Kışla Caddesi’nden yukarı doğru çıkarken kuzeye, Akpınar meydanına dönün. Doğudaki Özel İdare İş Merkezinin karşısındaki binaya bakın. Çınar Otelinin bitişiğindeki bina... Giriş katında birkaç dükkân olan, dükkânların üstünde kahvehane olan bina. Sigara yasağına kadar iki katlı olan bina… Sigara yasağından sonra, açık alan yaratmak için kahvehanenin üstüne bir kat eklenmiş. Olmuş size üç katlı.
Eeee, ne var bunda diyeceksiniz. Bu girişteki iş yerlerinin önünde alt tarafı dar, üst tarafı geniş üç tane kolon var. Kolonların altını dar, üstünü geniş; hangi mühendislik ölçümüne göre yaptıysalar, bu da bir bilinmez. Kolonların üçü de çatlamış, kimi yerlerindeki betonları da dökülmüş. Demirler açığa çıkmış.
Kahvehanenin üstüne yazlık bölüm için epey malzeme yığılmış: kalın demir paneller, mermerler… Çevredeki esnafın tahmini 200 ton malzemenin ek kat için sonradan yukarıya döşendiği. Ek kattan sonra bu kolonların çatlaklarının gözle görülür şekilde arttığı…
Esnaflardan Ender Güler’le görüşüyorum. Ender Güler:
“Biz kiracıyız; ama kiracıların da malları, canları göçük altında kalabiliyor. Bu kolonlardaki çatlaklar, bizi de komşularımızı da çok endişelendiriyor. Cengiz Topel Caddesi’nde 7 katlı binanın çökmesinden sonra endişemiz daha da arttı.
Belediye başkanı, halka basın yoluyla çağrı yapmıştı. Çürük olduğunu tahmin ettiğiniz binaları bize bildirin, demişti. Ben de bu endişemi dile getirdiğim 8636 sayı ve 3 Mayıs 2011 tarihli dilekçemi Malatya Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğüne verdim. O tarihten beri bekliyoruz. Ne gelen giden ne de haber veren var. Malımız, daha da önemlisi canlarımız tehlikede.” diyor.
Binanın ve çatlayan, patlayan kolonların fotoğraflarını çekiyorum. Vali konağı caddesindeki ağaçları görmeye gidiyorum. İş makinelerinin, yepyeni kaldırım taşlarını moloz kamyonlarına doldurduğunu gördükten sonra kent merkezine dönüyorum.
Derme İlköğretim Okulu’nun tarihi kapısının tam karşısında, giyim mağazasının önünde bir metrekarelik derin bir çukurla karşılaşıyorum. Giyim mağazasından getirilen plastik maddeler konmuş kaldırımdaki çukurun çevresine, işaret olarak. Kaldırım çökmüş, turistlere doğal mağara diye gösterilebilecek kadar mağara oluşmuş.
Azzet bibi diyor ki: “Aman çağam, siz siz olun galdırımdam yerimen. Birdenbire, horp diye sizi yutabülür galdırım. Aha, ben buradan geçiyken bu guyuya düşebülürdüm. Apartumanların ögünden de yerimen, üstügüze çökebülür. Ya Maleteliler lallik ya da belediyedekiler sağır. Ben de bülmüyüm kü nere gedem?”
Sultan KILIÇ