Babamdan sürgün edildiğim gün vatanım öldü

 Babamdan sürgün edildiğim gün vatanım öldü

 Sultan KILIÇ

Bunu okuman mümkün olmayacak biliyorum. Sesimi duyar mı ruhun, içimdeki yangını hisseder mi ruhun baba? Bu dünyadan göçeli bir buçuk yıl oldu. Geçmişimi de birlikte götürdün baba. Köksüz bir ağaca döndürdün gidişinle; tarihimi götürdün giderken. Yarım kaldım, eksik kaldım, sensiz kaldım gidişinle baba…

Kimilerine göre Tarzan, kimilerine göre dozerdin sen. Bu sıfatlar yakışır sana, tam da sana göredir bu sıfatlar.

Tarzan’dın; doğaya saygın yaşam biçimindi, doğuştan gelen doğallığındı doğayla bütünleşmen. Orman, senin için kesilmesi gereken odun değildi. Ailenin bireyleri kadar hayatında olmazsa olmaz canlılardı ağaçlar. Orman, tüm canlıların eviydi senin için.

ARGUVAN’IN ATMA DAĞLARINA SEVDALIYDIN

Tarzan’dın sen baba; kaynak suların başlarına kurulan tüm keklik tuzaklarına düşmandın. Kurulan tuzakları ortadan kaldırarak kekliklerin soyunun tükenmesine izin vermezdin. Yoğun kar yağışında, açlıkla karşı karşıya kalan kekliklerin imdadına yetişendin. Tarzan’dın; dağ keçilerinin vurulması senin için soykırım suçuydu. Cebindeki her ekmek kırıntısı, azık çıkınındaki her bulgur tanesi, karıncaların günlük rızkıydı. Arguvan’ın Atma dağlarına sevdalıydın sen…

Dozerdin baba çünkü on bir nüfusun babasıydın. İki metre karı yara yara sırtında yükle çocuklarının rızkını kilometrelerce taşıyandın.

En yakınlarının bile emeğini sömürmesine karşı çıkmayandın. Sessizce katlandın, yüksünmeden yıllarca çalıştın. En yakınlarınca soyutlanıp o küçücük mezraya sığınmak zorunda bırakıldığında bile yakınmadın.

Son görüşmemiz tam bir tufandı. Trafik kazasında gençliklerine veda eden iki yeğenine ağlıyordun. İki kez ağladığını gördüm senin. Birinde ciğer parçan oğluna, ikincisi de oğlun kadar sevdiğin yeğenlerine ağlıyordun… İşte bu son tufanla kaldın belleğimde. Öylece kaldın bende, ağlarken. Ömrümce belleğimdeki bu fotoğrafınla canlanacaksın babam, ağlarken…

 Bu devletin zulmü, bizi topraklarımızdan sürerken sadece iki sözcük çıkmıştı ağzından “Çok uzaktasın…” Bir haykırıştan daha yakıcıydı sessiz isyanın. Bu uzaklıktı, cansız bedenini toprakla buluşturamayışıma neden olan. Bu uzaklıktı, mezarına iki kürek toprak atamayışıma sebep olan.

Ruhun dinlendi mi baba toprağınla buluşunca? Kavuştun mu oğluna, yeğenlerine? Yaşarken çok yorulan ruhun dinlendi mi baba? Toprakla buluşunca rahata erdin mi Tarzan Rıza’m, Dozer Rıza’m, yürekli Rıza’m?

Hiç kabuk bağlamayan bir derin yara, bir ince sızı... Vatanımın suları, ağaçları, taşı toprağı, karı yağmuru, bulutu yıldızı yüreğimi ısıtırdı. Benim vatanım babamdı. Vatanımdan kopardılar, yüreğimden kopardılar, babamdan sürgün ettiler… Vatanım öldü…

Oğlun Mehmet İncesu




Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56