AKP’nin iktidarda olduğu son 8 yılda kadın cinayetleri yüzde 1400 oranında artarken 2010 yılında 217 kadın öldürüldü. Yüzlerce kadın ve kız çocuğu tacizle tecavüze uğrarken erkekler, 164 kadın ve 4 çocuğu yaraladı. KESK’in araştırmasına göre kadınları öldürenler arasında ilk sırada eşleri var; sevgili, baba, eski eş ve erkek kardeşleri de cinayet işledi. 2010’da kadınları öldürenlerin yüzde 50’si eşleri, yüzde 13’ü sevgilileri, yüzde 11’i babaları, yüzde 8’i de eski eşleriydi. Erkek kardeş ve akrabaların oranı yüzde 4, eski sevgililerin oranı yüzde 3. Onları yüzde 2’lik oranlarla damat ve evlatları izledi.
Geçen yıl erkekler kadınları pek çok bahaneyle öldürdü. Karısını “kadınlık görevini yerine getirmediği için öldürdüğünü” söyleyen erkekler de vardı, “kendisine su vermediği için” öldürdüğünü söyleyen de. “Namus meselesi” gerekçesiyle de kadınlar öldürülürken kocasından izin almadan hastaneye gittiği için şiddet gören kadınlar da oldu. Bazı kadınlar boşanmak istedikleri, bazıları da evlenmek istedikleri için şiddete maruz kaldı. 2010 yılında kendisini aldattığından şüphelendiği sevgilisine tecavüz eden erkekler, kendisinden ayrılmak isteyen kadına da aynı cinsel şiddeti uyguladı.
Türk kadını yaşadığı olumsuzlukların yanında parlamentoda tanınmıyor. Kadınların parlamentodaki temsil oranı yalnızca yüzde 8.5. 550 milletvekilinin yalnızca 50’si kadınlardan oluşuyor.
Türkiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) “Kadının Penceresinden Yaşam” adlı araştırmasında, 3 kadından 2’si kendisini “mutsuz” olarak tanımlarken kadınların çoğu yorgunluk, psikolojik rahatsızlıklar ve mide sorunlarıyla baş etmeye çalışıyor. Kadınların yüzde 63’ü, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü sizin için bir şey ifade ediyor mu” sorusuna “hayır” yanıtını verdi.
Kadınların yüzde 76’sı genç kızlık döneminden beri yaşamında mutsuz olduğunu dile getirdi. Araştırmada kadınların yüzde 69’u yaşadığı sorunların gelecek kaygısı yarattığını belirterek kendisini “sorunlu kadın” olarak nitelendiriyor.