ARAR DURURUM Kim derdi ki Bellikler böyle olacak Kışın ortasında ıssız kalacak Ne tüten bir baca, nede bir ocak Buz gibi havada yanar dururum Kırılmış pencere, yırtılmış perde Kim aldı, kim taktı sor hele nerde Yıkılmış duvarlar, taşlarda yerde Ermeni ustayı anar dururum. Nerde kaldı bilmem Boz atlı Hızır Üç gün oruç tutun kömbesi hazır Anılar canlanır yüreğim sızır İçimde şimşekler çakar dururum Oturdum harmanın yanı başına Kar suları dolmuş soku taşına Değme felek değme, gözüm yaşına Bahar seli gibi çağlar dururum Çeşmenin gözesi baktım mil tutmuş Ağaçlarda küsmüş dalı kurutmuş Giden dönmüyorsa bil ki unutmuş Yüreğin de yaram kanar dururum Seni terk etmeyen yalnız ölüler Orda eşit akıllılar deliler Bir yiğide, Gavur Ali dediler Öten kekliklere sorar dururum Her mevsim güzeldir baharı yazı Yüreğimi sarar acıyla sızı Yolların kapanır gelemem bazı Turnalarla selam salar dururum Asırlık cevizin kırılmış dalı Dünya neylesin sahipsiz malı Kapının önünde boy vermiş çalı Geçmiş anılara dalar dururum Yolum da düşer gelirim yine Oturum yaşlı iğde dibine Ne kitaba sığar nede bir dine Köyümü yıkanı arar dururum Bu topraklar oldu benim kutsalım Meyveyi görmeden kurudu dalım Sana boyun eğmem bilesin zalim Umudum kalbimde saklar dururum Zalim gurbet oldu belini büken Feleğin oku var, zehirli diken Domo Ali mezar yaptı sağ iken Yaşayan ölüye ağlar dururum Acının resmidir bütün manzara Hangi kem gözlerle geldin nazara Rıza’yı da korlar bir gün mezara Bu canı toprağa sarar dururum 12 ŞUBAT 2017
riza siirin iyi okundu.gurbet de bizede dokundu.