Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkında, tüzüğündeki “cemevlerini ibadethane” olarak niteleyen maddesi nedeniyle açılan kapatma davasının reddedilmesinin gerekçesini açıkladı. Mahkeme devletin neyin din, ibadet ve ibadethane sayılacağını belirlemesinin, laiklik ilkesiyle çeliştiğini belirtti.
Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, tüzüğünde cemevlerinin Alevilerin ibadet yeri olduğu yazılan Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkında açılan kapatma davasını reddetmişti. Dosyayı görüşen Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararını oyçokluğuyla bozmuş ve derneğin kapatılması gerektiğini bildirmişti. 16. Asliye Hukuk, bozma kararına direnerek derneği kapatmamıştı. Mahkeme kararında, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 9. maddesine dikkat çekildi. Anayasanın 2. maddesinde devletin laik olduğu anımsatılan kararda, devletin neyin din, ibadet ve ibadethane sayılacağını belirlemesinin, laiklik ilkesiyle çeliştiği gibi usulüne uygun yürürlüğe girmiş sözleşmelerdeki inanç özgürlüğünün gereğinin yerine getirilmesini de engelleyeceği anlatıldı. Kararda “Alevilik inancının gereklerinin yerine getirildiği yer olduğu belirtilen cemevlerinin kurulması ve faaliyette bulunmasının demokratik bir toplumda engellenemeyeceği” vurgulandı.
AİHM’nin kararına atıf
Kararda, AİHM’nin din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin iki kararına atıfta bulunuldu. Girit’te yaşayan 4 Yehova Şahidi’nin ibadet yeri olarak kullandıkları odaların kapatıldığı kaydedilen kararda, şikâyet üzerine AİHM’nin, 1996’da “kısıtlamanın demokratik bir toplumda inanç ve ibadet özgürlüğüne aykırı olduğu” gerekçesiyle başvurucuları haklı bulduğu bildirildi. İzmir’de bir kişinin, nüfus cüzdanında “İslam” yerine “Alevi” yazılması için açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle Türkiye’nin AİHM’de mahkûm olduğuna dikkat çekildi.