‘Deniz Feneri iktidarın kara kutusudur’ diyen CHP Grup Başkanvekili Tarhan soruşturmanın kapatılmak istendiğini söyledi
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun, Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürüten savcılar hakkında inceleme başlatmasına CHP’den, “HSYK, hâkim ve savcılar için silah olarak kullanılıyor” tepkisi geldi. CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, “Deniz Feneri, iktidarın kara kutusudur ve kapatılmak istenmektedir. Yargı, sınıf arkadaşlarının kenar süsü oluncaya kadar anlaşılan bu baskı sürecektir” dedi.
Tarhan, düzenlediği basın toplantısında, HSYK tarafından Deniz Feneri e.V. davasını yürüten savcılara yönelik başlatılan incelemeyi değerlendirdi. Savcılar için başlatılan inceleme için, “Bu, bugüne kadar bizim işaret ettiğimiz tehlikelerin, yargının nasıl tek koltuktan yönetileceği öngörüsünün gerçekleştiğini göstermektedir, bize göre” diyen Tarhan, şunları söyledi:
“Baskıcı yönetimin bir örneği daha zuhur etmiştir. Kendi iktidarlarını güçlendirmek için yapılandırılan bazı soruşturmalardaki hukuksuzlukların mimarı olan savcılara yönelik yüzlerce şikâyeti dikkate aldırmamakla ve üzerini kapattırmakla maruf iktidarın, kendisini zora sokacak bir soruşturmada nasıl da aceleci davranarak olağanüstü yetkilerle donattığı HSYK ve müfettişleri eliyle yargı sürecine ağır bir müdahale hazırlığında bulunduğu kamuoyunca ibretle izlenmektedir. İktidar, adliyedeki odalarına gönderip konuşlandırdığı müfettişleri eliyle savcılara gözdağı verdiği yetmezmiş gibi soruşturmanın her sürecini bu doğal ortam dinlemesi görevlileri aracılığıyla izleyerek soruşturmanın gizliliğini de delik deşik edeceği ve yandaşlarını rahatlatacağı da aşikârdır.”
‘Dosyayı savcıdan alabilirler’
Tarhan, soruşturma savcılarının şikâyet nedenlerinden birinin de “şüphelilerin uzun tutukluluk süreleri olduğunu” belirterek bu durumu “trajikomik” diye niteledi. Bu kadar önemli bir davada, yayın yasağı ile halktan bilgi kaçırıldığını söyleyen Tarhan, “Mütedeyyin yurttaşlarımızı istismar ettiği ve milyonlarca Avro’luk yolsuzluk iddialarını içeren ve içinde pahalı gayrimenkuller, gemiler, şirketler ve alışveriş merkezlerinin uçuştuğu ve ucunun payitahta kadar uzandığı söylenen böylesine hassas bir soruşturmada önce yayın yasağıyla halktan bilgi kaçırılmıştır ancak iktidarın bununla yetinmediği, soruşturmanın tam ortasında dayanamayıp müdahale ettiği de artık kuşkusuzdur. Üstelik, yurtdışı ile tüm yazışmaların Adalet Bakanlığı aracılığıyla ve denetiminde yapıldığı bir sistemde bu yazışmaların usulsüz olduğu şeklindeki şaka gibi bir neden gösterilerek Adalet Bakanlığı kontrolündeki HSYK eliyle soruşturmanın üzerinin şaibeli bir müfettiş raporu ile örtüleceği ve daha önce de örnekleri görüldüğü üzere savcıların elinden bu bahaneyle dosyanın alınacağı artık bir sır değildir” diye konuştu.