İnsan zincirine müdahale
Kirli senaryolarla eyleme müdahale edildi. On binlerin üzerine gaz sıkıldı. Şiddet doruğa çıktı. İktidarın, direnişi itibarsızlaştırma stratejisinin ardından polis, Taksim’deki eyleme gün boyu müdahale etti. Engelli ve çocukların da aralarında olduğu yüzlerce insan yaralandı. Yetkililerin “müdahale yapılmayacak” dediği Gezi Parkı’na da gaz yağdı
Polis meydana girerken “Hiçbir şekilde Gezi Parkı’na müdahale yapılmayacak. Amacımız anıt çevresine ve AKM’ye düzenleme yapmaktır” anonsları yaptı. Polisin yardım istediği bazı eylemciler de “Vali’nin sözü var. Müdahale yapılmayacak. Arkadaki müdahaleyi durdurun. Birbirimize izin verelim 5 dakika dinlenelim. Gezi Parkı çıkışına gelin konuşalım. Taş atmayın, su sıkmayın” anonsu ile arkadaşlarını uyardı. 08.00’de polis AKM ve anıttaki bayrakları, afişleri indirdi. Bu sırada AKM ve anıt önünde yerini alan polis Gümüşsuyu’ndan Tarlabaşı ve Sıraselviler Caddesi’ne doğru kaçan grupla çatıştı. Gruptan bazı kişiler polise motolofkokteyli ve havai fişek ile saldırdı. 09.30 sıralarında meydanın Tarlabaşı girişindeki TOMA’nın önüne geçen göstericiler polisin müdahalesini durdurmaya çalıştı. Ancak polis grubu biber gazı ile dağıttı. Molotofkokteyli isabet eden bir TOMA yanmaya başladı. Yangını iki TOMA aracı söndürdü. Molotofkokteyli atanların ellerinde parti bayrakları ve belinde silah ya da telsize benzer bir kabarıklığın olması, kafalarda soru işaretleri yarattı. Vali Hüseyin Avni Mutlu, molotofkokteylini atanın SDP üyesi olduğunu açıklamasına karşın SDP bu iddiayı yalanladı. Bu sırada Sıraselviler ve Talimhane tarafında polis biber gazı ile müdahelesine devam etti. Meydanda kontrol sağlandıktan sonra barikatlar kaldırılmaya başlandı.
Saat 10.00 sıralarında polis ekipleri AKM’nin önünden eylemcilerin “Hepiniz Tayyip’in çocuğusunuz” sloganları altında Sıraselviler, Elmadağ ve Tarlabaşı’na doğru sevk edildi. Gezi Parkı içerisinde bazı gruplar polisin şiddetini durdurmak ve parkı korumak için el ele tutuşarak metro çıkışındaki alanda insan zinciri oluşturdu. “Taksim bizim İstanbul bizim” sloganları atan gruptan bazı aktivistler de AKM’den meydana doğru ilerleyen TOMA’nın önüne siper olmak istedi. TOMA geri çekilmek zorunda kaldı. Barikatları kaldırmaya giden iş makineleri önüne de aktivistler dikildi. Ancak barikatların kaldırılması engellenemedi. Polis bu sırada Talimhane’de toplanan gruplara gaz bombaları attı. Meydandaki insan zinciri giderek kalabalıklaşmaya başlayınca polis yine biber gazı yağdırmaya başladı. Göstericiler Harbiye’ye doğru dağıldı. Parkın içinden ıslık ve sloganlarla müdahale protesto edildi.
Taksim dayanışması, taleplerinin karşılanana dek hiçbir yere gitmeyeceklerini söyledi
Taksim Dayanışması, Gezi Parkı direnişçilerine yönelik dünkü polis şiddetini kınayarak “Parkına ve yaşamına sahip çıkanlarla polisi karşı karşıya getirmekten vazgeçin. Gözaltına alınanları serbest bırakın, iki haftadır süren polis şiddetinin sorumlularını görevden alın” çağrısı yaptı. Dayanışmanın açıklaması sırasında da polisin gazlı müdahalesi devam etti. Gezi Parkı girişindeki merdivenlerde toplanan grup adına açıklama yapan oyuncu Suzan Aksoy, direnişin 14. gününde yapılan polis müdahalesinin yine onlarca kişinin yaralanmasına neden olduğunu, Taksim’in polis ablukasına alındığını belirterek “İki haftadır omuz omuza her türlü dayanışmayı gösteren Gezi Parkı direnişçileri arasında parkçı-marjinal ayrımı yapılmasından medet umuluyor. Kimse parkına ve yaşamına sahip çıkanları ayrıştırmaktan medet ummasın. Biz bir arada durmaya ve haklı, meşru taleplerimizi dayanışma ile örmeye devam edeceğiz. Taksim Dayanışması olarak, mücadelemizin karalanmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.
Aksoy, Taksim Dayanışması heyeti yerine yeni ve nasıl oluşturulduğu belirsiz bir heyetle görüşmenin, meşru ve demokratik taleplerin altını boşaltmaya yönelik olduğuna dikkat çekti. Aksoy, Polis çıkarmasının, iktidarın niyetinin ve halka karşı tutumunun en açık ifadesi olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: “Talepler ortadadır. Muhatap bellidir. Taksim Dayanışması’dır. İki haftadır, şiirleri, şarkıları ve sloganlarıyla bir arada halay çeken, kadını, genci, LGBT bireyi, emekçisi, inananı ve inanmayanıyla Gezi Parkı ve alanında demokratik tepkisini gösteren yüz binlerin, başta Kızılay olmak üzere ülkenin 77 ilinde sokakta talepleri haykıran milyonlarca yurttaşımızın taleplerini reddeden, kendi yurttaşlarını tehdit eden, alternatif mitingler düzenleyerek toplumsal kutuplaşmayı artırmaya çalışan AKP iktidarından endişeliyiz. Bir kez daha yinelemek istiyoruz. Parkına ve yaşamına sahip çıkanlarla polisi karşı karşıya getirmekten vazgeçin. Gözaltına alınanları serbest bırakın, polis şiddetinin sorumlularını görevden alın ve ilk ve en temel talebimiz olan Gezi Parkı’nın park olarak kalacağını resmi olarak açıklayın.” Açıklamayı bitiren Kocaeli Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Beyza Üstün, somut adım atılıncaya kadar, parka ve meydanlara tüm yurttaşlarla birlikte büyük bir dayanışmayla sahip çıkmaya devam edeceklerini vurgulayarak “Buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz” dedi.
‘Park betonlaşmasın’
Taksim Dayanışması üyeleri, Taksim Meydanı’nda polisin müdahalesinden sonra akşam saatlarinde ikinci kez basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, Taksim Dayanışması’nın taleplerine hiçbir yanıt verilmediğini vurguladı. Solmaz “Parkına ve yaşamına sahip çıkanlarla polisi karşı karşıya getirmekte vazgeçin” diyerek parkın betonlaşmayacağının artık resmi olarak açıklanmasını istedi.
Adalet yerlerde sürüklendi
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi üyesi 49 avukat, Gezi Parkı direnişçilerine yönelik polis müdahalesini protesto etmek isteyince, Çağlayan Adliyesi’nde yerlerde sürüklenerek gözaltına alındılar. Gözaltındaki meslektaşlarının serbest bırakılmasını isteyen birçok avukat da alkışlarla ve sloganlarla, adliyenin C Blok girişindeki, adaleti temsil eden “Themis” heykellerinin bulunduğu merdivenlerde oturma eylemi yaptı.
Adliyenin içerisinde basın açıklaması yapmak isteyen avukatlar “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atmaya başlayınca, önce özel güvenlik görevlileri tarafından çembere alındılar, sonra da çevik kuvvetin müdahalesiyle karşılaştılar. Adliyenin C Kapısı girişinde, avukatlara yönelik müdahaleyi kınayan ve içeri girmek isteyen başka bir avukat grubuna da müdahale edildi. Polis müdahalesi sonucu 49 avukat, yerlerde sürüklenerek darp edilerek gözaltına alındı. Bu sırada, yurttaşların C kapısından içeri alınmaması da tepki doğurdu. Bina içinde, “Adliyede olay çıkaranlar gözaltına alınacak” şeklinde anons yapıldı. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ile görüşmek üzere adliyeye geldi. Avukatlara yönelik polis şiddeti de sosyal medyada tepkilere neden oldu. Ankara Barosu’ndan yapılan açıklamada, “Avukatların çevik kuvvet tarafından yaka paça gözaltına alındığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez” denildi.
Serbest bırakıldılar
Gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne götürüldükten sonra sağlık kontrolünden geçirildi. Avukatlar akşam saatlerinde savcılığın talimatıyla serbest bırakıldı.
Çağlayan Adliyesinde polis müdahalesi sonucu gözaltına alınan avukatların adları şöyle: Ali Çavuş , Alirıza Dizdar,Arzu Kayaoğlu, Arzu Kır, Can OK, Eylem Özgün Doğan, Fatma Elveren Yeşil, Fırat Baran, Hakan Özdemir, Halime Elçin, Hüseyin Aslan, Hüseyin Boğatekin, Hüseyin Kapmaz, İsmail Demirci, İsmail Taşkıran, Kaan Bayülken , Kasım Kaplan, Kenan Çalış, Kürşat Özsoy, Mesut Kayar, Nilgün Şahinkaya, Onur Şahinkaya, Önde İhtiyar Yıldız, Özcan Özsoy, Özgür Esen, Özgür Terkdoğan, Pınar Dinç, Reyhan Öçocak, Rıfat Buğra Özdoğan, Seher Sağlam, Sezin Uçar, Sibel Birol, Sinan Alkoç,Sinan Zincir, Suat Eren, Süleyman Gökten, Şahin Turan, Tuna Şimşek, Türkan Albay, Ümüs Seymen, Vergil Özgür, Yiğit Muslu, Yiğit Yakut, Zülfikar Erdem, Hüseyin Kaçmaz.