Arguvan Abdal Musa Kültür Derneği 21 Mart Hz. Ali’nin Doğum günü nedeniyle, Nevruz Bayramı etkinliği kapsamında Abdal Musa Lokması ve Aşure dağıtımı yaptı.
Ali İhsan ÖZTÜRK
Abdal Musa Kültür Evinde yapılan etkinliğe, Malatya Alevileri Eşit Yurttaşlık Platformu üyelerinin de katılması ayrı bir anlam ve önem taşıdı. Etkinliğe yoğun bir katılımın olması, insanların bu birliğe ve beraberliğe ihtiyaçları olduğunu açıkça göstermiştir.
Etkinlik kapsamında Arguvan Abdal Musa Kültür Derneği Başkanı Soner Üstün’ün açılış konuşmasıyla başlayan programa Eşref Doğan Dede’nin Hz. Ali’nin Hayatı ve Nevruz Bayramının önemine değinmesi, Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Vakfı Başkanı Hasan Meşeli’nin birlik ve beraberliğe vurgu yapmaları, Ali Rıza Uğurlu’nun ise ‘Sultan Nevruz’ şiiri ile renk katması çok önemli idi. Konuşmalardan sonra misafirlere aşure ve lokma ikramı yapıldı.
İnancımızın temeli varlığımızdır. İnsanlığın en kutsal öğeleri arasında olan inanç, varlığını sürdürmek ve gelecek kuşaklara da aktarılması gerekmektedir. İyi veya kötü günümüzde yanımızda birilerini görmek isteriz. Bu öngürü ile yılda bir kere de olsa bir araya gelmekten duyduğumuz memnuniyet çok önemlidir.
Dünya halklarının huzur ve selameti için böyle günlerde bir araya gelen herkesin bilgilenmesi amacıyla Nevruz Bayramı, Aşure ve Abdal Lokmasının neden yapıldığına dair bir bilgilendirme de yapmak istiyorum.
NEVRUZ BAYRAMI
Nevruz kelime anlamıyla ‘Yeni Gün’ demektir. Kelime dil açısından İran kökenlidir. Uygulama açısından ise, yeryüzünün bilinen en eski törelerinden biridir. Bu yüzden hemen her ilksel kültürde günümüzde de özel gün olarak uygulaması mevcuttur.
Dünyanın dört bir yanındaki halklara göre,
-Dünyanın yaratıldığı gün, -Adem Peygamber’in (İlk insanın yaratıldığı gün)
-Nuh Peygamber’in yere ayak bastığı gün,
-Musa Peygamberin Kızıl denizi geçtiği gün,
-Yusuf peygamberin kuyudan çıkarıldığı gün,
-Kimi topluluklar ise, gece ile gündüzün bir olduğu bu günü bir bahar müjdecisi sayarlar.
Dünyadaki çeşitli Türk topluluklarında, “Newroz“, “Noruz“ “Navruz“ “Çağan“ “Mart Dokuzu“ “Sultan Nevruz“, “ Mart Bozumu“ diye anılır.
Aleviler ise, Hz. Ali’nin doğduğu - Hz. Fatma ile evlendiği- Hz. Peygamber tarafından Hz. Ali’nin halife tayin edildiği gün olarak kutlar ve bayram ederler.
İlk çağlardan günümüze gelen “Nevruz“ Azerbaycan, İran, Kazakistan, Afganistan gibi ülkelerde resmi tatil ilan edilen bir ulusal bayram olarak kutlanır.
Kürtlerin, Farsların, Türkmenlerin Özbekler ve daha pek çok halkın kültüründe de yer etmektedir.
İlkbaharın başlangıcı sayılan ve eski dönemlerden bu yana tüm halklar için ayrı bir yeri olan, “21 Mart“ın kültürel açıdan önemi?
Kürt halkı, Demirci Kawa öncülüğünde kendilerine zülm eden ‘Kral Deha’yı’ devirdikleri günü anar ve zafer günü olarak kutlarlar.
Nevruz, günümüzdeki anlamları bir yana, köken olarak; bir yeni yıl bayramıdır. Belli bir bölgedeki halkların; kökleri çok eski kültürlere kadar dayanan yeni yılın başlangıcı ve baharı karşılama bayramı. Kaynağı orta doğu halkları, ama bununla sınırlı değil. Nevruzu tanıyan, uygulayan, kültürlerinde yer veren halkların coğrafyaya bakınca Balkanlar’dan Orta Asya´ya kadar orta doğu halkları başta olmak üzere geniş bir alana yayıldıkları görülür.
Günümüz de 21 Mart tarihinin, birçok eski takvim geleneğinde ilkbahar, yani gece ile gündüzün eşit olduğu güneşin koç burcuna girişiyle yeni yılın başlangıcı olarak görülür.
Nevruz´un ritüellerle olan ilişkilerinden biri “Yeni yıl yılın başlangıcı“, Diğeri ise, “Bahar ve bereket“ olarak iki önemli kavramı çağrıştırır. İnsanoğlu, bu kavramlara insana zamana ve Evren’e ilişkin bilinmeyenleri inanca ve kutsala dayalı açıklamalarla bilirler. Verimlilik, daha çok yaz kış, yeni yıl eski yıl, bolluk- kıtlık gibi zamanlarda ve geçişlerde gerçekleşmesi giderek takvimin evrimi içinde de bir anlam kazanmasına neden olmuştur.
İlkbaharla simgelenen, bu ana etkenin dışında Nevruz’u Bektaşilerce önemli kılan başka etkenlerde vardır. Örneğin; Hz. Ali’nin doğum günü, eski Mart’ın dokuzu olarak kabul edilir. Bu tarih bugün kullandığımız takvim ile 21 Mart’a denk gelmektedir. Bazı yerlerde bu günün kutlanışında aldığı özel isim ‘Sultan Nevruz’ kutlamasıdır. Örneğin, İzmir Bornova da çoğunluk Tahtacı Türkmenlerinden oluşan bazı köyler yaylaya çıkarlar. Halk arasında Mart dokuzundan sonra ‘dağlar mihman alır’, deyişi yaygındır. Kutlamalar bu tip uygulamaları Kırklareli’nden başlayıp Doğu Anadolu köylerine dek ülkemizin pek çok yöresinde yaygın olarak görmek mümkündür.
AŞURE NEDİR? NİÇİN YAPILIR?
Bolluğu, bereketi, paylaşımı çağrıştıran geleneksel bir tatlımızdır Aşure… İslamiyet’e göre Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem, “Aşure Ayı” olarak kabul edilirken, Muharrem’in 10’uncu günü ise Aşure günü olarak kutlanır.
Aşure Günü, Müslümanlıkta birçok açıdan önem taşımasının yanında, bu bereket yemeği başka dinlerde ve kültürlerde de farklı anlamlara sahiptir. Aşure, geleneksel olarak Kurban Bayramı’ndan sonra gelen Muharrem ayının 10’uncu günü pişirilip dağıtılıyor. Aslında Müslümanların kameri (ay) takviminin birinci ayı Muharrem ayı. Muharrem ayının 10’uncu günü, Aşere sözcüğü Arapça’da 10 sayısı anlamına gelir. İnanışa göre, büyük tufanda Nuh peygamber ve yanındakiler gemiden 10 Muharrem’de çıkmışlar. Karınlarını doyurmak için de gemide arta kalan malzemelerle bir yemek pişirmişler. Ve doğal olarak tatlıyla tuzlu birbirine karışmış ama lezzetli bir şey çıkmış ortaya. Urfa’da ateşe atılmak istenen Hz. İbrahim, yine Muharrem ayının 10’uncu günü kurtulmuş ateşten. Yakup Peygamber, oğlu Yusuf’a Muharrem ayının 10’uncu günü kavuşmuş; Tanrı, Hz. Musa’yı bu günde kurtarıp firavunu boğdurmuş. Asırlar sonra, yine Muharrem ayının 10’uncu gününde Hz. Muhammed’in torunu, Dördüncü Halife Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin de, Kerbela’da pınar başında su içerken şehit edilmiştir.
Evrensel Bayram, Aşure Günü: Muharrem ayının 10.cu günü, bütün semavi dinlerde mübarek sayılmış bir gündür.
Muharrem ayı, Kuran-ı Kerim’de “Hürmet gösterilmesi gereken” dört aydan sayılmaktadır. Bu ayın en kıymetli günü olan Aşure Günü’nde Allah-ü Teala, bir çok duaları kabul etmiştir.
Yahudilerin de kameri (ay) takvimlerinde birinci ay “Tışri” imiş ve onlar da bu ayın 10’uncu günü oruç tutup “Yom Kipur” (Kefaret Günü) bayramını kutlarlar.
Ermeniler Aşureyi Noel’de pişirirken,
Rumlar cenazede pişiriyorlarmış.
Ermeni evlerinde aşure yalnız yılbaşında ve Büyük Perhiz döneminde yapılırmış. 31 Aralık (Yılbaşı) ile 6 Ocak (Hz. İsa’nın doğumu) arasında pişermiş.
Ermeniler Aşure’ye, “Anuş Abur” derler.
Rumlar ise Aşureye, “Koliva” derler.
Bizlerde ise, “Aşure” denir.
Aşure’ye neler konulur ?
Aşurelik buğday, nohut, fasulye, börülce konuyor. (Bunlardan buğday, nohut ve fasulye bir gün önceden ayrı ayrı ılık suya bırakılarak dinlendirilir.) Bunlar kaynadıktan sonra yani indirileceği zaman kayısı, kuru üzüm, kestane, ceviz, fındık, badem, antepfıstığı konur, şeker ve bir miktarda pekmez ilave edilir. Kaselere konulduktan sonra tarçın ile servis yapılır. Bazı yerlerde kaselerin üzerine nar taneleri de konur, tarçın ilave edilerek servis yapılır.
Aşurenin yapılışı: Bir gün önceden buğday, nohut ve fasulye ayrı ayrı kaplarda ıslatılır. Ertesi günü buğdayı suyuyla birlikte geniş bir tencereye konur. Üzerine ilave suyu ekleyip yumuşayıncaya kadar orta ateşte ara sıra karıştırarak pişirilir. Nohut ve kuru fasulyeyi ayrı ayrı haşlayın. Kuru incir ve kuru kayısıları küp şeklinde doğrayıp ılık suda yumuşatın. Bademleri ılık suda 2-3 dakika kaynatıp kabuklarını soyun. Buğdaylar çatlamaya başladığında kıvamına gelmiş demektir. Nohut, kuru fasulye ve toz şekeri aşureye ekleyin. Ara ara karıştırarak 15 dakika pişirin. Kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, kuş üzümü, fındık, badem ve dolmalık fıstıkları ekleyin. 10 dakika daha pişirin. Daha sonra tencereyi ateşten alıp 20-25 dakika dinlendikten sonra kaselere koyarak, üzerine tarçın ilave ederek servise hazırdır.
Hoş olur bizim Aşuremiz. Afiyet olsun.
ABDAL MUSA LOKMASI
Geleneklerimiz içerisinde önemli bir yeri olan Abdal Musa Lokması, Her yıl düzenli olarak yapılan, birlik ve beraberliğin en güzel örneğini teşkil eden, insanları bir araya getiren kaynaşma biçimidir. Burada amaç kurban kesip etli-pilav yeme geleneği değildir. Amaç birlikteliği sağlamak, bir çatı altında toplanmaktır.
Abdal Musa Lokması, oluşturulacak bir heyetin önderliğinde yapılan birlikteliğin simgesidir. Yapılacak hazırlık da herkesin katkısının sağlanması amaçtır. Alınan kurbanlar, bu heyetin kontrolünde dualar yapılarak kesilir. Hazırlık aşaması devam ederken, diğerleri de konuklarla ilgilenirler. Cemaatinin toplu olarak bulunduğu kapalı bir alan içerisinde cem töreni yapılır. Cem başladıktan sonra, kapı kapatılır ve ceme başlanır. Cemi bir dedenin yönetmesi gerekir. Onun kontrolünde devam eder. Cem olayındaki bütünlük tamamen Dede kontrolünde olup, burada bulunan herkese sevgi, saygı ve hoşgörünün inceliklerine değinilmesidir.
Birlik ve dirliği temsil eden Abdal Musa tören ve şöleni; Alevi Örf Hukuku'nda çok önemli bir faktördür. Kesilen kurbanlar ve yiyecekler toplu olarak yenir. Ayrıca evinde kendi imkanlarıyla hazırlamış oldukları yiyecekleri de getirerek, orada bulunan herkesle paylaşma ve dağıtılması ve yenmesidir. Dargınlar ve küsülüler barıştırılır. Abdal Musa'dan sonra cemaatin bütün¬lüğü sağlanarak çıkılmış olur. Burada ki asıl bilinmesi gereken nokta, birlik ve beraberliğin önemi vurgulanmaktadır.
Etkinlik kapsamında Sayın Ali Rıza Uğurlu’nun Sultan Nevruz adlı şiirini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
SULTAN NEVRUZ
1 8
Bahar gelir gün ısınır Bulut gelir rahmet saçar
Geldiğinde sultan nevruz Seller akar çaylar coşar
Destur alır yer uyanır Ağrı sızı kalmaz geçer
Geldiğinde Sultan Nevruz Geldiğinde Sultan nevruz
2 9
Yeryüzünün hareketi Kimi bilmez kimi bilir
Toprak sunar her nimeti Ta Adem´den sürüp gelir
Alır gelir bereketi Gece gündüz dengin bulur
Geldiğinde Sultan Nevruz Geldiğinde Sultan Nevruz
3 10
Yeni gündür asıl adı Merdan Ali doğdu dendi
Tabiat´ın gelir tadı Cem tutuldu lokma yendi
Kış´ın çekilir inadı Bacı kardeş semah döndü
Geldiğinde Sultan Nevruz Geldiğinde Sultan Nevruz
4 11
Toprak coşar canı gelir Ali Rıza´m bahar deriz
Ağaç açar dal yeşerir Rahatlarız seviniriz
Dallar döner meyve verir Seneden bolluk bekleriz
Geldiğinde Sultan Nevruz Geldiğinde Sultan Nevruz
5
Balkanlardan ortasya ya
Sürüler çıkar yaylaya
Çift çubuk dalar tarlaya
Geldiğinde Sultan Nevruz
6
Kırda açar nergiz sümbül
Çiğdem çalık lale al gül
Gül´e gelir öter bülbül
Geldiğinde Sultan Nevruz
7
Kimi ateş yakar atlar
Zalime isyanı aklar
Bayram eder coşar halklar
Geldiğinde Sultan Nevruz
ergün şimşek 11 Yıl Önce
bunca yıldır emek veidiğimiz cem evi üzülerek belirtmek isterim ki CHP nin(gamber yıldırım ve kızıldaşın ) şubesi olmuştur.Ben vefat edecek yakınlarımın taziyesini artık o cem evinde vermeyeceğim.