Süleyman ÖZEROL
Ersoy Eren’in, Arguvan Haber adıyla bir sitesi var. Arguvan’ı ilgilendiren konularda yazdığımda kendisine de gönderiyorum ve oradaki köşemde yayınlıyor. Zaman zaman da haberler gönderiyorum.
18 Mayıs 2017 günü telefonda türkülerle ilgili bir durumu anlattı, bir ileti gönderdiğinden söz etti.
Bazı Arguvan türkülerinin, birileri tarafından kendi yapıtları imiş gibi değerlendirildiğini, bazı örneklerin olduğunu, gönderdiği iletide birkaç örnek olduğunu söyledi.
Kitap tasarım çalışmalarımdan dolayı bir süre sonra iletiye baktım, Ersoy Eren şunları yazmıştı.
ARGUVANLI OZANLARIN ESERLERİNE İHANET EDİLMEYE DEVAM EDİLİYOR
Arguvan kültür değerlerinin başında türküler yer almaktadır.
Arguvan’ı Arguvan yapan, miraslarını uzun yıllardır yiye yiye bitiremediğimiz, sahipsiz halk ozanlarımızın türküleri gasp edilmeye devam ediliyor.
Her fırsatta süslü sözlerle ozanlarımıza kültürümüze sahip çıktıklarını iddia edenler.
“Ben yolcuyum helallaşak sabahtan”
“Bu gelin yaylayı yaslı yaylamış”
“Dereler coşarsa göller neydecek”
“Sevdasın çektiğim oy nazlı dilber”
Gibi daha çok örneği olan ozanlarımıza ait türküler başkaları adına tescil edilmiş ve edilmeye de devam ediyor.
Sizler de MESAM ve MSG isimli kuruluşlardan yukarıdaki örnekler de dâhil türkülerimiz kimler adına tescil edilmiş görebilirsiniz.”
Sözü Edilen Dört Türküye Değinelim;
Ersoy Eren’in bu yazdıkları üzerine aklıma gelen pek çok şey oldu, ancak yazdıklarına kısaca değinmek istiyorum.
1. “Ben yolcuyum helallaşak sabahtan”
“Ben yolcuyum helallaşak sabahtan
Bu ayrılık devam eder bir zaman
Bir buse alayım o gül yanaktan
Bu ayrılık devam eder bir zaman”
Âşık Bektaş Kaymaz'ın tüm bilinen şiirlerini çocukları, torunları “Ağıt” adlı kitapta topladılar. 2008 yılında bazı eklerle kitabı kapsamlıca düzenledim.
Âşık Bektaş Kaymaz’ın, “Ben yolcuyum helallaşak sabahtan” türküsünü ilk kez yine Eymirli olan Hüseyin Eren'in yetmişli yıllardaki özel kasetinden dinledim. Daha sonraki yıllarda pek çok sanatçı tarafından da okundu. Arguvan Türküleri kitabımızda yer aldı (AKEV Yay, İstanbul 2000 4, sayfa. 433, Türkü Metni: 63).
2. “Bu gelin yaylayı yaslı yaylamış”
Âşık Çobani'nin kasetinden dinleyerek kitabımızda yer verdik (AKEV Yay, İstanbul 2000 4, s. 445, TM: 90). Ali Abbas Aslantürk de yine yetmişli yıllarda ilk kasetinde iki dörtlüğü okumuştu.
Türkü beş dörtlük olup, ilk üç dörtlükte bütünlük görülüyor.
Şemsi Belli’nin, “Bu kadeh senin şerefine emmioğlu” söz dizeleriyle başlayan şiirinden alıntı yaptığı dörtlük de şöyle:
“Ben de bu dağların nesine geldim
Meleşir koyunlar sesine geldim,
Gelin ölmüş derler yasına geldim
İfade veremeden öldü bu gelin”
3. “Dereler coşarsa göller neydecek”
Dereler coşarsa da göller neydecek
Ben bir güzel sevdim eller neydecek
Sevdi isem ben o güzeli sevdim
Ölümden öteye de yol mu gidecek
Erhan Yılmazın okumasından aldığımız türkü, yetmişli yıllarda kasete okunmuştur. Seksenli yıllardan itibaren de pek çok kişi tarafından kasetlerde okunan türkü, bazı okuyuşlarda sözlerde değişlik yapılmış olsa da Çamşıhı ağzı okuyan pek çok sanatçı tarafından da okunmuştur (AKEV Yay, İstanbul 2000 4, sayfa. 459, TM: 123).
4. “Sevdasın çektiğim oy nazlı dilber”
1987 yılında Grup Akbabalar tarafından okunmuş, Arif Sağ bağlamasıyla eşlik etmişti kasette.
Aşık Hüseyin Çırakman ile görüşmemde Arguvan türkülerini sevdiğini belirttiğinde kendisine bu türküyü okumuştum.
Sevdasın çektiğim oyun azla dilber
Göz ucuyla baksan ölür müsün sen
N’olur posta ile bir haber gönder
Duyarlarsa pişman olur musun sen
Aman dağlar aman,
Kara bağlar aman
Sunam ağar aman
Hayın sızlar aman
(Arguvan Türküleri, AKEV Yay. s. 553, TM: 333).
Türkülerimizden bazılarını birileri babalarının malı gibi bir yerlere kaydedip sonra da bundan yararlanıyorlar. Belki de yarım yüzyıldan fazla bir zaman önce dinlediğimiz türküleri, yaşı daha 40-50 bile olmamış kişiler, “söz ve müzik benim” diyerek kendi adlarına kaydettiklerini gördüğünüzde şaşmayınız.
Nasıl içlerine sindirebiliyorlar acaba?
Bazı kişiler de yine yarım yüzyıldan fazla bir süre önce plaklara, daha sonra kasetlere okunan türküleri yeni bulunmuş, yani keşfedilmiş gibi sunmaya çalışıyorlar.
Bazı kişiler de, usta malı yapıtlardaki mahlası kaldırıp kendi adlarına koyabiliyorlar.
Bazı kişiler, türkülerin söz ve ezgilerinde birkaç değişiklik ile yeni bir icat ortaya çıkardıklarını övünerek söyleyebiliyorlar.
Haydi, anonim olanlara sahiplendiniz ama adı üstünde olan yapıtlara nasıl sahiplenebiliyorsunuz?
Ne yazık ki halk kültürü yağmalanıyor. Yaşadığımız birçok olay ve durumda bunun tanığı oluyoruz.
Emek, ne kadar en yüce değer olsa da birileri deveyi hamutuyla yutabiliyor.
Konuyla ilgili yasal düzenlemelerin hangi aşamada olduğunu bilemiyoruz ama gerçekçi bir kültür politikasının olmadığı başka bir gerçek. Konuyu halk değil de görevliler açısından değerlendirenler oldukça kültür, ne kadar ilerleyebilir ki…
Süleyman ÖZEROL
Derdimizi anlatmaya yardımcı olan, kültürümüzün önemli koruyucularından ve emekçilerinden Süleyman ÖZEROL'A teşekkür ederiz. www.arguvanhaber.com/Ersoy Eren
yakında efsane geri dönüyor...