ARGUVAN HABER

KONTEYNER KENTLERDEKİ AMAÇ ALEVİ ASİMİLASYONU MU

DÜNYA

AKP hükümetinin, gerek sinsi yöntemlerle yeni göç dalgaları tetikleyerek, gerek tepeden inme İslamlaştırma/muhafazakarlaştırma politikalarıyla açıktan asimile ederek Anadolu’yu Alevisizleştirme çabalarını kabul edilemez buluyor ve şiddetle kınıyoruz. Hükümetten Alevileri hedef alan tüm mezhepçi ve asimilasyoncu politikalarına bir an önce son vermesini istiyoruz.

"Hükümetten Alevileri hedef alan tüm mezhepçi ve asimilasyoncu politikalarına bir an önce son vermesini istiyoruz"
Aralarında Amerika Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Orta Batı Amerika Alevi Kültür Merkezi ve Kanada Alevi Kültür Merkezi'nin de bulunduğu Kuzey Amerika’daki Alevi dernekleri ortak bir basın açıklaması yaparak "AKP hükümetinin, Suriyeli mültecilerin dramını Alevilere karşı demografik bir silah olarak kullanmasını şiddetle kınıyoruz"
 dedi.
Suriyeli mülteciler için yapılan konteynır kentlerin "mezhepçi bir art niyet taşıdığının"
 öne sürüldüğü açıklamada "AKP hükümetine, Maraş-Pazarcık’taki konteynır kent inşaatını derhal durdurması ve diğer Alevi yerleşim bölgeleri için yapılan benzer planları iptal etmesi çağrısında bulunuyor ve hükümetten Alevileri hedef alan tüm mezhepçi ve asimilasyoncu politikalarına bir an önce son vermesini istiyoruz" denildi.
İşte o açıklama:

Aşağıda biz imzası olan dernek ve grupların Kuzey Amerika’nın çeşitli yerlerinde yaşayan üyeleri olarak, AKP hükümetinin Anadolu’da sayıları zaten azalmış Alevi yerleşim yerlerinde Suriyeli mülteciler için konteynır kentler kurma planlarından derin endişe duymaktayız. Mezhepçi bir art niyet taşıdığına inandığımız bu projeler, ilgili bölgelerde demografik ve kültürel bir dönüşümün önünü açmak suretiyle orta-uzun vadede Anadolu kırsalındaki Alevileri yerlerinden edecek ve kutsal mekanlarını içeren tarihsel coğrafyalarından koparacaktır. 

AKP’nin Suriyeli mültecileri menfur mezhepçi politikalarına malzeme etmeye yönelik niyetleri, önemli Alevi ocaklarından Sinemilli ocağının merkezi Maraş-Pazarcık’ta, yaklaşık 4.000 kişilik nüfusunun kahir ekseriyeti Alevilerden oluşan 16 köyün ortasına, Suriyeli mülteciler için 27.000 kişi kapasiteli bir konteynır kentin inşaatına başlanmasıyla su yüzüne çıkmıştır. Kamuoyu konuyla ilgili hiçbir şekilde bilgilendirilmeden ve bölgede yaşayan insanların onayı alınmadan geçtiğimiz Mart ayında başlayan konteynır kent inşaatı, barışçıl kitlesel protestolara ve yerelde halen sürmekte olan çadır nöbetine rağmen sıkı jandarma koruması altında devam etmektedir. İnşaatı protesto eden halka jandarmanın gaz bombası ve tazyikli suyla müdahelesi sonucu, gazdan etkilenen 82 yaşındaki Mor Ali Kabayel hayatını kaybetmiştir. Yöre halkı projeye hayvanlarını otlattıkları meralarına hukuksuzca el konulmasından dolayı ve güvenlik kaygıları nedeniyle itiraz etmektedir. En büyük korkuları, Alevilere ve benzeri gruplara karşı duydukları fanatik nefret ve vahşi katliamlarla ünlenmiş cihatçı çetelerin mültecilik kisvesi altında bölgeye sızmasıdır. Bu tür korkuların ne yazık ki coğrafyamızda sağlam tarihsel dayanakları vardır, zira Maraş, 1970’lerin sonlarında aşırı sağcı Sünni grupların faili olduğu bir dizi Alevi katliamından en kanlısına sahne olan ilimizdir. Yaşanan bu katliam bölgeden büyük şehirlere ve Batı ülkelerine doğru bir Alevi göç dalgası tetiklemiş ve geride ciddi oranda azalmış bir Maraşlı Alevi nüfus bırakmıştır. Böylesine yüksek sayıda Suriyelinin köylerinin yakınlarına yerleştirilmesi ile zaten dar bir bölgeye sıkışmış olan Maraşlı Aleviler kendi yurtlarında azınlık durumuna düşecektir. Bu proje Maraş’ta yeni mezhepsel çatışmalara ve yeni Alevi göçlerine de zemin hazırlayacaktır. AKP hükümetinin de öngördüğünden emin olduğumuz bütün bu muhtemel sonuçları nedeniyle biz de yöre halkı gibi bu projenin Maraş ve çevresindeki Alevi varlığına son darbeyi vurma kastı taşıdığına inanıyoruz.

ANADOLU’DAKİ ALEVİ YERLEŞİMLERİNİ TÜMÜYLE ORTADAN KALDIRILMASI AMAÇLANIYOR
Bu şüphelere gerçeklik kazandıran ve durumun ciddiyetini arttıran, Pazarcık’taki konteynır kent projesinin aslında çok daha geniş ve sistemli, Anadolu’daki Alevi yerleşimlerini tümüyle ortadan kaldırma nihai amacını taşıyan bir politikanın parçası olduğuna işaret eden pek çok emare var. Her ne kadar hükümetin yoğun baskısı altında bulunan Türkiye’deki ana akım medya konuya pek değinmese de, sosyal ve alternatif medya üzerinden paylaşılan haberlere göre önümüzdeki aylarda Sivas’ın Divriği, İmranlı, Zara ve Yıldızeli ve Malatya’nın Akçadağ ilçeleri için de benzer projelerin hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Anadolu’nun demografik haritasına aşina olan herkesin kolaylıkla fark edeceği gibi, mülteci kampları kurmak için seçilen bu yerlerin tek ortak özelliği Anadolu’da bugüne kadar varlıklarını sürdürmeyi başarmış ve Alevi kültürüyle adeta özdeşleşmiş az sayıdaki Alevi adacıkları olmalarıdır. Nitekim, mülteci kampları kurmak üzere seçilen yerlerin tam bir listesinin verilmesi talebiyle ve bu yerlerin hangi ölçülere göre seçildiğine dair muhalefet partilerinin hükümete verdiği iki soru önergesine halen yanıt verilmemiş olması da konuyla ilgili mezhepçi art niyet şüphelerini güçlendiren, manidar bir sessizliktir.

Suriyeli mültecilerin acılarını araçsallaştırmak suretiyle AKP hükümetinin başlattığı bu demografik sosyal mühendislik projesi hiç şüphesiz, tarihsel arka planında devletin Alevilere karşı yıllardır sürdürdüğü baskıcı ve asimilasyoncu politikalar olan daha geniş bir bağlamda düşünülmelidir. Türkiye dışında şaşırtıcı derecede az tanınan Aleviler ve onlarla içi içe geçmiş Bektaşiler, %15 civarındaki nüfuslarıyla Türkiye’deki ikinci en büyük inanç grubudur. Sufizm ve İslam öncesi mistik gelenekler ile bağlantılı, batıni yapıdaki öğretileriyle Aleviler ana akım Müslümanlardan net olarak ayrışır. Şeri ibadetlere ve kurallara bağlı olmamaları ve kadınlarla erkeklerin birlikte katıldığı “cem” adı verilen toplu ibadetleri, Alevileri hem Sünnilerden hem de Şiilerden ayıran diğer belirgin özellikleridir. Geleneksel olarak cem ritüellerinde bağlama müziği eşliğinde icra edilen Alevi deyişleri Alevi kimliğinin önemli bir unsuru olmaya devam etse de, çoğu Alevi günümüzde seküler bir hayat sürmekte ve kendilerini ilerici siyasi tavır ve fikirlerle ilişkilendirmektedir.
Yakın zamanlara kadar Aleviler, devletin ve Sünni komşularının baskısı nedeniyle inançsal kimliklerini saklamak ve ibadetlerini gizli yapmak zorunda kalmışlardır. Aleviler bugün bile, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki laiklik ilkesine ve 1990’lardan beri ısrarla ve barışçıl bir şekilde sürdürdükleri eşit yurttaşlık mücadelelerine rağmen temel inanç ve ibadet özgürlüklerinden yoksundur ve rutin olarak hem resmi kurumlarda ve hem de sosyal hayatta ciddi ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. İbadethaneleri olan cemevleri halen yasal olarak kabul edilmemekte ve Alevi çocukları ilkokuldan lisenin sonuna kadar verilen zorunlu din derslerinde Sünni İslam’ın gereklerine göre eğitilmektedir; her iki konuda da hükümet, sadece Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın laiklik ilkesini çiğnemekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu din derslerinin kaldırılması ve cami, kilise ve havralara tanınan ibadethane statüsünün ve ayrıcalıkların cemevlerine de tanınması gerektiği yönündeki bağlayıcı kararlarını ısrarla ihlal ediyor.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, AKP hükümetinin son beş yıldır iyiden iyiye hızlanan Türkiye toplumunun yukarıdan aşağıya İslamlaştırma/muhafazakarlaştırma amaçlı politikaları ve hem içerde hem dışarda keskinleşen mezhepçi söylemi Alevilere yönelik hak ihlallerini daha da derinleştirmiştir. Suriyeli mültecileri barındıracak konteynır kentlerin inşası için Alevi köylerinin özellikle seçilmiş olması, esas olarak AKP’nin agresif ve kabul edilemez mezhepçi sosyal-mühendislik çabalarının bir parçası ve bugüne kadarki en kaba ve provokatif uygulamasıdır.

Aşağıda imzası olan bizler, AKP hükümetinin, gerek sinsi yöntemlerle yeni göç dalgaları tetikleyerek, gerek tepeden inme İslamlaştırma/muhafazakarlaştırma politikalarıyla açıktan asimile ederek Anadolu’yu Alevisizleştirme çabalarını kabul edilemez buluyor ve şiddetle kınıyoruz. Bu yüzden AKP hükümetine, Maraş-Pazarcık’taki konteynır kent inşaatını derhal durdurması ve diğer Alevi yerleşim bölgeleri için yapılan benzer planları iptal etmesi çağrısında bulunuyor ve hükümetten Alevileri hedef alan tüm mezhepçi ve asimilasyoncu politikalarına bir an önce son vermesini istiyoruz. Ayrıca hem siz basın mensuplarını, hem de demokratik değerleri ve insan haklarını savunan Türkiye’deki ve dünyadaki tüm sivil toplum örgütlerini Alevi toplumunun sorunlarına karşı daha duyarlı olmaya davet ediyor ve Alevilere karşı uygulanan bu ayrımcı politikalar terk edilene ve Alevilerin inançsal ve kültürel hakları tümüyle verilene kadar Türk hükümet nezdinde bizlerle birlikte konunun takipçisi olmanızı bekliyoruz.

Pır Sultan Abdal Cultural Associates USA – Amerika Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, New York, 2010
Midwest Alevi Cultural Center – Orta Batı Amerika Alevi Kültür Merkezi, Chicago, 2013
Canadian Alevi Culture Center – Kanada Alevi Kültür Merkezi,
Pir Sultan Abdal Cultural Associates In Washington, d.c. – Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Washington, d.c. Şubesi, 2015

Odatv.com
Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.