ARGUVAN HABER

BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ MİTİNGİ 11 OCAKTA

TÜRKİYE

Üye sayıları yüzbinleri bulan ve ülkemizin demokrasi mücadelesinin en önemli yürütücülerinden DİSK, KESK, TTB ve TMMOB 11 Ocak günü Ankara’da ‘Bozuk düzende sağlam çark olmaz’ diyerek bir miting düzenliyor

Üye sayıları yüzbinleri bulan ve ülkemizin demokrasi mücadelesinin en önemli yürütücülerinden DİSK, KESK, TTB ve TMMOB 11 Ocak günü Ankara’da ‘Bozuk düzende sağlam çark olmaz’ diyerek bir miting düzenliyor

TMMOB 11 Ocak Miting’ine yaptığı çağrıda neleri öne çıkarıyor?

11 Ocak Mitingi’ni Haziran Direnişinin bir devamı olarak görüyoruz. Büyük isyan dalgası aslında farklılaşarak devam ediyor. Devam ediyor çünkü bu ülkede Haziran Direnişi’ni açığa çıkaran hiçbir sorun çözülmüş değil. Tam tersi bir gelişme olarak 17 Aralık ve sonrası yaşananlar direnişin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu yüzden miting çağrısı yaparken sadece TMMOB ve bağlı odaların taleplerini öne çıkarmadık. Halkımızın yaşadığı tüm sorunları temel aldık. Çağrımızı da bunun üzerine inşa ettik. Kuşkusuz iktidarın özel olarak TMMOB’ye uyguladığı baskı bugüne kadar olduğu gibi mitingde de teşhir edilecek. Bu baskıya teslim olmayacağımızı anlatacağız. Değiştirilen yasaların halkımızın yaşamında ne tür olumsuzluklara yol açacağını anlatacağız. Teoman Öztürk’ün söylediği “Bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız” sözünü şiar edinenler olarak kendi yaşadığımız sorunları, halkımızın refah ve mutluluğunu hiç ayırmadık. O yüzden ortak mücadeleye büyük önem veren TMMOB, ortak talepleri en gür sesiyle haykırmaya devam ediyor.

Haziran Direnişi ile birlikte TMMOB iktidarın hedefi haline geldi. Şimdi durum nasıl?
TMMOB aslında her dönem iktidarların çok haz etmediği, etkisinden çekindikleri bir kurum. Çünkü biz gücümüzü bilimin ışığından alıyoruz. Halkımızın çıkarı için bilgi-birikimimizi kullanıyoruz. İktidarın keyfi, ranta dayalı uygulamalarına karşı çıkıyoruz. Bu bizim Birliğimizin geleneğidir.
Kuşkusuz AKP iktidarını diğer iktidarlardan ayıran özellikler var. Bizi sadece bir alanda değil, her taraftan çevreleyerek etkisiz kılmaya çalışıyor. Yasalarla, denetimlerle bunları yapıyor. Ama biz bu tür baskılara şerbetliyiz. Haziran Direnişi nedeniyle iktidarın hedef tahtası olmuşsak biz bundan onur duyuyoruz.

11 Ocak mitinginin sizin için nasıl bir önemi var?
Bugünlerin moda sözcüğü ile “zamanlaması manidar” oldu. Bir yandan çözülemeyen sorunlara, kronikleşmiş, enerjimizi tüketen sorunlara işaret ederken diğer yandan da baskıya, sömürüye, yolsuzluğa karşı isyanımızı dile getiriyoruz.
Bugün ülkenin tepesinde yaşanan kavgadan demokrasi çıkmaz diyoruz. Suç ortaklarının kavgasıdır bu. Çözüm, Gezinin öğrettiği gibi halkımızın kendi sorunlarına sahip çıkması, örgütlenerek ilerlemesidir. Yarın bir araya gelen on binler Ankara’da bu isyanı haykıracak. Bu ortak zemini büyütüp, bize sunulan “kırk katır mı, kırk satır mı?” yaklaşımından kendini ayırarak bir başka yol mümkündür diyenlerin eylemi olarak görüyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Beyazıt İlhan
Yaşanan yolsuzluk operasyonlarını ve Türkiye’de ki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sağlık emekçileri son 11 yıllık süreçte sayısız hak gaspına uğradı. Bir yandan emek gücü ucuzlatılırken bir yandan da özelleştirilme süreci hızlandırıldı. Hukuksuz kadrolaşmalar gerçekleştirildi, insanlar bir gecede profesör ilan edildi. İktidar ve cemaat bugünlerde çatışma halinde olabilirler ama biliyoruz ki birlikte hareket ettikleri günlerde de bütün köşe başlarını tuttular. İleri derecede kadrolaşma hakim. Sağlık emekçileri, iktidar ve cemaat bileşenlerinin kendi aralarındaki çatışmada bu ya da şu tarafı kayıracak değil. Zamanında aldıkları ortak kararlarla sağlık emekçilerinin çok fazla hak gaspı yapıldı. Bizler için önemli olan bu çatışma değil, yaşanan hak gasplarının giderilmesidir.
Hırsızlığın öteden beri farkındayız. Bir yanda milyon dolarlar bir yanda ise ülkenin büyük bir çoğunluğunun gelirini temsil eden asgari ücrete yapılan yüzde 5 zam var. Asgari ücretle geçinen kesimi düşündüğümüzde ülkenin büyük çoğunluğunun yoksul olduğu çok net. Bu yoksulluk tablosu, iktidarın emekçiden yana olmadığının göstergesi. Bu durumu artan taşeron işçi sayısıyla da göstermek mümkün. AKP iktidara geldiğinden bu yana sadece sağlık alanında 16 bin olan taşeron işçi sayısı 150 bine çıktı. Bu on katlık artış emekçiye nasıl baktığının kanıtıdır. Emek cephesi mücadelesi birlikte hareket ederek verilir.

Haziran direnişi sonrası emek hareketindeki değişimler neler? Yeni mücadele tarzı konusunda neler söylenebilir?

Haziran Direnişi sağlıkçılar açısından da kritikti. Sağlık çalışanları direniş sürecinde olağanüstü bir gayretle, vahşi saldırılara karşı yurttaşların yanında oldu. Saldırılara uğrayan yurttaşlara sağlık yardımı sunduğumuz için doğrudan hedef gösterildik. Haziran direnişinin ardından yasal düzenlemelerle toplumsal olaylarda yurttaşa yardım yasaklandı. Dünyaca örnek gösterilen işler yaptık. Direniş ülkemiz için bir uyanışı temsil ediyordu. Bu direniş yerel seçimlere de yansımalıdır. İktidarın vahşi saldırılarına karşı tepki sandığa da yansıyacaktır diye düşünüyorum. Umuyorum ki, emek cephesi doğru siyasi hamleler yaparak yolsuzluk, haksızlık düzeninde sandıkta da gerekeni yapmış olur. Bütün yaşananları değerlendirdiğimde, iktidarın sandıkta da geriletileceğini ve yurttaşların hak gasplarına dur diyeceğini umuyorum.

11 Ocak mitingiyle emekçilerin birleşik mücadelesi çağrısına yönelik neler söyleyebilirsiniz?
TTB, KESK, DİSK, TMMOB olarak emek cephesi çağrısında bulunuyoruz. Sağlık emekçisinin, eğitim emekçisinin, bütün emekçilerin, büyün yurttaşların hakkı için ortak bir mücadele çağrısı yapıyoruz. Emeğin hakkı için ortak hareket ediyoruz. Bu süreçte ortak hareket etmek önemli, seçimlere giderken ‘bozuk düzende sağlam çark olmayacağını’ ifade etmek çok önemli. Kaybedilen hakkımız için, yaşanan hak gaspları için, insanca bir yaşam için tüm yurttaşları Sıhhiye’ye bekliyoruz.

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu

Yolsuzluk ülkenin ana gündemi haline geldi. Emekçiler açısından ‘düzenin bozuklukları’ neler? Bu çatışma neyin göstergesi?
Sermaye düzeninin devamını sağlayan iktidarların hayata geçirdiği politikalar emek karşıtıdır, halk karşıtıdır. Yıllardır bu ülkede yürütülen neo liberal politikaların, açlığın, yoksulluğun, süren kirli savaşın, takipsizlik kararı verilen Roboski katliamının ortak sorumlusu fiilen çatışıyor gibi görünen AKP ve Cemaat’in kirli ittifakıdır. AKP ile cemaat arasında ciddi anlamda yürüyen bir savaş var. Oysa 11 yıllık iktidarları döneminde cemaat ile AKP saldırı yasalarını birlikte çıkarttılar. Bugün iktidarın çıkıp ‘Ben yapmadım paralel devlet adı altında cemaat yaptı’ demesi aldatmacadır.

Asgari ücretle birlikte düşünüldüğünde emekçilerin hak kayıpları üzerine neler söyleyeceksiniz?
İçerisinde tek bir asgari ücretlinin bile bulunmadığı, emek örgütlerinin hiçbir söz hakkının olmadığı ve bütünüyle orta oyununa dönen ve meşruiyeti kalmayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu ile belirlenen bir asgari ücret süreci komediye dönüştü. Yaptığımız araştırmalara göre, 35 yılda Türkiye ekonomisindeki büyüme ve kişi başına düşen milli gelir artışı asgari ücretliye yansıtılsaydı bugün asgari ücretin en az 1.634 lira olması gerekirdi. 2014 için asgari ücrete sadece 43 lira zam yapıldı. Ayakkabı kutularından milyon dolarların çıktığı, yolsuzlukların açığa çıktığı bir dönemde, arada ki bu fark, o ayakkabı kutularının içinde çıkan paralardır.

DİSK sürece nasıl hazırlanıyor?
En son Çalışma Bakanı, ‘Kıdem tazminatı başka bahara kaldı’ dedi. Biz de Çalışma Bakanı’na diyoruz ki: ‘O bahar hiç gelmeyecek!’ Bundan sonra gelecek olan işçi baharıdır, emekçi baharıdır! Bütün bu direnme eğilimlerini birleştirecek bir toplumsal muhalefete ihtiyaç var.

KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul

Deyim yerindeyse ‘memleketin çivisi çıkmış’ durumda. Yaşanan bu çatışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
11 yıldır ülkeyi birlikte yöneten AKP-Cemaat koalisyonu, emperyalizmin yönelimlerine göre Türkiye’yi yeniden inşa etmek ve yönetmek kavgasına tutuştular. Halka karşı 11 yıldır birlikte işledikleri suçları karşılıklı açıklıyorlar. Yaşananlar son derece açık: AKP ve cemaat devlete sahip olma kavgasına girdiler ve ortaya çıkan yolsuzluklar, birlikte işledikleri suçların karşılıklı olarak ifade edilmesidir. Bu ekonominin bir kapkaç kapitalizmi olduğu ortaya çıktı. AKP ve cemaat bozuk düzenin birer parçalarıdır. ‘Bozuk düzende sağlam çark olmaz’ diyoruz.

İktidar ve cemaat ‘hukukun üstünlüğü’nden dem vuruyor. Roboski katliamının üzerini örtecek bir karar da çıktı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hukuk, yönetenlerin ve egemen ideolojinin normlarını, argümanlarını toplumsal yapıya uygulamanın aracıdır. 11 yıldır ülkemizde emperyalizmin yeni yapılarını inşa eden yaklaşıma uygun bir hukuk ve yargı sistemi oluşturuldu. Düne kadar cemaatin uygulamalarına itiraz etmeyen AKP, kavga başlayınca ‘Paralel devlet ve çete var’ diyor. İşte tam da böyle bir yaklaşımdan dolayı Roboski katliamının gerçek faillerinin ortaya çıkarılması mümkün olmuyor. Bu düzene karşı mücadeleyi yükselterek katliam yapanların yargılanmasını sağlayabiliriz. İktidara veya cemaate dokunanın ‘yandığı’ bir hukuk düzeni var. Şimdi siyasette yeni seçenekler aranıyor. Biz de bu mitingimizle diyoruz ki, Erdoğan’ın alternatifi Abdullah Gül ya da ABD- Cemaat politikasını temsil edecek siyaset arayışları değil, emekçilerin halk iktidarıdır.

Emekçilerin talepleri seçimlerde nasıl bir karşılık bulmalı?
Ülkemizde yıllardır süren devrimci mücadelenin ortaya koyduğu değerler bir birikme sağlamıştı. AKP’nin 11 yıldır uyguladığı otoriter, gerici, neoliberal politikaların yarattığı bir hoşnutsuzluk vardı. Gezi direnişinde bu açığa çıktı. Örgütlü ya da örgütsüz milyonlarca insan kendi gelecekleri hakkında söz sahibi olmak istediklerini haykırdı. Şimdi yerel seçimler tek başına hedef olamaz ama seçimleri de içine alan, geniş halk kesimlerinin düzene olan muhalefetini ortaklaştıracak bir sorumluluğa ve çalışmaya ihtiyaç var.

Gün emekçiler için hesap sorma günü
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, “Yolsuzluğun, yoksunluğun, zulmün düzenini kuranlar, tutuştukları saray kavgasında çamurun içinde debelenmeye devam etsinler... Gün emekçiler için hesap sorma günüdür” diyerek Ankara’da yapılacak yolsuzluk mitingine çağrıda bulundu.

İstanbul Galatasaray Meydanı’nda dün DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamayı DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu okudu. Ankara’da yarın (11 Ocak) yapılacak Özgürlük, Barış, Demokrasi, Adalet ve Emek Mitingi’ne çağrı yapılan açıklamada, Gezi direnişine, Roboski katliamına, Türkiye’nin Ortadoğu konusundaki dış politikasına ve son günlerde gündeme oturan yolsuzluk operasyonlarına değinildi. Açıklamada bozuk düzende sağlam çark olmayacağı belirtilerek, “Bugün tüm pisliği saçılan bu neoliberal düzende eğitimden sağlığa kadar en temel insani haklarımız elimizden alındı. İçtiğimiz sudan soluduğumuz havaya kadar her şey paralı hale getirildi. Derelerimiz kurutuldu, son kalan yeşil alanlarımızı bile taşa çevirdiler. Artık yeter! Çetelerin içinde çete arayanların, tüm suçu ‘paralel’ dünyalara atarak kendilerini ‘ak’lamaya çalışanların yalanlarına karnımız tok. 11 yıldır bu oyunlara gelmediğimiz gibi bugün de gelmeyeceğimizi duyurmak için bir kez daha alanlara çıkıyoruz.” denildi.
Yurdun dört bir yanından otobüslerle Ankara’ya gelecek olan yurttaşlar, yarın saat 9.00’da Ankara Hipromu’nda buluşacak. Burada kortejler oluşturularak, saat 9.30’dan itibaren Sıhhiye Meydanı’na yürüyüş başlatılacak. Tüm kortejler Sıhhıye Meydanı’nda ulaştıktan sonra ise saat 12.00’de mitingin başlaması öngörülüyor.

Birgün -H.Burak Öz

 

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.