DİLEK AĞACI

Dallara asılı olan dileklerdir, dallara dokunansa umutlar… Umutların, dileklerin asılı olduğu şey ise sadece bir ağaçtır. Ülkemizin dört bir yanında böylesi çaputlar bağlanmış dallar, dilek ağaçları vardır. Dileklerin çeşitliliği, özelliği her çaput parçasının kendisi kadar özel ve çeşitlidir. Dilekler, umutlar günün koşullarına, sorunlarına göre çeşit çeşittir. Dün nasıl ki uzun askerlikler için sağ salim kavuşma dileği varsa, bugün KPSS sınavını kazanma dileği var! Dün olmayıp bugün olan YGS, LYS için bugün dilekler vardır. Çocuk sahibi olma, sınavı kazanma, devlete memur olma, öğretmenliğe atanma, sevgiliye kavuşma, hastalıkların sağalması, gurbettekine kavuşma…

    Kimsenin aklına dileğin bağlandığı şeyin neden bir ağaç olacağına ilişkin bir soru gelmez. Çünkü her şeyden önce o ağaç kutsanmıştır, kutsaldır. Ne zaman, kim tarafından kutsanmış önemli değildir. Kutsal olan şeye ilişkin soru sormak kutsala dokunmak onun tılsımını bozmak, inanan için işe şeytanı karıştırmaktır.  Yine bilindiği gibi dilek çaputu her ağaca değil, ermişlerin evliyaların veya erenlerin ya konup dinlendiği yerlerdeki ağaca ya da mezarlarının bulunduğu yerlerdeki ağaca yapılır.

    Bilim insanları, araştırmacılar halkların inançlarında, kültürlerinde binlerce yıl öncesinden kalma izlere rastlarlar. Veya bugünden geriye giderek çok eskilere ait bağlantılarını bulup çıkartılar. Geleneklerimizden olan kutsal olduğuna inanılan ağaçların dallarına çaputla dilek tutturmanın da çok önceden gelen mitolojiye dayalı anlamları bulunmaktadır.  

    Türklerin mitlere ilişkin araştırma ve söylentilerde ağacın kutsallığının zamanımızdaki evliyaların, erenlerin kutsallığından veya kerametinden önce geldiğine işaret etmektedir. Tarih öncesi dönemlerdeki Türklerin inanışlarından birinde ilk insanın ağaçtan yaratıldığı inancı vardır; “Ağaçtan yaratılma” en eski mitlerden biri olarak kabul edilir. Çok eski Türk topluluklarından olup da Sibirya içlerinde istikrarlı ve homojen bir kültür ortamında varlıklarını sürdüren Yakut Türkleri arasında “ağaçtan yaratılma” miti bugün de söylenmektedir. Yakutlar ilk insanın belden yukarısı çıplak olarak bir ağacın gövdesinde büyüdüğüne inanırlarmış.

 
   Tarih öncesi çağlarda insanların genel inanışları arasında iyi ve kötü ruhlara inanma vardı. Dünyadaki kötülüklerin, felaketlerin kaynağı kötü ruhlar, iyilik ve bollukların nedeni de iyi ruhlardı. İyi ruhlardan yardım istemek, onları göreve çağırmak için törenler, yakarış ritüelleriyapılırdı. Türklerin yaşadığı bölgelerde bu törenleri yapıp yönetenlere kam denirdi. Haliyle bir toplumda kam olmak önemli bir durumdu. Kötü ruhları öteleyen kam ölümü toplum için olsa olsa bir felaketti. Kam ölünce cesedini bir ağaç gövdesini yararak içine koyar, sonra o gövdeyi de toprağa gömerlerdi.  Onu gömükleri yere de bir ağaç dikip üstüne de kamın eşyalarını asarlardı. Dolaysıyla ağaç da kutsanmış olurdu.

     Kamlık geleneğinde ilk kamların doğurganlık ve toplayıcılıktaki etkin rolünden ötürü kadınlardan oluştuğu belirtilir. Tarih öncesi çağlarda insanların yaşadığı yerler orman ve ağaçla kaplıydı. Ağaç yer altında kökleri, gökyüzüne uzanan dallarıyla yerle göğü birbirine bağlayan kutsal bir araçtı. Bir dönem “ağaç hakan” kültü bu inanca dayalı olarak oluşmuştu. Ağaç içerisinde ise en çok değer biçileni kayın ağacıydı. Kamlık yapan kadın kutsal olan kayın ağacı dibinde ritüelini gerçekleştirirdi. “Kaynana”  da kayın ile ana sözcüğünün kaynaşmasından oluşmuştur.

   Türk toplulukları veya Anadolu’da başta Kürtler olmak üzere bazı toplulukların en az bin yıllık bir İslam geçmişleri vardır. Aslında insan topluluklarının geçmişi göz önüne alındığında İslamiyet’e geçiş çok yeni bir olaydır. Toplulukların binlerce yıl öncesinden gelen bir ucuyla mitlere dayalı geleneklerinin çoğu belirsizleşip ortadan kalsa bile, birçoğunda hala mitlere dayalı inancın etkisi görülür. Müslüman bir toplum olmalarına rağmen eski gelenekleri bir yana bırakmak yerine Müslümanlık inancıyla harmanlayıp bunu devam ettirmişlerdir.
 
Hatice Eroğlu Akdoğan                                    
                                   

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56