DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bugün burada, partimizin yönetiminde olduğu kentlerde başlattığımız ve sürdüreceğimiz “sözde değil özde” bir kararımızı sizlerle paylaşacağız.
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz haftalarda 'Herkes İçin İnanç Özgürlüğü' adıyla hazırladığımız bir paketi kamuoyuyla paylaşmıştık.
O pakette yer alan önerilerimiz ve değerlendirmelerimiz partimizin inanç özgürlüğünün sağlanması noktasındaki eylem planıdır. Bu eylem planının en somut önerilerden biri olan “Cem Evlerinin İbadethane” olarak hizmet vermesi yönünde bir karar almış bulunuyoruz.
Mevcut siyasal iktidar yıllardır, demokratikleşme adıyla birçok paketi önümüze sundu. Hepsinin içi boş çıktı. Her seçim öncesi, her paket öncesi acaba bu sefer “paketten ne çıkacak” diye birçok kesim umutlandı.
Ama çıkan her demokratikleşme paketi, her açılım paketi fos çıktı.
Aslında fos çıkan paketler değil, AKP iktidarının demokrasi anlayışıydı.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Fos çıkan paketlerden biri, sizlerin de bildiği gibi “Alevi Açılımı” oldu.
Tunceli Üniversitesi’nin ismini değiştirmek ve Alevilerin kutsal saydığı dergâhlara yapılacak ziyaretleri parasız hale getirmek ile Alevi yurttaşlarımızın taleplerini karşılayacaklarını zannettiler.
Önceki Başbakandan sonra Davutoğlu’nun paketi de hiçbir talebi karşılamadı, hiçbir yaraya merhem olmadı.
Her şeyden önce kabul edilmesi gereken bir gerçek var.
LAİK VE DEMOKRATİK BİR DEVLETTE NERENİN İBADETHANE OLDUĞUNA SİYASAL İKTİDAR SAHİPLERİ KARAR VEREMEZ.
ANCAK O İNANÇ KİMLİĞİNE, O İNANCA SAHİP İNSANLAR KARAR VEREBİLİR.
Milyonlarca Alevinin ibadethane saydığı Cem Evlerine "ibadethane değil" demek kimsenin hakkı da değildir haddi de değildir. Cem Evlerinin İbadethane olup olmadığına karar verecek olan Alevilerdir.
Alevi inancına mensup yurttaşlarımız için CEMEVLERİ İBADETHANEDİR. Bizim için sözün bittiği yer burasıdır.
Bu talep demokratik bir taleptir.
Bu talep evrensel insan hakları beyannamesi doğrultusunda bir taleptir.
BU TALEP İNSANİ BİR TALEPTİR.
Laik bir devlet tüm yurttaşlarının dinine ve inançlarına saygı duymalıdır.
Laik bir devlet bir inanca mensup yurttaşlarına, hiçbir dini inancı olmayan yurttaşlarına da eşit mesafede durmalıdır.
Laik bir devlet hiçbir inancı veya mezhebi diğerine tercih etmemelidir.
Devlet, Alevi yurttaşlarımızı hükümetin siyasal duruşuna göre tanımlamaktan vazgeçmek zorundadır.
Bu sebeple, Amasız, fakatsız, önkoşulsuz Alevilerin inanç ve ibadetlerini gerçekleştirdikleri Cem evlerinin statüsünün tanınması gerekir.
Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık talebinin karşılanması gerekir.
Alevi Yurttaşlarımız, diğer inançlara mensup veya hiçbir inanca mensup olmayan yurttaşlarımız gibi vergilerini vermekte, Anayasa’nın emrettiği gibi vatandaş olmaktan kaynaklı sorumluluklarını yerine getirmektedirler.
Eşit yurttaşlık ilkesi, yurttaşların dili, dini, inancı, cinsiyeti ve ırkı nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmadan hakta ve özgürlükte eşit kabul edilmesini ifade eder.
Bu sebeple ülkemizde birden fazla etnik ve dinsel grubun varlığı resmen tanınmalı, vatandaşlar arasındaki her türlü ayrımcılığa son verilmeli ve bütün yasal düzenlemeler bu doğrultuda yapılmalıdır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Alevi Yurttaşlarımızın taleplerinin karşılanması hiç şekilde bir lütuf olarak görülemez. Hiçbir iktidarın Alevi Yurttaşlarımıza herhangi bir hakkı “bahşetmeleri” söz konusu dahi olamaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin, sadece belli bir mezhebe mensup yurttaşlarımıza aktarılması, diğer farklı inanç topluluklarının aleyhine kullanılması, anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.
Diyanete ayrılan bütçe, Alevi yurttaşlarımızın kurumları, ibadethaneleri dâhil diğer bütün inançlar için eşit oranda paylaştırılmalıdır. Aleviler bu Devlete kuruşu kuruşuna vergisini ödüyorsa diğer yurttaşlarımız gibi aynı haklardan faydalanmalıdır.
Bunun için öncelikle devlet, her inanca eşit mesafede durmasını bilmek zorundadır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Bizler, bugüne kadar yasalarımızdaki ayrımcı ve çoğunlukla mezhepçi yaklaşımın düzeltilmesi için birçok kanun teklifi verdik.
Buna rağmen AKP, mezhepçi yaklaşımından ve riyakâr tutumundan vazgeçmedi.
Partimiz bu noktada YEREL YÖNETİMLERİMİZDE harekete geçmeye karar vermiştir.
Devletin atması gereken bir adımı, yerel yönetimlerimizde atmaya karar verdik.
Bu nedenle, Belediyelerimiz, önümüzdeki Şubat ayında yapılacak ilk meclis toplantılarında “Cem evlerinin ibadethane” olarak kabul edilmesi için gerekli çalışmaları başlatacaklar.
Çünkü CHP’li belediyeler, her türlü dini inanca saygılı ve eşit yurttaşlığa inanan laik ve demokratik yapılardır.
Çünkü CHP’li belediyeler cami, kilise, havra, Cem evi gibi inanç merkezlerinin kent halkının yüzlerini ağartacak ve gurur duyacağı mekânlar olması için çalışır. Geçen hafta Genel Başkanımızın da grup toplantısında belirttiği gibi;
Cami, Cem Evi, Kilise, Havra, tüm inanç merkezlerinin en temiz en bakımlı olduğu kentler CHP’li Belediyelerin yönettiği kentlerdir.
Bugüne kadar CHP Belediyeleri olarak tüm inanç merkezlerinin bakımını ve temizliğini hiçbir ayrım gözetmeksizin nasıl üstlendiysek, bundan sonra da bunu daha da yaygınlaştırarak sürdüreceğiz.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
Sadece CHP’li Belediyelerde değil, muhalefet olduğumuz Belediye meclislerinde de Belediye Meclisi Üyelerimizin gerekli girişimlerde bulunacaklarını buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
Cem Evlerinin ibadethane sayılması için ilk karar alan CHP’li Maltepe ve Didim Belediyesi olmuştur.
Maltepe Belediyesi bu kararını 5393 Sayılı Kanun’un Yetki ve İmtiyazları başlıklı 15. Maddesinin (a) bendi gereğince “Belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak” hükmü gereğince vermiştir.
CHP’li Belediyeler ve CHP’nin muhalefette bulunduğu Belediyelerdeki Meclis üyelerimiz, devletin atamadığı adımı atacaklardır.
Kentlerimizde yaşayan Alevi inancına mensup vatandaşlarımızın inanç ve ibadet hizmetlerini gerçekleştirdikleri Cem evleri 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamında ibadethane olarak değerlendirilerek yasanın tanıdığı hak ve hizmetlerden yararlandırılacaklardır.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI
13 yıldır ülkemizin başına musallat olan mezhepçi bir iktidarın, bizlere biçtiği elbiseyi yırtıp atmanın zamanı gelmiştir.
Demokrasi için, eşitlik ve özgürlük için devlet din ve inanç alanından acilen elini çekmelidir.
Eğer devlet bu alandan elini çekmiyorsa, mezhepçi bir siyaset gütmeye devam ediyorsa, CHP olarak iktidarda olduğumuz kentlerde bizler gerekeni yapacağız.
Bu nedenle bir kez daha iktidarda ve muhalefette olduğumuz Türkiye’deki tüm belediye meclis üyelerimiz ilk belediye meclis toplantısında gerekli başvurularda bulunacaklardır.
Buradan söylemek istiyorum: Bugünden sonra CHP’li Belediyeler “Cemevlerini” ibadethane olarak değerlendirecek ve diğer inanç merkezlerine sunulan tüm hizmetler cemevlerine de sunulacak.