CHP Milletvekili Kamer Genç’i TBMM kürsüsünün yanında iki büklüm görünce yüreğim yandı. Oldum olası onu çok sevmişimdir. Sadece ben değil, partili partisiz herkes onun kürsüye çıkmasını bekler, o konuşurken dikkat kesilir. Çünkü CHP’ye girmeden önce tek başına bir parti gibi çalışmış, iktidarın kirli çamaşırlarını herkese göstermişti. Rahmetli ablam bile ona benimle sürekli selam gönderir, ‘Benim için bir tanedir!’ diye eklerdi…
By pass operasyonu geçirdikten sonra- belki parti disiplinini de göz önüne alarak- pek konuşmaz olmuştu…
Perşembe günü konuşmak için kürsüye çıkmış ama TBMM’ye başkanlık etmekte olan Yakut tarafından konuşturulmamış. O da protesto için kürsüyü terk etmeden orada beklemiş.
Vay sen misin kürsüyü terk etmeyen! Başkan Yakut hemen Meclis İdare Amiri Salim Uslu’yu çağırmış. Salim Uslu da, ‘Allah Allah’ nidalarıyla Kamer Genç’in üzerine bir yürümüş ki, sormayın! Başbakan görmemişse kaçırmış demektir…
Daha yeni kalp ameliyatı geçirmiş olan Kamer Genç’i savurmak işten bile değil elbette. Salim Uslu da onu ittirip, stenografların yanına atıvermiş.
Dedim ya, hem Kamer Genç’i sevdiğim için üzüldüm, hem de ameliyatlı haliyle canının yanmış olabileceğine…
Aslında Kamer Genç, ameliyatlı olmasaydı bile o saldırgana yanıt vermezdi. Onu tanıyorum, anlaşılmaz sözcüklerle bir şeyler söyler uzaklaşırdı oradan. Öylesine centilmen, öylesine kavgadan uzaktır…
****
Salim Uslu, AKP’den Çorum milletvekili seçilmeden önce Hak-İş Sendikası Genel Başkanı idi. Onun S320 Mercedes olan makam aracı kendisine bağlı tüm sendikacıları heyecanlandırırdı. Herhalde hepsinin hayalinde, bir gün başkanları gibi konfor içinde hizmet etmek(!) yatardı…
Ne de olsa sendikacı dediğin yoksul insandır. Zenginin malı züğürdün çenesini yolar diye bir söz varsa da, hayal etmek de yasak değildi ya…
Başkan Uslu’nun, 170 bin Euro’luk arabası basında görüntülenince, Sayın Uslu: “Bir sendikacı arkadaşım hediye etti. Güvenli arabaya binmek benim de hakkım!” diye kendini savunmuştu.
O sıralarda ona bağlı sendikalardan birinin başkanı ile sohbet etmiştim. Sayın Uslu’yu savunmuş ve “Benim başkanıma bir değil bin Mercedes feda” demişti. Sonra da aralarındaki yakın ilişki için, “İri yarı görünür ama çok ince adamdır. Ben ona ‘dayı’ diye hitap ederim. O da bana ‘yeğenim’ der” diyerek açıklama yapmıştı…
****
Salim Uslu, koskoca Hak-İş Sendikasının başkanı olarak elbette çok pahalı ve korunaklı bir arabaya binmeliydi. İşçiler için mücadele verirken, bakarsın nankör işçinin biri ona saldırır veya olmadık suçlamalarda bulunurdu. Bu işçi milletine zaten oldum olası güven olmazdı. Nitekim önlemi bir arkadaşı almış ve 170 bin EURO’yu bastırıp aldığı Mercedes’i ona hediye edivermişti.
İnsan dostuna bir Mercedes almış, çok mu?
Ama o tatmin olmamış. Yine de, işçiler arasında ‘güvenlikten yoksun’ olduğunu anlamış olacak ki, TBMM’nin yüce koruması altına geçmiş. Orada Hak-İş gibi kocaman bir çiftlik yokmuş ama yine de Sayın Uslu’ya uygun ‘ince’ bir görev bulunmuş:TBMM İdare Amiri.
Bu sıfatıyla, çağrılır da durur mu? CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’e karşı okkalı icraatını(!) yapmış…
Başbakan, Uslu’nun bu acı kuvvetini görseydi ona gelecek kabinede yer vermesi işten bile değildi. Bu güçle ve o bedende taşımakta olduğu ince ruhuyla herhalde orman bakanlığı için biçilmiş bir kaftan olurdu…
İnce ruhu nedeniyle yeşili ve ormanları koruyucu, Kamer genç’i savuran acı gücüyle de en ağır orman işlerinin altından kalkan bir AKP yiğidi…
****
Sözünü ettiğim sendikacının ‘dayı’ dediği, sonra da ‘aslında ince ruhlu’ insandır diye eklediği Sayın Salim Uslu’ya şimdi ‘kaba’ diyecekler çıkabilir. Ona hiç hak etmediği şekilde ‘kaba-dayı’ diye hitap edenler de olabilir.
Ancak ona ‘kabadayı’ diyecek olanlar, kötü bir niyet taşımadıklarını göstermek için sempatik bir yüzle söylemek zorundadırlar. Yoksa sadece savcıları değil, -Allah korusun!- Soros’çuları da karşılarında bulurlar.
Çünkü Salim Uslu, Hak-İş Sendikası Başkanı iken Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün Danışma Kurulu Üyesiydi.
Söylemesi bizden…
Suat Çağlayan
Odatv.com