Sultan KILIÇ
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Malatya şubesi öncülüğünde 2 Temmuz Platformu tarafından organize edilen Sivas katliamını kınama ve 33 canı anma yürüyüşü gergin başladı.
Pankartlı, meşaleli, sloganlı yürüyüş korteji; Paşaköşkü Mahallesi, Yeşilyurt Caddesi’nde ilerlerken topluluğu tahrik eden kışkırtıcı bir girişim oldu. Yürüyüşe katılanların sağduyulu girişimiyle topluluk, toparlanarak Emeksiz Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Emeksiz kavşağında polisin engellemesiyle burada oturma eylemi gerçekleştirildi. Polisin çepeçevre sardığı grup, Sivas’ta yakılan her canın adı okunduğunda “burada” diye haykırdı.
2 Temmuz Platformu adına basın açıklamasını sunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Malatya Şube Başkanı Songül Tunçdemir:
2 TEMMUZ UNUTTURULMAYACAK
2 Temmuz 1993 tarihinde 33 insanımızın, tempolu alkışlar ve sevinç naraları eşliğinde ateşe verilerek öldürüldüğü Madımak katliamının üzerinden 21 yıl geçti. Bugün Irak’ta, Suriye’de kafa kesen, ciğer söküp yiyen selefi grupların benzerlerinin ‘Yak ulan yak, cehennem ateşi’ diyerek katliamı seyretmelerini bizler unutmadık.
İnsanlık tarihine bu olayla utanç sayfalarından birini ekleyen Türkiye, ne yazık ki Madımak katliamıyla yüzleşmedi, arkasındaki karanlığı aydınlatamadı, katliamın siyasi sorumluları, organizatörleri adaletin karşısına çıkarılmadı. Tıpkı Dersim 38, 1 Mayıs 77, Çorum, Maraş, Gazi katliamlarının aydınlatılmaması gibi… Tıpkı Roboski’de Kürtlerin üzerine bomba yağdırma emri verenin açığa çıkarılmaması gibi… Tıpkı Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden gençlerimizin katillerinin yargı karşısına çıkarılmaması gibi… Dersim’in kayıp kızlarının yaşadığı acılardan da, Kızıltepe’de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinden de 12 yaşındaki Koray Kaya’nın Madımak’ta ateşe verilmesinden de 14 yaşındaki Berkin’in öldürülmesinden de sorumlu olan devlet, aynı devlettir.
“Bir futbol karşılaşmasında da bu kadar ölü olur” diyen Mesut Yılmaz’la Madımak davasının firari sanıklarıyla ilgili verilen zamanaşımı kararını “Hayırlı, uğurlu olsun” şeklinde değerlendiren, Sivas katillerinin adını Madımak Oteli’ndeki anı panosuna yazdırarak acılarımızla adeta dalga geçen, katliamı unutturmak için “Madımak” adını kaldırıp “İl Özel İdaresi Bilim ve Kültür Merkezi” şeklinde tabela astıran Recep Tayyip Erdoğan arasında nasıl bir fark vardır ki…
Bu devlet, farklı ulus ve farklı inançlardan oluşan Anadolu halklarını, Türk-İslam potasında eriterek kendisine makbul yurttaşlar yaratmak isterken Soma’da da yüzlerce işçinin ölümü karşısında ‘bu işin fıtratında var’ söylemiyle sömürünün, kapitalist vahşetin üzerini örtüyor. Yetmiyor, HES projeleriyle doğayı yok ediyor, su kaynaklarını sermayeye peşkeş çekiyor, kentsel dönüşüm projeleriyle milyonları yoksullaştırırken, iktidar destekli rant şebekelerini bir ahtapota dönüştürüyor. Anadolu’nun kadim kültürel, etnik ve inançsal zenginlikleri yok ediliyor. Ne yazık ki Türkiye’de devlet, farklı etnik köken ve inanca sahip yurttaşlarının temel hak ve özgürlüklerini kullandırmayan bir geleneğe sahip. Artık Hrant Dink yok…
Hasret Gültekin susturuldu, türkülerini söyleyemiyor,
Ateşte semaha dönenler gökyüzünde güvercin oldu, Bizler, kimsenin dilinden, dininden, mezhebinden, cinsiyetinden dolayı aşağılanmadığı, ayrımcılığa uğramadığı, emek sömürüsünün yapılmadığı, sağlık ve eğitim gibi en temel insan haklarının piyasalaştırılmadığı, barışa ve halkların kardeşliğine gölge düşüren, daha güzel bir gelecek inşası önündeki engel zihniyet ve devlet politikalarının son bulmasına yönelik mücadele verirken, vahşi kapitalizmin, halkları birbirine düşman eden emperyalizmin yarattığı karanlığın daha da kesifleştiğine tanıklık ediyoruz.
Çağdaş, bilimsel, laik bir eğitim yok artık… Eğitimde 4+4+4 düzenlemesiyle çocuk gelinler ve çocuk işçiler yaratılmak isteniyor. Ortaçağ dönemlerine özgü mezhep çatışmaları kapımızda. Ne yazık ki AKP iktidarıyla birlikte Türkiye, Ortadoğu bataklığının parçası oldu. Mezhep eksenli iç ve dış politika sonucu Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta lojistik destek verdiği IŞİD, Nusra, El Kaide gibi cihatçı örgütler, toplumsal barış ve güvenliğimizi tehdit ediyor. Alevilere karşı uygulanan sosyal, kültürel, ekonomik kuşatma daha sistematikleşti.
Bizzat başbakan; kalabalıkların önünde huşu içinde Aleviliği, Alevileri yuhalatıyor, nefret söylemiyle Alevileri hedef haline getiriyor, fişliyor. Ortadoğu’nun hamisi, Türkiye’nin halifesi, padişahı, Osmanlı’nın Yavuz Sultan Selimi olmak isteyen Erdoğan, laikliğin artık lafına bile dayanamazken bizler inadına bu coğrafyada, kadim inançların, dillerin ve dinlerin kardeşçe bir arada yaşamasından, haklarının anayasal güvenceye kavuşturulmasından yanayız. Farklı din, dil, inançlardan oluşan halklarımız kardeşçe barış içerisinde bir arada yaşamaya inadına devam edeceklerdir.
Gerçekten laik, evrensel insan hak ve özgürlüklerinin güvencede olduğu, hiç kimsenin kaygı duymadığı bir ülkeyi mutlaka inşa etmeliyiz. Türkülerimiz kardeşçe söylenmeli, derelerimiz özgürce akmalı ve herkes özgür olmalı. O halde yitirdiğimiz tüm canlarımızı unutmadığımızı göstermek için, bugün Irak’ta Suriye’de görülmedik bir barbarlık ve vahşet sergileyen çetelerin, ülkemize yönelen tehdidini bertaraf etmek için 2 Temmuz’da Sivas’ta Madımak Oteli önünde buluşmalıyız.
Bizler zamanaşımı kararını tanımıyoruz…
Madımak utanç olmalıdır… 2 Temmuz insanın vicdanıdır.
Vicdanını dinle…
Polis, burada katliamı kınayan bizlere engel olacağına, Sivas’ta insanları yakanlara engel olsaydı.” diyerek katılımcıları Sivas’a davet etti.
sultankilic44@hotmail.com