Arguvan köylerinde geçmişte olduğu gibi bugün de dolandırıcılar köylüler zor durumda bırakıyorlar. Ziyaret ettiğimiz köylerde dinlediğimiz bir çok olay bu dramı anlatıyor.
Arguvan Şotik köyü Kınıkderesi sakinlerinden Mehmet Ali Çıplak başından geçen olayı şöyle anlatıyor.
“Köylerde kavak satın alan iki kişi geldi. Birisi Eski Malatyalı İhsan Kalaycı ikincisi Mehmet Bilgiç. Kavakları sattığımızda paralarımızı zamanında öderlerdi. Bir yıl sonra Mehmet Bilgiç yalınız gelip “ben ortağımdan ayrıldım artık yalınız çalışıyorum” dedi. Biz daha önce birlikte çalıştığı adama güvendiğimizden dolayı kavakları borca verdik. Eski Malatyalı İhsan Kalaycı dürüstü, paramızı zamanında öderdi. Mehmet Bilgiç’e ondan dolayı güvendik. Benim 1987 de verdiğim kavak parasıyla Malatya da iki daire alınırdı. Kavakları alan Mehmet Bilgiç sonra kayıplara karıştı. Yalınız ben değil bu yörede çok insan benim gibi güvenip verdi. Bu yörede ben çok adam sayarım çarpılan. İstanbul’a kaçtığını öğrendik. Bizim köyden biri bunun izini İstanbul Bakırköy de bulur. Mehmet Bilgiç burada kuru yemiş satan bir dükkan açmış işletiyor. Alacaklı olan bizim köylüye “benim yerime kimseye söyleme senin paranı ödeyeceğim” der ve parasını kısım, kısım öder. Köylü parasını aldıktan sonra diğer alacaklara adresi söyler. Gittiklerinde dükkanın kapatılmış olduğunu görürler. Böylece Mehmet Bilgiç bir kez daha izini kayıp ettirip ortadan kayıp olur. Biz hep araştırdık ve Mersine gittiğini söylediler ben seni aradım sen araştırdın ki bir otomobil firmasının 2. el satışını yapan firmada çalışıyor.”
Evet Mehmet Ali Çıplak Mehmet Bilgiç ismini verip araştırmamı söyledi. Kısa bir araştırmadan sonra Bir otomobil firmasının 2. el satışını yapan firmanın satışında çalıştığını öğrendim. Mehmet Ali Çıplak “gelip bir görüşelim durumu kendisine bir anlatalım bakalım nasıl bir çözüm üretecekler” dedi. Malatya’dan kalkıp Mersine geldi. Yanımız da kendi köyünden olan Ali Kemal Aktaş ile birlikte Mersindeki otomobil bayisini ziyaret ettik. 2. el oto satışını yapan firmanın patronu Hasan Kış’la görüşüp durumu kendisine izah ettik. Hasan Kış Mehmet Bilgiç’i çağırıp “böyle bir şey var mı yok mu? Sen ne diyorsun dediğinde Mehmet Bilgiç yüz ifadesi tamamen değişerek “doğrudur ben köylülerden kavak aldım ama yıllar geçmiş tam olarak hatırlamıyorum” dedi. “Almışımdır” deyip suçunu inkar edecek fırsat dahi bulamadı. Mehmet Bilgiç Mehmet Ali Çıplak’la karşılaşınca renginin değişmesi bile olayı ispatlamak için yeterli bir durumdu. Hasan Kış “Madem ki böyle bir durum var bu insanlarda gelmiş hemşerimiz bunlar anlaşalım olayı çözelim” dedi. Mağdur olan Mehmet Ali Çıplak “ben o gün o kavakların parasıyla Malatya da iki daire alabilirdim bunu göz önünde tutarak benim mağduriyetimi giderirseniz iyi olur” dedi. Bu rakamın çok yüksek olduğunu makul bir rakam bulmamız gerektiği konusu tartışıldı. Mehmet Bilgiç “Madem Mehmet Ali Amca ta oralardan kalkıp gelmiş ben kendisine iki bin TL vereyim bu hesabı kapatalım” önerdi. Mehmet Ali Çıplak “bu şekilde hesabın kapatılmasının mümkün olmadığını mağduriyetinin fazla olduğunu” söylediklerinde “olay çok eski ellinizde senet sepetiniz de yok daha fazla bir şey yapamayız” deyip Mehmet Ali Çıplak’ı iki bin TL’siyle ikna etmeye çalıştılarsa kabul görmedi. İkinci bir öneri “şimdi iki bin TL verelim bin TL iki taksitle aydan aya gönderelim olay kapansın” diyen Hasan Kış “beş yüz TL ben ödeyeyim” deyip çalışanına büyük destek vermiş havasını küçümsememek gerekir. Mehmet Ali Çıplak önerdikleri rakamı kabul etmeyince kalkıp dışarı çıktık. Arkamızdan Hüseyin Öztürk gelip “Hasan Kış 3500 TL ödeyelim de bu olay kapansın diyor siz ne diyorsunuz” dedi. Mehmet Ali Çıplak “ben kabul etmiyorum” deyip oradan ayrıldı.
Mehmet Bilgiç kavakları aldığında Malatya’daki Derya Yapı’nın sahibi olan Mehmet Kış devir ettiği söylenir. Mehmet Kış Mehmet Bilgiç’in hem öz amcası ve hem de kayın babasıdır. Böyle bir iddia doğruluğu yeterince desteklenmektedir. Köylülerden mağdur olan çok insan olmasına rağmen benim bizat görüştüklerim Ali Çıplak, Mehmet Çıplak ve Saelattin Çınar da Mehmet Ali Çıplak ile aynı kaderi paylaşmışlardır. Bunca insanı dolandırıp mağdur eden kişinin Mersinde otomobil firmasının 2. el araba satışlarında çalıştıran Hasan Kış mağduriyetleri gidermede, mağdur köylüleri değil de neden köylüleri dolandıran Mehmet Bilgiç’le aynı saftadır? Cevabı çok basit çünkü hem akrabası aynı zamanda damatları oluşundan kaynaklanmaktadır. Diğer yandan şirket varlıklarıyla oldukça güçlü maddi desteği olan kişilerin geçmişteki ilişkilerinden dolayı vefa burcundan dolayı olabilir mi? Köylüleri dolandıranlar birilerinin gölgelerine sığınırken, dolandırılan köylüler kimin gölgesine sığınacak. Geleneksel yapıdan kaynaklanan güven duygusunu yüzünden köylüler gün geçmiyor ki yeni bir dolandırıcılık olay ile karşılaşmasın. Kavun satıp parasını alamayan ve hayvan satıp parasını alamayan köylüler mağdur olurken, köyleri mağdur edenler her zaman sığınacak bir liman buluyor. En iyi örneği de Mersin otomobil işi ile uğraşan Mehmet Bilgiç örneğidir. Mersinde bir firmanın 2. el oto satışını yapan firmadan ikinci el araba alanların kiminle muhatap olduklarına bilmeleri gerekiyor. Dolandırılan köylüler de bir yardım edecek birilerin olması gerekmez mi? Geleneksel yapıdan gelip birilerine güvenmenin bedeli bu olmamalı. Umarım köylüler bundan böyle daha dikkatli olup daha fazla mağdur olmazlar. Güven duygusu artık bitmiştir.
Temelin fıkrasında olduğu gibi. Temel bir gün ağaca çıkar ama ağaçtan inemez. Babası gelir ağacın altına kollarını açar “oğlum atla ben seni tutarım” der. “Temel olmaz baba düşerim” der. Baba “olur mu oğlum sen atla ben seni tutarım” deyince Temel atlar. Temel atlayınca babası kenara çekilir Temel yere çakılır. Babası “Oğlum temel devir çok bozuldu bundan böyle babana da güvenme” deyip Temel’e alması gereken dersi verir
Not. Mersinde 2. el oto satışını yapan firmanın isimini İsteyenlere verebilirim.
Rıza PARLAK
12.11.2010