ARGUVAN/ARGAOUN/ARGOVAN  ÜZERİNE BİR KAÇ NOT(1)


Aso Zagrosi

“Arguvan Türk  Şarkı ve Türküleri”  üzerine yapılan tartışmalarda   Türklerin nasıl Kürdlerin  bir dizi tarihi şahsiyetlerine ve kültürel değerlerine  sahip çıktıkları gibi  Arguvan’a  sahip çıktıklarını  gördüm. Zaten  “millet” olarak  devşirme oldukları kadar  Arguvan şarkı ve türküleri   o ölçüde devşirmedir.

Türkler, tarihsel olarak  kendileriyle ilişkisi olmayan  bir dizi şeye sahip çıkarak,  gerçek sahiplerini de  var olan değerlerinden yabancılaştırma  konusunda bir hayli becerikliler.

Var olan tartışmaları görünce   Arguvan isminin  ne Türkiye Cumhuriyetiyle,   ne Osmanlı ve Selçuklarla  ilişkisi olmadığını  bildiğimden dolayı,  internette bazı küçük yorumlar yaptım.  Türk barbar kavimleri  hala Orta Asya’da sağa sola karşı  saldırılarda bulundukları dönem de  Arguvan şehri vardı. Türk kavimleri 1071 de  bu topraklara  girmeden   yaklaşık olarak 200 yıl önce  Arguvan şehir ismi olarak  tarihsel belgelerde kayıt alınmıştı. Hem de aynı bölge de..

Atmî/Atmîyan aşiretine mensup bazı arkadaşlarla  Caferanlılarla  Çıplaklar meselesini üzerine sohbet ederken onlara  1800’lerin  sonlarına doğru  Atmilerin Battal  Çıplakzade’nin  komutasında 5000 silahlı adama  sahip olduğunu  söylemiştim.

1906-1909 ve Birinci Dünya Savaşı sırasında 1917-1920  yılları arasında  iki defa Fransa başbakanı  olan Georges Clemenceau’nun önsözünü    yazdığı “Les Massacres D’Armenie “  adlı eserde   Akçadağ’dan Çemişgezek’e kadar  bölgedekilerin  Arapgir’e karşı  saldırıya geçtiğini, Battal Çıplakoğlu’nun 5000 kişiye  ve Diabağa’nın 1500 kişiye  komuta ettiğini söylüyor.  Yazının devamında  ise  “ Kürdler öldürmeden ziyade  talanı tercih ediyordu.  Türkler ise  vahşice işkence yapıp öldürüyordu”  diyor.   Yine bu eserde  Türklerle Kürdlerin   Sultan’ın Ermenileri  öldürme emrini yerine getirmediklerinden dolayı  birbirlerini suçladıklarını yazıyor.  Demek ki  Kürdler, talanla yetindiklerinden  ve  katliamlara katılmadıklarından  Türk yetkilileri tarafından suçlanıyorlar.  1893-95 yılları  arasında yaşanan  bu gelişmelere  baktığımız zaman  konumuzla. Doğrudan ilişkisi Arguvan üzerine de bir tespit var.   Kitapta  “Arguvan’ın 61 Kürd ve  Türk Müslüman köylerinden” de  söz ediyor.(age  sayfa 146)

Demek oluyor ki 1800’lerin sonlarına  doğru  Arguvan’ın 61 köyü varmış.   Ayrıca  1895 yılında Paris’te çıkan  “Les Temps  Nouveaux” adlı haftalık dergi de de  Battal Çiplakzade  ve Arguvan köylerinden söz ediyor.

Yani  Türkiye Cumhuriyeti  Kürdler ve başka halkların  yıkımı ve enkazı üzerine kurulmadan önce  ARGUVAN vardı.

Bu kısa yazıda  yüzyıllar boyunca  Arguvan’ın geçtiği kaynakları  ve tarihçesini yazma imkanım yok.  Zaten böyle bir şeyi bir makale ile yapacak halim yok. 

O zaman  Türkler hala Orta Asya’da bulundukları  bir döneme giderek Arguvan  hakkında birkaç  belgeden söz edelim.

ARGUVAN, 9.yüzyılda   bir çok tarihçinin  sözünü ettiği  YENİ MANİCİLERİN  merkezidir.

O süreç hakkında en çok  bilgi verenler  Bizans   tarihçileridir.  Yunan ve Bizans tarihçileri isimleri yunanlaştırdıklarından dolayı sağlıklı bir şekilde  irdelemeyi engelliyorlar.  Örneğin: Heradot’un  Med Kralları..

Kürd araştırmaları konusunda  enkazlar altından tarihsel  gerçekleri çıkarmaya çalıştığımız zaman, Kürdlerin   tarihsel süreç içinde farklı dinlere sahip olduklarından dolayı  dinsel nedenlerden dolayı  aldıkları isimler de handikaplar oluşturuyor. Kendileri şu veya bu nedenden başka dinsel yapının şemsiyesi altına sığınarak  ifade etmeleri de  yine isimler konusunda  handikap oluşturuyor. Müslüman Kürdler,  Muhammed, Ömer, Osman, Ali, Ebubekir,  Alevi Kürdler,  Hasan, Hüseyin, Ali;  Hristiyan Kürdler, Paul,  Thomas, İwan, Sarkis vb isimler alması etnik  aidatları tespit etmeyi zorluyor..    Örneğin  Gürcü ve Ermenilerin  üzerine kavga ettikleri  Kürd  Zekaria ve İwan kardeşler..( https://www.facebook.com/712260648804078/photos/a.712265002136976.1073741827.712260648804078/770698982960244/)

Arguvan’a yerleşen ve tarihçiler tarafından Yeni Maniciler olarak adlandırılanlar daha çok Yunan ve  Hristiyan ismini taşıyorlar..   Eski kaynaklar  onlardan Paulcular olarak söz ediyorlar.  Bizans kralı 1. Michel,  Kralice Theodora, 3. Michel (841-56)ve Kral 1. Basile dönemlerinde   Yeni Maniciler olarak adlandıran Paulcular sapma/heresi olarak adlandırılıp    her türlü katliam  ve saldırılara maruz   kalıyorlar. Tarihçi Mesudi   “Livre de l'avertissement “ da  Paulcuların    bir dönemler  Antakya Patrik’i olan  Samsatlı Paul’un  yandaşları olduğunu söylüyor.

Binlerce Paulcular/ Yeni Maniciler   Malatya’a  bulunan “Müslüman” Emir’e sığınıyorlar.   Paulcularla  “RUM” dedikleri Bizanslar arasında uzun yıllara yayılan  savaşlar yaşanıyor.   O dönem yaşayan ve  Maniciler üzerine çalışmalarıyla da  tanınan  Pierre de Cicile   esirlerin değiş-tokuşu için  Bizanslar tarafından  Paulculara gönderiliyor, fakat görevinde başarılı olmuyor.  Pierre de Cicile  Malatya Emiri kendisine sığınanları  ARGAOUN’a yerleştirdiğini yazıyor.  Bazı tarihçilerde   Arguvan’ın onlar  tarafından  kurulduğunu söylüyor.   Kısa süre de büyük bir güce ulaşan YENİ  MANİCİLER,  Tarihçi,  P. De Cicile, Photius ve Theophan’nın dediği gibi  Amara ve Tephrike’de yerleşiyorlar.     Paulcular büyük bir güç haline geldikten sonra ARGUVAN ve kalesi kendilerine  dar gelmeye başlıyor  merkezlerini  bugün KOÇGİRİ bölgesi  dediğimiz  alana taşıyorlar Tephrike yani DİVRİĞİ  başkent haline getiriyorlar.  Arguvan yine Yeni Manicilerin önemli bir merkezi olarak  varlığını sürdürüyor. Dört bir yandan  Paulculara katılım ile birlikte ,  Sivas,  Kızıl ırmak, Konya, Karadenize  doğru yayılmaya başlıyorlar.  Bir çeşit devlet olarak ortaya çıkıyorlar. Tarihçi Photius Paulcuların lideri  Karbeas için “hiçbir dini inancı yoktu” diyor.

Devam edecek 

12.08.2018

Aso Zagrosi

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56