AYSEL KILIÇ KARSLI'NIN 3. KİTABI SIRTIMDAKİ CESET DİKRAN OKURLARIYLA BULUŞUYOR

Aysel Kılıç Karslı, üçüncü kitabı ‘Sırtımdaki Ceset Dikran’ la yine Anadolu topraklarının “öteki” lerinin sırlarının peşine düşüyor. Yine bu sırlarla okuru sürüklüyor. Ötekilerin acılarıyla, umutlarıyla, masumiyetleriyle okurların özdeşleşmesini sağlıyor.

AYSEL KILIÇ KARSLI'NIN 3. KİTABI SIRTIMDAKİ CESET DİKRAN OKURLARIYLA BULUŞUYOR
Aysel Kılıç Karslı, bir sonraki hafta 30 Nisan 2016 Cumartesi günü ise Malatya’da okurlarıyla imza ve söyleşi gününde buluşacak.

Sultan KILIÇ

Malatya’nın Arguvan ilçesine bağlı Karahüyük köyünden olan Aysel Kılıç Karslı,“Kıtlık Ambarında Darı Gibisin” adlı şiir kitabının ardından çok ses getiren “Vartanuş’un Ali’si” adlı biyografik romanıyla okurların yoğun ilgisiyle karşılanmıştı.

Aysel Kılıç Karslı, üçüncü kitabı ‘Sırtımdaki Ceset Dikran’ la yine Anadolu topraklarının “öteki” lerinin sırlarının peşine düşüyor. Yine bu sırlarla okuru sürüklüyor. Ötekilerin acılarıyla, umutlarıyla, masumiyetleriyle okurların özdeşleşmesini sağlıyor.

La Kitap Yayınlarından çıkan Sırtımdaki Ceset Dikran, okuru kimi zaman gülümsetirken kimi zaman da okurun yüreğine köz gibi düşecek. İşte o sürükleyici hayat ağacından birkaç paragraf:

“Trabzon’da yaşayan Dikran, on yaşında bir çocukken bütün ailesi gözlerinin önünde tehcirde öldürülür. 5 - 6 ay ormanda gizlenen Dikran, çeşitli otlar ve yabani meyvelerle karnını doyurur. Kaya diplerinde ya da ağaçlarda uyur. Ormana yakın köylerin bahçelerinden marul, patates, fındık vs. çalar. Bir evin altındaki kümesten yumurta çalacakken ev sahibine yakalanır. Evin sahibi İdris ve eşinin çocuğu olmamıştır. Bir süre Dikran’ı saklarlar ve ona Ömer adını vererek nüfuslarına geçirirler. Dikran, bundan sonra Ömer olarak 67 yıl yaşar. Askere gider, askerden döner, evlenir. Kalp krizi geçirdiğinde hayatını kurtaran hemşireye 67 yıl sakladığı sırrını anlatır.”

“Tenekeleri yere bırakır bırakmaz eve doğru koşmaya başladım. Ahıra girip tabutuma uzandım. Kancaları ve çivileri yerlerine taktım. Babamın gelip beni çıkarmasını beklerken uyuya kalmışım. Ne kadar uyudum bilmiyorum. Her saklandığımda, sessiz ve hareketsiz yatmam gerektiği için uyuyakalıyordum. Babamın şifreli vuruşlarını duyunca uyandım. Tık tık tak, tık tık tak, tık tık tak vuruşları bitince içerden kapağı açtım. Elimden tutarak beni tabutumdan çıkardı, babam…”

“Din ve milliyet önemli değil. Önemli olan insan olmayı başarmak değil mi? Din dedim de aklıma geldi. Yaşadığımız felaketten sonra Tanrı’ya olan inancımı yitirmiştim. İsa peygamber de Tanrı da bizim yardımımıza gelmemişti. Muhammed Peygamberin gelmeyişini anlarım. Biz Hıristiyan’dık. Müslüman bir peygamber, başka bir dine inanan insanlara yardım etmeyebilirdi. Ben, en çok İsa Peygambere küsmüştüm.

Cellatlar ailemi doğrarken, anneme tecavüz ederken bize yardım etmeyen bir peygambere ya da Tanrı’ya yalvarmak, ondan istekte bulunmak içimden gelmiyordu. İdris babamın beni yakaladığı gece, yatmadan önce Haç çıkarmıştım ve dua edecekken vazgeçmiştim ya, işte o günden sonra, bir daha Haç çıkarmadım."

“Bunu söylerken kocaman ve içten gülümsüyor. Konuşmaya ve dertleşmeye gereksinim duyduğunu belli ediyor. Ellerimi avuçlarının içine alıp, gözlerime bakarak anlatmaya devam ediyor.

Bir ay erken doğmişum. Hemi de Zigana Dağları’nda… Doğum sancısi anamı yere çökertince, nenem herkesi uzaklaştirmiş. Anam beni doğurduktan sonra, nenem atın üstündeki yorganın bir kenarını sökmiş. O, ipliklan göbek bağumi bağlamiş. İki daşin arasında, vura vura göbek bağumi kesmiş.
Şaşkınlıktan ağzım bir karış açık, gözlerimi anlatıcımın yüzüne dikmiş, dinliyordum. Ayşe teyzenin yaşamı da ayrı bir drammış. Dikran biliyordu. Evet, biliyordu ve onun için kendi gerçeklerini karısına anlatamamıştı…

El gadar bi şey mişum. Nenem; “Bu gız yaşamaz.” demiş ama ben yaşamişum. Doğumdan sonra, biraz dinlenen anami bir eşşeğe bindirmişler. Kucağuna da beni vermişler.”
Kendi yurdunda öteki olmak durumunda bırakılan, gerçek kimliğini ömrünce ölümcül tehlikeli sır olarak saklamak zorunda bırakılan insanların öyküleridir.
Vartanuş’la Ali’sini bağrına basan okur, Dikran’la Ayşe’den de kopamayacak.

La Kitap Yayınlarından çıkan Sırtımdaki Ceset Dikran, 23 Nisan 2016 tarihinde İzmir Kitap Fuarı’nda Aysel Kılıç Karslı’nın imza gününde okurlarına merhaba diyecek.

Aysel Kılıç Karslı, bir sonraki hafta 30 Nisan 2016 Cumartesi günü ise Malatya’da okurlarıyla imza ve söyleşi gününde buluşacak.



 

Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2016, 08:52

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56