Evvela : 19 Mart 2013 Salı, sabah saat 9 sularında TV kanallarını gezip dolaşırken TV FLAŞ da bir haber okudum.. Binlerce insanın işkenceden geçirildiği, canına kıyılıp yok edildiği, 12 Eylül 1980 darbecilerince insanlık suçu işlendiği ‘’Diyarbakır Ceza Evi’’denen bu yer kapatılıyor dendi..
Bu haber dağıtıldığında kulaklardan inen o ses bir anda binlerce yüreği sızlatarak titreten bir haberdi …
12 Eylül 80 faşist darbe dönemini yaşayan her insan o ceza evinde olup bitenleri iyiden iyi hatırlıyor olmalılar…
Dönemin faşist darbeci failleri ‘’K. Evren ve yandaşları gibi, dönemin sorgulanması gereken sorumluları sorgulamakta zorlanan savcılar, ‘’Ergenekoncu deyip tutuklanan onlarca ‘’general, aydın, politikacı, gazeteci hakkında ‘’2 Bin kusur sayfalık iddianame ile ‘’ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istediler..
1980 de faşist cuntanın ‘’bir sağdan bir soldan’’ deyip onlarca insanı ipe çektiklerinde olayı destekleyenlerin çokları bu gün devletin önemli yerlerinde görev başında değiller midir..? Hani kime ne soruldu? Onlar ülkeyi kana beleyen katillerdi, Ergenekon cu deyip ‘’ağırlaştırılmış müebbet hapis istenenler, bu cezayı hak edecek kadar ne yapmışlar..? Arada ki Fark bu.. Ya Yargı.?
Hanı, Adaletin kestiği parmak acımaz derler ya.. Eğer hukuk adil ellerde değilse, kesilen yer acır kardeşim ve akan kanlar da tarihin sayfalarında kara bir leke olarak ilelebet kalacaktır elbette ki…
Nasıl bir adalet ki, elleri kan kokan ‘’80 darbecilerinin parmakları bile incitilemezken, bir çok hukukçunun da anlam veremediği ‘’Ergenekoncu deyip tutuklananlar için öylesi bir iddianame …
Ergenekoncu denilen yurttaşlar hakkında elde olan tutanaklarla hazırlanan iddianame ile dünya hukuk sisteminin neresindeyiz?
Şimdiyse, cuntayla günümüze dek devam eden iktidarların günah kokuttuğu bu yer ‘’Diyarbakır Ceza Evi’’nin kapatıldığı yer, Sivas Madımak ta olduğu gibi, kebap kokutan bir et lokantasına izin verilir mi dersiniz..? Madımak ta ‘’37 canımızı yakanların davası zaman aşımına deyip kapatıldığında, ‘’ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun denmişti ya …
Soruyoruz, çünkü hukuku insancıl işletilmeyen, insan canı incitmeye alışılagelen Türkiye de ‘’yok yok demezler mi dersiniz..? Hani nerde onca aydınlarımızı katleden eli kanlı katiller?, onlar korunurken Suriye Devlet Başkanı ‘’Sayın Esadd için, ‘’o ülkeyi %15 lik bir alevi mi yönetsin, deyip terörle iş birliğine soyunanları da tarih saklamayacak mı dersiniz?
Mustafa KEMAL’’İN ‘’yurt da sulh cihanda sulh diye seslendiği günün ülke yöneticileri... Onun bunun iç işleri senin neyine diyenleri de kamu oyu önünde kınar oldular..
Bildik bileli, Türkiye de dahil, ‘’’dünya Hukukuna göre; ‘’adaleti dağıtmak yerine mahkum edildiği bir dünya da nelere tanık olmadı ki bu insanlar..?
Öbür taraftan; 30 yıldır kardeşin kardeşi katlettiği ülkede bir barış sürecinden bahsedilmekte..
Barış ı ‘’her insancıl düşünen ve ‘’çağdaş, demokratik, Laik , halkların kardeşliğini bir hukuk sistemi içinde güvencede görmek ve hayatın paylaşıldığı günlere seslenip haykıranların cezalandırıldığı inkar edilebilir mi.. ?
Şimdiyse ; Kürt dost ve yoldaşlarımız için nasıl bir barış düşünüldüğü konusunda kimselerin şu ana kadar bir şeyler deme şansı da yoktu.. Bu gün, 21 Mart 2013 (Diyarbakır Nevruz Kutlamalarında (Abdullah Öcalan’’ın mektubu okundu. (Silahlı direniş sürecinden demokratik siyaset sürecine kapıları aralıyoruz… Sevindirici oldu, sevindik doğrusu.. Bu Tamam da:
Milliyetçi, ırkçı ve tüm ayırımcı anlayış ve dayatmayı ayaklar altına aldığını söyleyen S. Başbakan, dini cemaatlerin işkalında olan ülkesinde, ‘’faşizm kadar tehlike arz eden, kökten dincilikten tek kelime söz etti diyebilecek birileri var mıdır? Toplu ve renkli yaşamda, tüm şartlı yapılanmalara karşı önlemlerle barış var olur ve devamı da güvencede olmalıdır diye düşünmekteyiz..
Şimdiyse Kürt kardeşlerimizle yapılacak barış için ‘’Apo’’nun Nevruz açıklamaları dışında, hükümet tarafından henüz inandırıcı bir açıklama yok.. Özlemimiz kavga yerine ülkede halkların kardeşliği öne alınmalıdır.. Onu da en kısa sürede bekleyip görmek isteyen milyonların olduğu da biliniyor olmalı diye düşünüyoruz..
Saygılarımla..