‘’ŞİDDET HER GEÇEN GÜN TIRMANIYOR’’
Malatya demokratik Kadın Platformu adına basın metnini okuyan Beyhan Bali, Demokrasinin, adaletin, barışın askıya alındığı, şiddetin ve savaşın her geçen gün tırmandığı bir dönemden geçildiğini vurgulayarak şunları söyledi: ’’Daha bundan bir yıl önce “anaların gözyaşını dindireceğiz. Barış için baldıran zehiri içeriz” diyen dönemin başbakanı ve AKP şimdi “barış, müzakere” diyeni vatan haini, terörist ilan ediyor. Barış için kan ağlayan analara da yeni baştan zehir içiriyor. Kürdistan’da 30-40 gün gibi süreleri aşan sokağa çıkma yasaklarında onlarcası kadın ve çocuk olmak üzere 200’e yakın sivil insan tanklarla, toplarla keskin nişancılar tarafından katledildi. Bir halkın eşitlik, özgürlük ve barış mücadelesi esir alınmaya çalışılıyor. Taybet İnan’ın cenazesi 7 gün sokakta kaldı. Hamile olan kadın kendi çocuklarının gözü önünde katledildi. Çocuklarıyla birlikte yemek yiyen Melek Apaydın top mermisiyle can verdi. 35 günlük Tahir bebek ve 3 aylık Miray bebeğin payına da ölüm düşüyor. Kadınlara, çocuklara evleri ve sokakları cehennem yeri. Cenazeler sokaklarda çürüyor, ya da kaçırılıyor. Devletin polisi tarafından sessiz sedasız gömülmeye çalışıyor. Anaların ağıt yakmasına bile izin verilmiyor. İnsanlar beyaz bayraklarla bile kendi sokaklarına çıkamaz durumdalar. Bu beyaz bayraklar Kürdistan’da yaşanan katliamın resmidir. Savaş hukukunda dahi yeri olmayan bir vahşetle karşı karşıyayız.’’
‘’KADINLAR HEDEF TAHTASINA KONULMAKTA’’
Kadınların hedef tahtasına koyulduğunun altını çizen Bali, ’’ Ekin VAN’ın ölü bedeni ibret olsun diye sokaklarda sergilendi. Dilek Doğan’ın, Yeliz Erbay’ın, Şirin Öter’ın şafak operasyonlarında üzerine kurşun yağdırıldı. Ve yine özgür geleceği kurma mücadelesi veren Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar Silopi’de kurşunların hedefi oldu. Savaşın kazananı yoktur, kaybedeni bu ülkenin halklarıdır. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde biri çocuk, biri kadın olmak üzere yine ölümler oldu. Barışa şans vermezse ölümlerin daha fazla çoğalacağından endişe ediyoruz. En büyük korkumuz halkların arasında onarılması güç derin yaraların açılmasıdır. Kadınlar bir taraftan savaşın ve şiddetin gölgesinde katledilirken, bir taraftan da diyanetin akıl almaz açıklamalarıyla, topyekün kuşatmayla karşı karşıya. Erkek egemen sistemin, AKP iktidarının ayrımcı politikalarıyla güçlendiği son yıllarda, kadınların hayatlarını her alanda kısıtlayan söylemlere her gün bir yenisi eklenmektedir. Kadın bedeni üzerinden söz söylemeyi kendine görev edinen Diyanet İşleri Başkanlığı, vermiş olduğu skandal fetvalarla yeniden gündeme oturdu. Diyanet İşleri "Alevi olan kişi ile evlilik caiz midir?" sorusuna, "Müslüman olanla evlenilir, olmayanla evlenilmez" yanıtını vermişti. Diyanet İşleri Başkanlığı ayrımcı açıklamalar yapıp nefret suçu işlemektedir. Diyanetin diğer bir fetvası ise “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?” sorusuna “Haramlık oluşturmaz” yanıtını vermesi toplumda infial duygusu yaratmıştır’’ dedi.
‘’DİYANET DERHAL KAPATILSIN’’
Kadınlar ve kız çocukları üzerinden yapılan bu açıklamalar kabul edilemez düzeyde olduğunu belirten Bali konuşmasını şöyle sürdürdü:’’ Kadınlara yapılan bu saldırı aslında bir meydan okuma olup kadın kimliğini yok saymaktır. Kız çocuklarına ensesti reva gören bu zihniyet çocuk istismarı ve pedofiliyi meşrulaştırma çabasıdır. Yapılan açıklama çocuk yaşta evlendirmeyi savunur niteliktedir. Diyanetin Fetva birimi, bu soruyu cevapsız bırakmak ya da soranla ilgili suç duyurusunda bulunmak yerine, soruyu dini açıdan yanıtlamayı uygun görmüş, gelen tepkiler üzerine yaptığı yazılı açıklamada, fetvayı haber yapanları “ahlaki temel” den yoksun ilan etmiştir. Asıl ahlaki temelden yoksunluk bir babanın kaç yaşında olursa olsun kızına karşı şehvet duymasının kabul edilebilir olmasıdır. Diyanet İşleri Başkanı, kadınlara yönelik nefret, ayrımcılık ve düşmanlık tohumları eken açıklamalar yaparak suç işlemektedir. Bizler, AKP’nin bu kadın düşmanı politikalarıyla mücadele etmeye devam edeceğiz. Diyanet derhal kapatılmalıdır! Kadınlar olarak her yeri etkisi altına alan binlerce yıllık erkek eğemen iktidarı dağıtmak için kararlıyız. Bize talimat veren, ayar çeken, şekillerindiren hiçbir erkek politikasını kabul etmiyoruz. Ülkenin bir tarafı kan gölüne dönmüş, Diyanet silahların susturulması, savaşın durdurulması çağrısı yapmak yerine yine kadınlara savaş açıyor. Buradan bir kez daha tekrar ediyoruz, kadınlar barışın sesidir. Biz susarsak savaş konuşmaya başlar. Tüm dünyayı sizin zulmünüzden korumak için kadınlar barışı örüyor. Önümüzde durmayın, susun ve kenarı çekilin. Bizler biran önce bu şiddetin ve savaşın son bulmasını, barış ve müzakere masasına biran önce dönülmesini istiyoruz.’’
Malatya Sol Bakış