Malatya’da Nevruz, BDP öncülüğünde bazı siyasi parti ve sendikaların desteğiyle yeni belediye binasının yanındaki miting alanında kutlandı. Kutlama törenine BDP İstanbul Milletvekili Malatyalı Sebahat Tuncel’de katıldı.
Nevruz ateşinin yakıldığı ve halayların çekildiği Nevruz Bayramı etkinliğine katılanlar; polis tarafından üst araması yapıldıktan sonra alana alınırken, alana girenlere polisler tarafından şeker ikramında bulunuldu. Polisler, alana gelen çocuklara da top armağan etti.
Nevruz ateşinin yakıldığı ve halayların çekildiği Nevruz Bayramı etkinliğine katılanlar; polis tarafından üst araması yapıldıktan sonra alana alınırken, alana girenlere polisler tarafından şeker ikramında bulunuldu. Polisler, alana gelen çocuklara da top armağan etti.
Alanda toplanan halk, davul zurna eşliğinde halaylar çekti. Açış konuşmasını BDP İl Başkanı Gaffar Bayram gerçekleştirdi. Ardından gençlerle birlikte alanın ortasına yığılan odunları tutuşturdular. Nevroz ateşinin etrafında halaylara devam edildi.
Elazığ’dan Malatya’ya gelen BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, konuşmasında hükümete ağır eleştirilerde bulundu.
Sebahat Tuncel konuşmasında:
“Nevroz, Kürtler için politik bir anlam ifade eder. Son 30 yıldır bu ülkede Kürtler, kendi dilini kültürünü tanıtmak, ben buradayım, ben de varım demek için her gün bu direniş mücadelesine yeni direnişler ekliyor. Politik bir direniştir bizim açımızdan Nevroz. Asıl isyan ateşi Amed zindanlarında Mazlum Doğan’ın yaktığı 3 kibrittir.
Eğer bu ülkede halk iradesini çözen bir parti var ise o da BDP’dir. Sizin bütün zulmünüze, baskılarınıza zorluklarınıza, zorbalıklarınıza rağmen bağımsız adaylar olarak girdik ve parlamentoya geldik. Budur işte halk iradesi.
Elazığ’dan Malatya’ya gelen BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, konuşmasında hükümete ağır eleştirilerde bulundu.
Sebahat Tuncel konuşmasında:
“Nevroz, Kürtler için politik bir anlam ifade eder. Son 30 yıldır bu ülkede Kürtler, kendi dilini kültürünü tanıtmak, ben buradayım, ben de varım demek için her gün bu direniş mücadelesine yeni direnişler ekliyor. Politik bir direniştir bizim açımızdan Nevroz. Asıl isyan ateşi Amed zindanlarında Mazlum Doğan’ın yaktığı 3 kibrittir.
Eğer bu ülkede halk iradesini çözen bir parti var ise o da BDP’dir. Sizin bütün zulmünüze, baskılarınıza zorluklarınıza, zorbalıklarınıza rağmen bağımsız adaylar olarak girdik ve parlamentoya geldik. Budur işte halk iradesi.
Başbakan, bugün müjde verir gibi diyor ki, Cudi’de çatışmalar var. Sayın Başbakan, bunlardan üzüntü duymalısınız. Yeni programını açıklıyor. Diyor ki ‘Yok efendim biz sivilleri de şehit mertebesine göndereceğiz’. Biz bunu şöyle okuyoruz. AKP iktidarı savaş politikalarında ısrar edecek. Önemli olan savaşı son buldurmaktır. Önemli olan sivilin, askerin, polisin, gerillanın yaşamını yitirmeyecek koşulları oluşturmaktır. Ama Başbakanın bugün yaptığı konuşmayla AKP’nin buna devam edeceğini, yeni ölümler geleceğini anlıyoruz.
Eğer siz bu iradeyi ortaya koyamıyorsanız bırakın gidin. Türkiye’nin barışa ihtiyacı vardır. Bunu sağlayacak irade mutlaka ortaya çıkacaktır. Şimdiye kadarki iktidarlara bakın hiçbiri bu sorunu çözmedi, hepsi de altında kaldı. AKP de bunu çözmezse altında kalacaktır. Kürt halkı artık eski Kürt halkı değildir. Kürtler ne istediğini biliyor. Korkusuzca her yerde, her fırsatta ifade ediyor. Dolayısıyla bu iradeyi görmemek, savaşta ısrar etmek demektir. Kürtler bu ülkenin eşit ve özgür yurttaşları olarak dilimizle, kimliğimizle, kültürümüzle bir arada kardeşçe yaşamak istiyoruz, diyor.
Eğer ki barış istiyorsanız bakın, yeni anayasa tartışması yürütüyorsunuz. Gelin o zaman yeni Anayasa’da bu hukuku birlikte kuralım; ama artık halkımıza yalan söylemekten vazgeçin. Çünkü bu halk sizin bütün yalanlarınızı ortaya çıkardı, maskelerinizi düşürdü. Demokratik açılım dediniz, bunun bir savaş politikası olduğunu görüyoruz.
Bu nevroz, başka bir nevroz. Bu nevrozla Türkiye’de yeni bir döneme başladı. Bu halkın iradesini görmeyenler, bu irade karşısında yenilmeye mahkûmdur. Tıpkı bundan öncekiler gibi. AKP iktidarının bunu görmesi gerekiyor. Özgürlük mücadelesini sonuna kadar geliştirmek, halklarımıza özgürlük getirmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Onlar; bizi Türkiye işçisiyle, emekçisiyle Alevisiyle, Türkiye’deki diğer halklarla Çerkezlerle, Lazlarla, Ermenilerle ayırmak, aramıza duvar örmek istiyor. Biz de bu duvarları yıkmak için buradayız. Biz biliyoruz ki bu ülkede Kürtler özgür değilse Türkler de özgür değil, Ermeniler de özgür değil, Lazlar da özgür değil. Biz biliyoruz ki bu ülkede Çerkezler özgür değilse hiç birimiz özgür değiliz. Bu ülkede yaşayan herkesin özgürlüğü birbirine bağlıdır. O yüzden talebimiz bütün Türkiye halklarının özgürlüğüdür. Nevroz, yeni bir günün adıdır; ama AKP savaşta ısrar ediyor.
Türkiye halkları neredeyse ‘Bahar gelmesin, çatışma olmasın, insanlar ölmesin’ diye dua edecek hale geldi. Gençlerimiz yaşamını yitirmesin diye dua edecek durumda. Hiçbir dönem, baharın gelişini bu kadar ertelemek isteyen bir yaklaşım olmadı. Bahar geldi ve bir daha çatışmaların ölümlerin olmamasının tek yolu Kürt sorununu çözmektir. Bakın ‘Dünya böyle çözmüş, bizde öyle yapalım’ demek yanlıştır. Siz sorunu kiminle yaşıyor kiminle savaşıyor ve çatışıyorsan onunla çözersin. KCK operasyonları adı altında 6 bin 500 BDP’liyi tutukladınız; ama sokakları engelleyebildiniz mi? Milyonlar yine sokaktaydı. Sizin o barikatlarınızı yıkıp nevroz alanlarına girip direnişlerini sürdürdüler. Baskılarla bunları ortadan kaldıracağınızı sanıyorsanız bu mümkün değil. Çözümün tek bir yolu var o da müzakere ve diyalogdur. Kiminle savaşıyorsan, kiminle çatışıyorsan onunla müzakere etmektir.O yüzden tecrit, izolasyon bu işleri çözmez.
Eğer birlikte yaşayacaksak, kardeşlik projemiz var ise, kardeşin iradesini tanımadan, Kürt halkının iradesini tanımadan, bu kardeşlik projesi olmaz. Bu nedenle gelin daha çok insan yaşamını yitirmeden, daha fazla acılar yaşamadan, insanımız daha fazla birbirine düşman olmadan barış ve demokrasi için, özgürlük için önümüzdeki fırsatı değiştirmeyelim. Bakın Ortadoğu’da liderler gidiyor. Ne için, halklarının taleplerini dinlemedikleri için. Değişime ayak uydurmadıkları için. Türkiye’de de benzer bir durum kapıdadır. Biz, demokratik ülkeyiz demekle olmuyor. Mesele sandıkta değil, bu ülkeyi nasıl yönettiğinizdedir.” dedi.
Sebahat Tuncel de konuşmasının ardından alanda bulunanlarla birlikte bir süre halay çekti.
Bu nevroz, başka bir nevroz. Bu nevrozla Türkiye’de yeni bir döneme başladı. Bu halkın iradesini görmeyenler, bu irade karşısında yenilmeye mahkûmdur. Tıpkı bundan öncekiler gibi. AKP iktidarının bunu görmesi gerekiyor. Özgürlük mücadelesini sonuna kadar geliştirmek, halklarımıza özgürlük getirmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Onlar; bizi Türkiye işçisiyle, emekçisiyle Alevisiyle, Türkiye’deki diğer halklarla Çerkezlerle, Lazlarla, Ermenilerle ayırmak, aramıza duvar örmek istiyor. Biz de bu duvarları yıkmak için buradayız. Biz biliyoruz ki bu ülkede Kürtler özgür değilse Türkler de özgür değil, Ermeniler de özgür değil, Lazlar da özgür değil. Biz biliyoruz ki bu ülkede Çerkezler özgür değilse hiç birimiz özgür değiliz. Bu ülkede yaşayan herkesin özgürlüğü birbirine bağlıdır. O yüzden talebimiz bütün Türkiye halklarının özgürlüğüdür. Nevroz, yeni bir günün adıdır; ama AKP savaşta ısrar ediyor.
Türkiye halkları neredeyse ‘Bahar gelmesin, çatışma olmasın, insanlar ölmesin’ diye dua edecek hale geldi. Gençlerimiz yaşamını yitirmesin diye dua edecek durumda. Hiçbir dönem, baharın gelişini bu kadar ertelemek isteyen bir yaklaşım olmadı. Bahar geldi ve bir daha çatışmaların ölümlerin olmamasının tek yolu Kürt sorununu çözmektir. Bakın ‘Dünya böyle çözmüş, bizde öyle yapalım’ demek yanlıştır. Siz sorunu kiminle yaşıyor kiminle savaşıyor ve çatışıyorsan onunla çözersin. KCK operasyonları adı altında 6 bin 500 BDP’liyi tutukladınız; ama sokakları engelleyebildiniz mi? Milyonlar yine sokaktaydı. Sizin o barikatlarınızı yıkıp nevroz alanlarına girip direnişlerini sürdürdüler. Baskılarla bunları ortadan kaldıracağınızı sanıyorsanız bu mümkün değil. Çözümün tek bir yolu var o da müzakere ve diyalogdur. Kiminle savaşıyorsan, kiminle çatışıyorsan onunla müzakere etmektir.O yüzden tecrit, izolasyon bu işleri çözmez.
Eğer birlikte yaşayacaksak, kardeşlik projemiz var ise, kardeşin iradesini tanımadan, Kürt halkının iradesini tanımadan, bu kardeşlik projesi olmaz. Bu nedenle gelin daha çok insan yaşamını yitirmeden, daha fazla acılar yaşamadan, insanımız daha fazla birbirine düşman olmadan barış ve demokrasi için, özgürlük için önümüzdeki fırsatı değiştirmeyelim. Bakın Ortadoğu’da liderler gidiyor. Ne için, halklarının taleplerini dinlemedikleri için. Değişime ayak uydurmadıkları için. Türkiye’de de benzer bir durum kapıdadır. Biz, demokratik ülkeyiz demekle olmuyor. Mesele sandıkta değil, bu ülkeyi nasıl yönettiğinizdedir.” dedi.
Sebahat Tuncel de konuşmasının ardından alanda bulunanlarla birlikte bir süre halay çekti.
Sultan KILIÇ sultankilic44æhotmail.com