BEKTAŞ EMMİ VE MERYEM ANA İLE SÖYLEŞİLER-I
(EYMİR DERLEMELERİ)
(EYMİR DERLEMELERİ)
Malatya ve köylerinde 1990 yılının yaz aylarında Malatya Mutfak Kültürü Derleme Projesi kapsamında Araştırmacı olarak çalışırken, yolumuz Arguvan’ın yeşillikler içerisinde kurulmuş bir köyüne düşmüştü… Burası Eymir Köyüydü. Günlerden 2 Temmuz 1990’dı. “Temmuz sıcağı” derler ya, işte öylesine sıcak bir günde, Eymir’de çok sıcak bir ilgiyle karşılandı Araştırma Ekibimiz. Eymir’de Mutfak Kültürü, Masal, Ağıtlar ve yerel meteoroloji-halk takvimi konularında derlemeler yaptık.. Özellikle 1912 doğumlu olduğunu belirten Bektaş ALBAL ile 1925 doğumlu ve Malatya Tekel Sigara Fabrikası’ndan emekli olduğunu öğrendiğim Meryem EREN’in(Mercan Ana) derleme çalışmalarımıza yaptıkları o içten katkılarını unutmak mümkün mü…
Bektaş Amca’nın köyde geleneksel takvim adlandırmalarını anlatırken “Bizim burada mevsimleri, günleri atadan-babadan kalma bir hesapla yaparız, bunlar; Şamo’nun oğlunun hesabı, Memet Keyanın hesabı, Hökümet hesabı…” diyerek çok ilginç bilgiler aktarması Eymir Köyü insanının geleneksel kültür değerlerini gelecek kuşaklara aktarmadaki görevini yerine getirdiği zamanda duyduğu mutluluğunu gösteriyordu.
Meryem Teyze bizlere, o içten, yanık sesiyle ölü ardından söylenen yas ağıtlarından örnekler çağırdı. Arguvan havalarının bir birleşiminden oluşturuyordu ağıtlarını. Bazen, duruyor derin bir “Offff…” çekiyor, gözlerinin yaşını başındaki yazmasın ucuyla kuruluyor, tekrar devam ediyordu ağıta…
“Gafil durma şaşkın birgün ölürsün
Şu Eymir’de senin olsa ne fayda
Söyleyen dillerin –gurban- birgün söylemez
Bilbil gadar dilin olsa ne fayda…”
“Bizim köyde bir Hüseyin vardı, adamakıllı güzel saz çalardı.Çok sene evvel zatürreden kışın öldü.Doktor yoğ idi… Dokuz sene satlıcana yakalandı sonra da göçtü.Aşık Bektaş’ın yazdığı ağıtı çağıracam şimdi” diyerek başladı ağıta:
“Odasında yeşil perde çekili…Vallah çekili
Felek aldı Hüssük gibi zakiri(*)
Etme düşün haktan gelen şükürü
Bu yıl bayram bize yaman eyledi…Yaman eyledi
Bacıma söyleyin birgün ağlasın
Beyazı çıkarsın gara bağlasın
Dayıma söylen ki borcum sağlasın
Şanlı şöhretlidir Zehte’nin oğlu
Bu yıl bayram bize yaman eyledi….Yaman eyledi
Dayıya bacıya güvenmek olmaz
Adıgüzel gücük oynayıp durmaz
Daha bu odaya misafir gelmez
Bu yıl bayram bize yaman eyledi… Yaman eyledi
Güneş doğmayınca güller açılmaz
Derdim içerimde çoktur seçilmez
Bu feleğin pençesinden gaçılmaz
Bu yıl bayram bize yaman eyledi…Yaman eyledi
Meryem Teyze, ağıtın tamamını hatırlayamıyor..”Bu burada dursun hele gurban, bir de çok seneler önce Bayram arifesinde kazayla bir vurulduydu…Onu söyleyem” diyerek, derin bir “Ahhhh…” çektikten sonra şunları ağıtlıyordu:
“Ağ mezar içinde bayram olamaz
Anasızlar baştan başa gülemez
Doktor içerimde gurşun bulamaz
Baba bayramımız garalı geldi
Çekin gır atımı gideyim hona
Neylemişim zalım felek ben sana
Bir bayram gününü çok gördün bana
Zahar eller benim gaderim böyle
Çağıla yaslandım cigaram içem
…………………………………
Yağlı gurşun geldi nereye gaçam
Baba bayramınız garalı geldi”
“Yaşlılık işte, aha gine unuttum.Bir gelin vardı, adı Nadire idi… Kalpten öldüydü, üç oğlu vardı…Ona şöyle söylediydim” dedi ve başladı:
“Gelin gelin dertli gelin
Gelin gelin muratsız gelin
Gelin gelin güççük gelin
Gelin gelin bahtsız gelin
Eğlim başlı gelin
Sırma saçlı gelin
Galem kaşlı gelin
Alma yanaklı gelin”
Meryem Teyze, bize birkaç saatlik süre içerisinde, yörede ölüm ardından yakılmış ağıtlardan hatırladığı kadarıyla örnekler verdi. Ağıtları çağırırken, sanki yıllar öncesine gidiyor, o acılı anları yaşar gibi oluyordu. O da biz de hüzünlendik.Bize, köyde uzun kış gecelerinde anasından ya da halasından dinlediği bir de “Hekaye/Heyket”-masal anlattı…Gün akşam olmuştu, tekrar Malatya’ya doğru yola çıkmak gerekiyordu.Eymir’in bu sıcak konukseverliği bizleri çok mutlu etmişti. Hem Bektaş ALBAL’a hem de Meryem EREN’e (Mercan Ana) “Kalın sağlıcakla” deyip, Eymir köyündeki bu güzel ve sıcak ortamdan istemeyerek de olsa ayrıldık. Kucak dolusu sevgiler size Eymir Köyü, sizleri her daim yüreğimde sıcaklığınızla saklıyorum. Her ikisi de yaşıyor mu bilmiyorum; yaşayana Allah uzun ömürler versin, gidenin de toprağı bol olsun… (**)
(*) Zakir: Görgü(Cem) törenlerinde deyişler, mersiye ve duazları sazıyla çalıp söyleyen.
(**) Bektaş Albal çok bilge bir kişiydi.Bektaş Albal\'ın 22.01.2010 günü Eymir’de vefat ettiğini öğrendim.
ilk önce böyle bir soylesiyi yayınladığınız için sizlere cok teşekkür ediyorum.Bektaş Albal koyumuzun hafız,bilgiç,sıkıntısı olanların danışabılecegı erdemli kişilredi. Mercan ana yi hep tatli dilinden hatırlıyorum,çok sıcak cok canayakın idi.
Bektaş ALBAL (dedem) ve Mercan ana ne yazikki hayata gözlerii yumdu.Mekanları cennet olsun.Tekrar anmış olduk.
bu Söyleşiyi hazırlıyan, yayınlıyan herkese de sonsuz tşkler.....