak yapılan tartışmaları, bugün gençliğin karşı karşıya olduğu, kapalı kapılar altında yürütülen gözaltı ve tutuklama operasyonlarına, gençliği sindirme politikalarına karşı durup sesiz kalmamaktır.
19 Mayıs denilince aklımıza gelenler:
Paylaş