ARGUVAN HABER

YAYINCILAR İMAMIN ORDUSU KİTABINI BASACAKLARINI AÇIKLADILAR

TÜRKİYE

Referandumda ‘evet’ oyu kullanan sanatçılar da Şık’ın basılmamış kitabına yönelik yapılan operasyona tepkili.Yayıncılardan, ‘İmamın Ordusu’ adlı kitabın taslağına el konulmasına tepki: Kabul edilemez

‘Kitabı basacağız’

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen gazeteci Ahmet Şıkın “İmamın Ordusu” adıyla yayımlamayı düşündüğü kitabının İthaki Yayınları’nda bulunan taslağına önceki gün polis tarafından el konulması, yazar ve yayıncılar tarafından “kabul edilemez” bir durum olarak değerlendirildi. Bazı yayınevlerinin bir araya gelerek “İmamın Ordusu kitabını nu basacakları öğrenildi. Pencere Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Muzaffer Erdoğdu, “İmamın Ordusunu basacağız dedi.

Yayımlanmayan bir kitabı kitap olarak gören devletin, kendisinden korkusu olduğunu” söyleyen Erdoğdu, “Herkes kafasındakini yazabilir. Suçu kim belirliyor? Bundan 25 yıl önce de, Henry Miller’ın Oğlak Dönencesi’ kitabı, basıldığı gün toplatılmış, bizler 39 yayınevi olarak sonrasında bu kitabı basmıştık. Şimdi de aynı uygulamaya gidebiliriz. Yayıncılar olarak aramızda, konu iyice şekillendikten sonra kitabı basma kararı aldık” diye konuştu. Erdoğdu, kitabın taslağını dahi bulunduranların terör örgütü üyesi sayılacağına ilişkin mahkeme kararını ise, “Korkmuyorum. Korkunun ecele faydası yok” şeklinde değerlendirdi.

Bir kitaba, “suç ihtimali” gerekçesiyle el konulmasının ilk kez yaşandığına dikkat çeken yayıncı Ragıp Zarakolu, WikiLeaks belgelerinde dahi buna benzer bir yaklaşım sergilenmedidedi. Kitabın suç delili değil, suç ihtimali üzerinden toplatılmasının tehlikeli bir durum olduğunu anlatan Zarakolu, bunun otosansürü arttıracağını söyledi.

Zarakolu, “Yaşananlar aynı zamanda, Terörle Mücadele Yasasının aşırı kullanımının bir sonucu. Yassıada ve İstiklal Mahkemelerine verilen yetkiden daha fazlası veriliyor şu andadedi. Mahkemenin Şık’ın kitabı için aldığı “örgütsel doküman” kararını değerlendiren Zarakolu, “Madem bu taslak bir suç delili, Soner Yalçının bilgisayarında ele geçirilenlerle neden yetinilmedidiye sordu? diye konuştu.

  Referandumda ‘evet’ oyu kullanan sanatçılar da Şık’ın basılmamış kitabına yönelik yapılan operasyona tepkili

PEN Türkiye üyesi İnci Aral ise, çeşitli yayınevlerinin bir araya gelerek Şık’ın kitabını basma yönündeki kararını, Elbette böyle bir mücadeleye girmek gerekiyor. Yapılanlara teslim olmamak gerekiyor. Eğer bu kitap bir şekilde basılırsa, arama ve el koyma kararını alan insanlara da bir uyarı olur

Ediz Hun: Baskı hoş değil. Daha insancıl yaklaşımlar sergilemek lazım. AB’ye girmek isteyen bir ülkeyiz. AB’ye üye hiçbir ülkede bu tarz olaylar yoktur. Özgürlükler vardır. Herkes istediği gibi düşünür ve yazar. Karşıt fikirlere de anlayışlı olmak lazım.

Yeni kitap yakma biçimi

Yazar Adalet Ağaoğlu, sinema oyuncuları Hale Soygazi, Lale Mansur ve Ediz Hun, referandumda “ülkeye daha fazla özgürlük getireceğine inandıkları ve 12 Eylül Anayasası istemedikleri” için “evet” oyu verdiklerini, ancak Ahmet Şık’ın henüz basılmamış kitabına yönelik yapılan operasyon karşısında “şaşkın” olduklarını belirttiler.

Adalet Ağaoğlu: Şaşkınlıktan şaşkınlığa düştüm. Zamanında benim de kitabım toplatılmıştı. Ancak bu kitaplar önce yayımlanmıştı. Bir kitap yayımlandıktan sonra, eğer rahatsız edici unsurlar olduğu düşünülüyorsa savcıya gider. O toplatır. Ancak böyle bir durum düşünce özgürlüğüne engeldir. İlk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Hiçbir yerde örneğini görmedim. Şaşkınlık verici. Düşünce özgürlüğünü aşan rezalet.

Hale Soygazi: Kabul edilemez bir şey. Yeni bir kitap yakma biçimi. Endişe verici ve kabul edilemez gelişmeler bunlar. Bu sansür falan da değil. Bir kitap yakma. Daha basılmamış bir kitap terör örgütü bildirgesi gibi imha ediliyor. Bugün 12 Eylül’deki gibi anayasa referandumu olsa “evet” derim. Bu benim demokrasi bakışımı anlatır. Ancak gelinen nokta vahim. Zaten RTÜK de acayip sansür kararları alıyor. Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili kopartılan fırtına mesela. Tüm bunlar muhafazakâr bakışlar.

Lale Mansur: İnanılır gibi değil. Anlamakta güçlük çekiyorum. İnsan bir yer, bir mesafe kat ettiğini düşünüyordu demokrasi adına... 12 Eylül’ün tekrarı gibi... Herkes bugün kitabı merak ediyor. Kim bulsa okuyacak. Gizlenmek istenen şey ne? Çok tuhaf bir şey. Tutuklamaya delil arıyorlar gibi bir hal var. Kaybolan 100 sayfada mı bulacaklar delili. Ne yapmak isteniyor? Gerçekten ben anlamıyorum, anlayan beri gelsin! Kendi zihnimize sansür uygulayan yerden geliyoruz. Galiba bu gibi saçmalıklarla daha karşılaşacağız.

Deniz Türkali: Sansür nereden gelirse gelsin kabul edilebilecek bir şey değildir. Türk sineması bunun sıkıntısını çekti yıllarca. Bu gibi durumların demokrasiyle ilgisi yok. Korkunç! Her türlü sansüre karşı olduğumuz için, 12 Eylül yasasına da karşı olmak için “evet” oyu vermeyi düşünmüştüm. Lakin daha sonra tarafların diline baktığımda, hiçbir fark göremedim. Demokrasiyle alakası yok. Bunun için de oy kullanmadım.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.