12 Eylül darbesi tarafından idam edilen, ancak mezarı bugüne kadar bulunamayan Veysel Güney için Malatya'daki köyünde anıt mezar yaptırıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Veysel Güney'in arkadaşları tarafından yaptırılan anıt mezarın açılışına katılan yüzlerce kişi Güney'in cenazesinin bulunmasını istedi.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından 11 Haziran 1981 günü Gaziantep'te idam edilen, ancak cenazesi ailesine verilmeyen Veysel Güney için köyünde yaptırılan anıt mezar, yüzlerce kişinin katıldığı bir etkinlikle açıldı. Malatya'nın Hekimhan ilçesine bağlı Davulku köyünde, Güney'in idam edilmeden önceki son mektubunda vasiyet ettiği şekilde yaptırılan anıt mezarın açılışına CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Devrimci 78'liler Federasyonu üyeleri, Veysel Güney'in babası Ali Güney, Veysel Güney'in ağabeyi Ayhan Güney ve çeşitli siyasi partiler ile kitle örgütü temsilcilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
Vasiyetindeki gibi yaptırıldı
Üzerinde, fotoğrafıyla birlikte vasiyetinde belirttiği gibi, "Mezarımı yol kenarına kazın, üzerine devrim şehidi yazın, başına yıldızlı yumruk kazın, gidiyorum ölümsüzlüğe. Hoşçakalın. Sizin Veysel" yazısının yer aldığı anıt mezarın açılışından önce Davulku köyünde bir yürüyüş yapıldı. CHP'li Tezcan, Ağbaba ve Veysel Güney'in arkadaşlarının da aralarında bulunduğu topluluk, "Veysel Güney ölümsüzdür" şeklinde sloganlar atarak anıt mezara kadar yürüdü.
Ağabey Güney: Cenazemizi istiyoruz
Yapılan etkinlikte ilk konuşmayı yapan Veysel Güney'in ağabeyi Ayhan Güney, "Bize Veysel'in mezarını vermediler, ama biz onu kallbimizde yaşatıyoruz. Buradaki kalabalık onu yaşatıyor ve yaşatacağına inanıyorum. Mezarını bulmak için uğraşan 78'liler Federasyonu'na, sayın vekilim Veli Ağbaba'ya ve Cumartesi Anneleri'ne sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum" dedi. Daha sonra söz alan Veysel Güney'in amcasının oğlu Namık Kemal Güney ise "Veysel'in idam ediliş süreci bir hukuk skandalıdır. Bunu ben söylemiyorum. Gözaltındayken Veysel'in ifadesini bizzat alan Cumhuriyet savcısı söylüyor. Kitap yazdı, 'Adaleti Gördün Mü?' diye. Maalesef idam edilişinden sonraki süreç de tam bir hukuk skandalı. Cumhuriyet döneminde idam edilip de ailesine tek teslim edilmeyen kişi Veysel Güney'dir. Biz cenazemizi istiyoruz" ifadelerini kaydetti.
Dinçer: 11 günde idam edildi
Devrimci 78'liler Federasyonu adına Ethem Dinçer de yaptığı konuşmada, Veysel Güney'in son mektubunu alabilmek için Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na başvuru yaptıklarını belirterek, şunları söyledi: "Sadece mektubu vermeyeceklerini düşünerek, dosyanın tamamını istedik. Dosyadan mektup da çıktı. Ama mektubun yanı sıra inanılmaz hukuk skandalları içeren metinler çıktı. Veysel, 11 gün arayla yapılan iki duruşmada alınan kararla idam edildi. Aslında ikinci duruşmayı da yapmayacaklardı, ancak tanık polislerin bazıları şehir dışında olduğu için ikinci duruşmada karar alındı. Bugün en basit trafik suçlarında bile 11 günde mahkemeler bitmiyor. 12 Eylül'ün hukuksuzluğunun en önemli kanıtlarından biri bu dosyadır.
"Cenazeyi gömen yüzbaşı, Ankara Orduevi'ne girip çıkıyor"
12 Eylül referandumu olmadan bile hukukçular, sadece bu dosyayla katil Evren'in ve diğerlerinin yargılanabileceğini söylüyorlardı. Belki de mezarın bize ulaşmamasının en önemli nedenlerinden biri bu engellerdir. Dosyadan önemli bir belge daha çıktı, gömülme izni başlığını taşıyordu. Savcının, cenazeyi teslim alan yüzbaşının ve adli tabibin imzalarını taşıyordu. Savcı Mete Göktürk, daha sonra kitapta ne kadar hukuksuzluklar işlendiğini kendisi yazdı. Yüzbaşı Burhan Erdem'e, 'babası Ali Güney'e teslim edilmek üzere' diye bizzat belirtilerek bir tutanakla verildi. Cenaze Burhan Erdem'e teslim edildi. Burhan Erdem, şu anda emekli bir albay ve her gün Ankara Orduevi'ne girip çıkıyor. Cenazemizin kimde olduğu belli, katillerin kimler olduğu belli. Katillerin bir an önce yargılanmasını, cenazeyi teslim etmeyen Burhan Erdem'in de bir an önce cenazemizi teslim etmesini istiyoruz.
"Bence o mezardaki Veysel Güney'di"
Biz Gaziantep mezarlığında, bir mezar bulduk. Benim şu an hala kişisel düşüncem o mezarda bulduğumuz kişinin Veysel Güney olduğudur. Tanıklar da mezarın yeri de bize ulaşan çeşitli bilgiler de bunu söylüyor. Biz o mezarı açtık, fakat DNA tespiti sürecinde büyük hileler yapıldı. Önce İstanbul'a gönderildi, bir ay bekletildi. Sonra Ankara'ya gönderildi, bir ay bekletildi ve cenazenin Veysel olmadığı iddia edildi. Şu anda biz elimizdeki bazı belgeleri Avrupa'da inceletiyoruz, umuyoruz ki önümüzdeki günlerde eğer olumlu bir sonuç çıkarsa, Veysel'in gerçek cenazesini de buraya getireceğiz. Bugün anıtını yaptık, ama hiç umudumuzu kaybettik. Bir gün mutlaka buraya Veysel'in cenazesini getireceğiz."
"Bu utanç tablosunu kabul etmek mümkün değil"
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise yaptığı konuşmada, geçen yıl ziyaret ettiği Davulku köyünde ailesine ve köylülere anıt mezar yapımı konusunda söz verdiğini belirterek, yaptırdığı anıt mezarın açılışına yurdun dört bir yanından katılan katılımcılar teşekkür etti. Ağbaba, şunları söyledi: "Veysel Güney, Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde savcı nezaretinde idam edilmiş, cesedi ailesine teslim edilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilmiş, ancak 32 yıldır ailesine teslim edilmemiştir. Darbeciler Veysel’e bir mezar taşını bile çok görmüştür. Veysel Güney’in yargılanması, idamı, infazı ve devamında yaşananlar aslında 12 Eylül’ün özetidir, 12 Eylül’ün kendisidir. Hukuksuzluğun, keyfiliğin, bu ülkeye yaşatılan acıların özetidir Veysel Güney dosyası. Düşünün ki, idam kararını verenler biliniyor, idamı infaz edenler biliniyor, infazın yapıldığı yer biliniyor, infazda görevli Savcı biliniyor, cesedin teslim edildiği yüzbaşı biliniyor ama Veysel’in yeri halen bilinmiyor. Bu utanç tablosunu anlayabilmek, normalleştirmek, bunu sıradan bir olay olarak kabul etmek mümkün değildir."
"32 yıldır evlatlarının cenazesine ulaşamadılar"
Bugüne kadar olaya ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmediğini, bütün sorumluların, görevlilerin bilindiği halde hiçbir adım atılmadığını ve bir kişinin dahi bugüne kadar ifadeye çağrılmadığını kaydeden Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir aile düşünün ki, 32 yıldır 12 Eylül rejimi tarafından idam edilen evlatlarının peşinde ve halen ulaşamamış. Bunun sorumlusu 12 Eylülcüler olduğu kadar 30 yıldır bu ülkeyi yönetenlerdir.
Her gün ileri demokrasi nutuklarının atıldığı, her gün darbelerle hesaplaşıldığı söylenen bu günlerde Veysel’in cesedi halen kayıp.
"Vasiyetinin çok küçük bir kısmını yerine getiriyoruz"
Veysel Güney darbeciler tarafından bir haziran günü ailesinden, dostlarından, arkadaşlarından koparılıp alındı. Tıpkı yine geçtiğimiz haziran günlerinde aramızdan koparılan Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz gibi.
Biz bugün Veysel’in vasiyetinin çok küçük bir kısmını gerçekleştirmenin onurunu yaşıyoruz. Ama çok iyi biliyoruz ki Veysel’in vasiyetini gerçekleştirmek demek, çocuklarımıza özgür, bağımsız, demokratik bir ülke bırakmak, Veysel’in düşleriyle yaşanır bir ülke yaratmak demektir."
Tezcan: Bugün de gençler katlediliyor
Etkinlikte son sözü alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ise sözlerine Nazım Hikmet'in vasiyet şiiriyle başlayarak, Veysel Güney'in vasiyetinde belirttiği gibi köyüne gömülemediğini söyledi. Tezcan, Veysel Güney'in mezarının bulunması için Devrimci 78'liler Federasyonu ve CHP Milletvekili Veli Ağbaba'nın yaptığı çalışmalara teşekkür ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün aslında burada 32 yıl önceki karanlığı konuşmuyoruz. Bugün burada, 32 yıl önce cesaretle davası için, halkı için, bağımsızlık için, emperyalizme ve faşizme karşı verdikleri özgürlük ve demokrasi mücadelesinde, gencecik 20'li yaşlarında cesaretle ölüme gidenleri konuşmuyoruz. Bugün aslında burada 2013 yılının Türkiyesinde, aynı utancın tekrar tekrar yaşandığı, aynı tezgahın tekrar tekrar kurulduğu, gençlerimizin meydanlarda faşizmin çarklarında yeniden katledildiği günleri yaşıyoruz. Bunun için yoldaşlık ruhuna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var, direnmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var."