Sayın – panelistler değerli dinleyiciler.
Sağlık problemim nedeni ile aranızda bulunamamaktan üzgünüm ancak sizlere yazılı bir metinle duygu ve düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım beni anlayışla karşılayacağınızı umar saygı ve selamlarımı sunarım.
Halk Ozanlığı Anadolu'da toplumun öncüsü olmuş bir gelenek, halka mal olmuş bir kültürdür. Tarihin her kesitinde zorbanın, zalimim karşısında Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu, Seyranî, Kazak Abdal gibi büyük ozanlar sazıyla sözüyle halkın yanında, halkın, hakkın sanatçısı olarak eserleriyle günümüze kadar gelebilmişlerdir. Gücünü halkından alan ve halkla birlikte yürüyen Ozanlar, sazıyla, sözüyle halkın sesidir, tepkisidir. Ve böyle olmaya da devam edecektir.
Toplumdaki olumlu ya da olumsuz gelişmeler, ozanın sazına, sözüne ve sesine konu olur. Ozanlarımız, toplumun sorunlarını dile getirmek, olup biteni daha erken görebilme ve gelecek nesillere mesaj verebilme gibi yetenekleri ve sanatlarının onlara sunduğu imkânlarla bugüne kadar gelmiş ve eserleriyle halka mal olmuşlardır. Halkın bağrından kopar ve temsil ettiği toplumun sorunlarını, mesajlarını sazıyla ve sözüyle anlatırlar.
Yaşadıkları dönemlerde, her halk ozanının ve her yörenin farklı bir yeri vardır… Arguvan ise tartışmasız ozanlık geleneğinin mihenk taşlarından birisidir. Yöre olarak ve müzikal yapısıyla kendine özgü bir üslup oluşturmuştur Geriye dönüp baktığımızda tarih, sonsuz bir ozan emeğinin Arguvan kültürünü nasıl da yoğurup günümüze taşıdığını gösterir bize. Teslim Abdal, Derviş Muhammet, Derviş Ali, Şah Sultan, Hasan Hüseyin Orhan, Âşık Bektaş, İkrari, Seyit Meftuni, Sefili, Yoksuli Ekberi, Ali Rıza UYGURLU ve saymakla bitiremeyeceğimiz birçok yöre aşığı, icracısı, bu kültürü günümüze kadar taşımışlardır. İşte bu tarife uyan ozanlarımızdan biri de 2006 yılında aramızdan ayrılan Muharrem Arı’dır. Kendisini rahmet ve şükranla anıyorum. Şiirlerinden ve türkülerinden örnekler verileceği için ben ozanlığın nasıl olması gerektiğini güncel konular içerisinde ozanlarımızdan da örnekler vererek anlatmaya çalışacağım.
İşte çağının gözü kulağı ozanlar, işte yoksulluk, işte haksızlık Ve onlar yine haykırıyor:
Yoksulun iyice yoksullaştığını gören Mahzuni Şerif, “Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana” demesinde ne desin? Topraklarımızın haraç mezat satılmasına, kâr getiren devlet teşekküllerinin özelleştirilmesine ironik bir yaklaşımla “Özelleştir, Özelleştir Sat Anam” demesin mi Ali Kızıltuğ. Sivas’ta aydınlarımız sanatçılarımız diri diri yakılırken nasıl sussun? Gerçek ozan, döne döne ateşin, külün künyesini nasıl kazımasın zihinlerimize?
Nasıl sussun ozan… Nasıl dile gelmesin fukaralık telde dilde…
Arguvan’dan, Sivas’tan, Erzincan’dan yurdun dört bucağından Ozanlarımız, şairlerimiz, sanatçılarımız; çağımızın, dünümüzün, bugünümüzün gözü kulağı gerçek âşıklarımız… Bugün bol artılı dörtlerle eğitim bitiriliyor. Cumhuriyetin kazanımları tahrif ediliyor. Hakkını arayan öğrenciler gözaltı ve baskılarla yıldırılmaya çalışıyor. Ve hâlâ ince ince bir kar yağıyor fakirlerin üstüne…
Mapusun içinde üç ağaç incir, elimde kelepçe boynumda zincir, yatarım yatarım gün belli değil demesin de ne desin ozan?
“Mapusun içinde üç ağaç incir, elimde kelepçe boynumda zincir, yatarım yatarım gün belli değil” türküsünü çocukluğumdan beri bilirim, hepimiz de biliriz. Bugün de mapuslarda yatmıyor mu halkın seçtiği milletvekilleri? Halkın iradesi tutsak değil mi? Mapuslarda… “
Bugün bile, Arguvanlı büyük şairimiz Şemsi Belli ’nin yıllar önce yazdığı “Anayaso” şiirinde belirttiği Mizahi ve ironi yasasızlık, hukuksuzluk, halkı görmezden gelme gündemde ve iktidarda değil mi? Şemsi Belli, şairliğini bir türlü ayrı tutamamış o çok sevdiği Arguvan’ından… Ve yaklaşık 40 yıl önce yazdığı şiirinde nasıl da işlemiş Arguvan’ın kara yazgısını, öksüzlüğünü… Şimdi bile önemsenmeyen, dinsel kimliğinden ve siyasi duruşundan dolayı hep görmezden gelinen bir Arguvan… Ve bir türlü tamamlanamayan barajlar, suya kavuşamayan Arguvan ovası, yoksul Arguvan halkı… Ve göç yollarında Arguvanlım… İşte Şemsi Belli’nin şiiri… Nasıl da içimizi yakan bir dille, çırılçıplak bir gerçeklikle betimlemiş Arguvan’ı:
Kurbağa sesleriyle başlar karanlık
Alt başta Halpuz´un bağları
Bağlar uyur, dağ taş uyur
Bulutlar akıp gider Ektir´e Sülmenli´ye doğru
Polis Zeynel, Kuzu Bektaş uyur
Alt başta Halpuz´un bağları
Bağlar uyur, dağ taş uyur
Bulutlar akıp gider Ektir´e Sülmenli´ye doğru
Polis Zeynel, Kuzu Bektaş uyur
Burası Arguvan´dır gardaşım
Haritalar üstünde bir garip ilçe
Çarşısı yok, oteli yok, yolu yok
Yığma gibi eğri büğrü tepeler
Haritalar üstünde bir garip ilçe
Çarşısı yok, oteli yok, yolu yok
Yığma gibi eğri büğrü tepeler
Sazı var, sözü var, dili yok
Malatya´dan otobüsler gelir, günde bir kaç kez
Yolcular gelir
Ve Arguvan şenlenir
Devlet Baba selam yollar Ankara´dan
Ankara ´dan Arguvan´a kaymakamlar
Akıp gider…
Hem maaş, hem izin
Hem de rapor alır kaymakamlar
Ak kâğıt üstünde kapkara bir imza bırakıp gider
Malatya´dan otobüsler gelir, günde bir kaç kez
Yolcular gelir
Ve Arguvan şenlenir
Devlet Baba selam yollar Ankara´dan
Ankara ´dan Arguvan´a kaymakamlar
Akıp gider…
Hem maaş, hem izin
Hem de rapor alır kaymakamlar
Ak kâğıt üstünde kapkara bir imza bırakıp gider
Bulutlar akıp gider yaz geceleri
Arguvan köylerinin üstünden
Arguvan köylerinin üstünden
Yine Arguvanlı büyük ozan Muharrem Yazıcıoğlu zamlanan ve zorlaşan yaşamı, yoksulluğu bakın nasıl da ozanca şiirleştiriyor ve bozuk düzen kapısını nasıl da taşlıyor.
YAZICIOĞLU çalar mısın?
Güler misin ağlar mısın?
Kızınca Hep söyler misin?
Zamlar beni deleyledi
Deleyledi deleyledi,
Her kapıya kul eyledi
Bugün de medya tekelleri, yandaş kalemler siyasi iktidarın istemleri doğrultusunda ört bas ederken yoksulluğu, nasıl anmayalım bu ozanlarımızı, nasıl unutulmalarına göz yumalım dostlar? Nasıl Mahzuni Şerif’i yuh yuh soyup kaçıp doyanlara türküsüyle hatırlamayalım?
Bakın yine Arguvan İsaköyün ’den, ozanımız Âşıkî verdiği öğütle doğruluğu övüp, soygunculuğu nasıl da eleştiriyor.
Üssüz handa uğru yükünü talar
Başını uğulmaz sevdaya salar
Dağıtır malını yüzüne güler
Başını uğulmaz sevdaya salar
Dağıtır malını yüzüne güler
O eğridir, doğru sayıcı olma
Âşıkî elinde var iken fırsat
Gayret kuşağını beline kuşat
Sen de bu sözlerden olasın irşat
Haramiler gibi soyucu olma
Gayret kuşağını beline kuşat
Sen de bu sözlerden olasın irşat
Haramiler gibi soyucu olma
Yanı başımızda, Orta Doğuda savaş çığırtkanlıkları yükselirken, oluk oluk kan akarken Büyük ozan Nesimi Çimen’in “Barış Güvercini” dizelerini nasıl haykırmayalım…
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Barış güvercini uçsun Dünya’da
Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün
Barış güvercini uçsun Dünya ‘da
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin
Barış güvercini uçsun Dünya’da
Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün
Barış güvercini uçsun Dünya ‘da
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin
Konuşmamı burada bitirirken verdiği kültür hizmetinden dolayı Ankara Arguvanlılar Dayanışma ve Kültür Derneğine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, gelmiş geçmiş bütün ozanlarımızı minnet ve şükranla anıyorum. Ne Mutlu bu geleneği sürdüren ozan ve sanatçılarımıza…
Arguvan Belediye Başkanı
Hüseyin TAŞTAN
Dipnot : Son dönemde hükümetin uygulamaya alacakları Nüfusu 10.000’nin altında olan ilçelerin ilçe statüsünü yitireceği konusu gündemde olduğundan. Arguvanlılar duyarlılık göstererek köylere ve ilçe merkezine Nüfus transferi yapmaları ivedilikle gerekmektedir.
30 Haziran 2012 tarihi ilçe nüfusu esas alınacağından bu tarihe kadar nüfus transferinin yapılması gerekmektedir.
www.arguvanhaber.com
www.arguvanhaber.com