Koçgiri İsyanı’nın örgütleyicisi, Dersim İsyanı ileri geleni ve Dersim’de kendisi gibi savaşçı eşi Zarife Hanım ile birlikte öldürülen Alişér, Atmé Jor kolundan, Mehmet Ali Ağa’nın evinde uzun süreler kalmıştır. Demek istediğim, o kadar yüce özlellikler taşırlar ki, başka aşiretlileri dahi daima korumuşlardır.
Sn. Fesih Cömertsoylu’nun Babası Tahsin Ağa, Mahabat Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra, Rusya’ya geçmek isteyen Molla Mustafa Barzani’yi Van sınırından alıp Rusya’ya geçiriyor. Yine Sn. Fesif Cömertsoylu’nun Dedesi Reşit Ağa, malını satarak aşiretinden (Etmi) 100 kişiyi giyindirip, silahlandırarak, İran’da bağımsızl, Etmi/Etmanekili Simko Ağa’ya katılarak savaşıyor.
Aşiretimizin bazı özelliklerini sıralayarak yazmak yerine örneklerle anlatmak daha pekişik olacağından bu yöntemi seçtim. Çok sayıda örnekler vermem mümkün.
Bu açıdan şunu belirtmek isterim. Aşiretimiz kültürünün kıymetini bilelim.
Etmi/Etmaneki Aşireti Ağrı (Hamur) Kolu ileri geleni Fesih Cömertsoylu Ağa kendinden sonraki onbir kuşağı sayabiliyor. Hatta ‘’onüç kuşak sayabiliyorum, evde yazılı’’ Diyor. Şayet onüç kuşak sayabilirse, en eskiye Ağrı kolunda ulaşacağız. Şöyle ki;
1- Yusuf Aziz, 2- Fesih Cömertsoylu, 3- Tahsin Ağa, 4- Raşit Ağa, 5- Hüseyin Ağa, 6- İsmail Ağa, 7-Ahmet Ağa, 8- Bekir Ağa, 9- Kako Ağa, 10- Ali Ağa, 11- Haci Ağa. İki kuşak daha eklenince onüç kuşak oluyor ve gerçekten uzun bir zaman.
Simko Ağa’nın bir Etmi/Etmaneki oluşundan onur duyulur. Bu da gösteriyor ki İran’da Aşiretimiz kalabalık. Simko Ağa federe ve bağımsızlık ilanları var Altı sene devlet olarak yaşamış Tüm İran Kürtlerinin SEROK’u olma onuruna erişmiş bir aşiretlimizdir.
İran’da kalan Aşiretlilerimizle bağımız vardır . Dileyen telefon ile bağ kurarak ilişkilenir. Bir ağama sonra zaten İran, Irak, Suriyeli pısmamlarımızla diyaloglarımız sıklaşacak ve onlar da bizi büyük buluşmalarıma katılacaklardır.
Ağrı bölgesinde; Hamur, Patnos, Aladağ yörelerinde aşiretlimiz çoktur.2.BÜYÜK BULUŞMAMIZ Hamur’da yapılmıştır. Fesih Beyefendi’nin misafirleri olarak kalabalık toplanmıştık.
Fesih Bey Etmi/Etmaneki Aşiretine bağlı daha küçük aşiretlerden söz ediyor. Ancak araştırılması lazım Bu durumda federasyon çıkıyor ortaya. Fesih Beyin söyledikleri BAW olabilirler, Malband olabilirler, Ama aşiretleşmiş de olabilirler. Ya da Etmi/Etmaneki Aşiretinin alt kolları olabilirler. Fesih Bey bunları şöyle sıralamakta ‘’Anımsayabildiklerim; 1-Atmanki, 2- Mamxuri, 3Pinasi, 4-Hamdıki, 5-Şex Hıséni, 6- Allıki, 7-Gelıki, 8-Memani, 9- Başımi, 10-Kirdizi. 11-Haydari Bakın, gördünüz mü? Hepsini anımsayamadım? Bir tanesini unuttum. Bunların hepsi Aşiretimiz olan Atmanki’ye bağlı. Hepsine birden Atmanki Aşireti denir.’’
Hemen Haydari Aşireti aklıma takılıyor ve Fesih Bey’e itiraz edemiyorum.
‘’Haydari (heyderan) Kor Hısén’ın Kor Hısen Paşa Ağrı isyanı önderlerinden) Aşireti değil mi?’’ Diye sorduğumda ‘’Evet’’ diyor. ‘’Nasıl olmuş da Etmi/Etmaneki Aşiretinden ayrılmış?’’ Dediğimde de şöyle açıklıyor.’’
‘’-Kor Hısén Paşa Haydari demiştik. Koçgirili Alişan Bey benim dedeme. Demiş ki; ‘’Biz Haydari’yiz.’’ Biz de haydariyiz. Bakın on üçüncü dedemiz olan, Bekir Ağa’nın yeğeni (8. sırada gösterilmiş.) Haydar firar ediyor. Dedem onu vuracakmış. Çünkü Yeğen Haydar bir gelini sevmiş ve o gelinin başörtüsünü kaçırmış. Gelin ise, Bekir Ağa Dedemizin çadırına kaçmış. Dedem adamlarına vur emrini verirken Yeğen Haydar, gizlice dinliyormuş. İnfaz emrini duyunca kaçmış’’
Her bilgisi için Fesih Bey sağolsun. Ancak sekiz kuşakta bir aşiret oluşmazki, Hemde Heyderan gibi bir aşiret.
Ancak Heyderan Aşireti akrabamızdır. Etmi/Etmaneki Aşiretinin bir alt koludur. Akrabayız, Pısmamız, bir çadırdan çıkmayız.
Av.Battal Gazi Çıplak ile röportajımda demişti ki, Serhat’tan eskiden mor koyunları İskenderun tarafına götürmek için bizim Atmé Jor’dan geçirirlermiş. Bunlar Heyderanlı aşiretinden olup bizim ile pısmam imişler, Her sene mor koyun götürürlerken Ağamızın ve bazı başka ailelerin evlerine uğrarlarmış ve hediye getirirlermiş ‘PISMAM’ diye hitap ederlermiş ve ‘’Biz hersene size uğruyoruz ki pısmamlığımız unutulmasın’’ diyorlarmış.
Evet, Ben Mehmet Ali Çabuk babamdan bunları duymuştum. Ama hiç önemsememiştim. Av. Battal Gazi Çıplak’tan da duyduğumda şok olmuştum olay gerçekti Çünkü birbirini tanımayan birbirinden çok uzak insanlar aynı noktada birleşiyorlar. Bu durum beni heyecanlandırdı. Ve fesih Bey beni asıl şu sözleri ile şoke edecekti ‘’Koçgiri İsyanının reisi Ali Şan Beg bizim aşiretten ve akrabamızdırlar. Benim baba soyum daima ziyaret edermiş o aileyi. Babam da ziyaret ederdi. Heyderanlıdır onlarda.’’ Ali şan Beyler Alevidir. Kor Hısén’ın dahil olduğu Heyderan Aşireti Sünnüsü çoktur. Velhasılı fesih Bey muhteşem beyin fırtınası yaptırdı Çok ezberimi bozdu. Fesih Beyi tanıyınca Etmi/Etmaneki Aşireti’nin gerçekten çok büyüklüğünü hisettim.
17. yüzyılda yaşamış olan tanınmış Kürt şairi Ahmed-i Hani. Etmi/Etmaneki Aşiretindendir.
Ali şan Bey; Koçgiri İsyanı Reisi.
Sİmko Ağa; İran Kürdistan’ı Başkanı.
Kor Hısen Paşa Ağrı İsyanı ileri gelenlerinden
Tahsin Ağa; Molla Mustafa Barzani’yi Vandan alıp Rus sınırına götürürke koruyor, yol yordamdan sorumlu.
Reşit Ağa; yüz kadar aşiretlisini giydirip kuşandırıyor ve Simko Ağa’nın hawarına koşuyor.
Yakup Hamdi paşa Maraş, Antep kurtarmalarında en büyük etkiye sahip.
Molla Mehmet Karayılan (Marireş) Antepte Fransızlara kök söktürüyor.
Smail Ağa ve oğlu Mamed Ağa engelsiz gelen Rus ordusuna ENGEL OLUP Rusları gerisin geri püskürtüyor.
Bu olaylar yüzyılın içine sığdırılacak olaylar. Ve çok büyük olaylar. Bu aşiret, Aşiretten de öte.
Etmi/Etmaneki Aşireti Malatya ilinde dört bölgede yaşar. Malatya’ya geliş başlı başına bir maceradır. Nurhak dağlarında yaylada olan Xallıkon, Turuşon boyundan bazı evler vardır. İskan meselesi yüzünden Osmanlı askeri ile çatışırlar ve birkaç asker ölür. Osmanlının olayı af etmeyeceğini bilen aşiretin bu aileleri çareyi derhal kaçmakta bulurlar.
. Bu durumda dedelerimizin orada kalmaları imkansızlaşıyor. Doğuya doğru kaçmaya başlıyorlar. Asıl kaçış amaçları is ededelerinin anlattıkları Keban’a ulaşmak. Hızla büyük bir kafile halinde kaçıyorlarmış. Çoluk /çocuk, genç/ihtiyar. koyunlar sığırlar, yüklü eşek ve katırlar, bir de topal varmış içlerinde o yürümekte güçlük çekiyormuş… Ensonunda dayanamamış ”Siz gidi kendinizi kurtarın , ben nasıl olsa kendimi kurtarırım” demiş ve yolda kalmış. Kaldığı yerde de yorgunluktan uyuyakalmış. Büyük bir gürültü ile uyandığında koca bir müfrezenin ortasında bulmuş kendini. Askerler sormuşlar; ” Çoluk /çocuk, genç/ihtiyar. koyunlar sığırlar, yüklü eşek ve katırları , olan ve kaçar durumda olan büyük bir kafile gördün mü?” Diye. Topal; ”Evet, gördüm” Der. ”Peki ne zaman ne tarafa doğru gittiler” Der. Topal da ”Kuşluk vakti güney tarafına doğru kaçarak gittiklerini gördüm” Der. Topal askerleri yanıltmıştır. Kafile doğuya gittiği halde ,askeriyeyi güneye yöneltmiştir. (Not: Belli bir süre sonra topalı aramaya gönderilen iki aşiret üyesi, topalın ,yolda kaldığı yerin yakınındaki ve Ali Ağa adındaki birisine hizmetçi kaldığını ve yine topal bir kadınla evlendiğini görürler. Ancak topal ”Hayatınhdan memnun olduğunu, eşini sevdiğini,burada kalacağını ” Diler ve hellalik ister . Orada kalır.)
Kafile Akçadağ’da konaklar ve üç gün dinlenir. Sonra Fırat kenarında,Abdulvabı Gazinin karşısındaki bölgede kışlanır. Bir kaç sene böyle doaştıktan sonra yine bu yakınlardaki HORUN Köyü’nün olduğu köye yerleşir. Köyün adı ATMALI KÖYÜ’dür. Ve Arapgir kazasına bağlıdır.
”…Aktarılan bu bilgiler çerçevesinde, Atma aşiretinin atalarının 1335 yılında bu köye yerleştiklerini ve yaklaşık 315 yıl bu köyde ikâmet ettiklerini, zamanla Arapgir’in en kalabalık köy sakinleri durumuna geldiklerinidir…”
Yukarıdaki alıntı ”Atma haber portalı-tarih ” bölümünden alınmıştır. Dğruluk derecesine bende katılıyorum. Buna göre 1650 yılına kadar atalarımız Horun’da yaşadılar.
Arapgir sancağına ait 1643 tarihli avârız-hâne defterinde Atma adlı köyün, Arapgir sancağının en büyük ya da kalabalık köyü olduğu görülmektedir. Atma köyünün bulunduğu mevki Horan/Horun adını taşımakta olup bugün Kaynak adlı bir köye ev sahipliği yapmaktadır.
Tahmini 1650 li yıllarda bir gün diyarbakırdan 40 kişilik bir askeri birlik köye gelir. Askeri birliğin görevi aşar vergilerinin kontroludur. Atmalı Köyünün ağası da Mami Ağa’dır. Kırkbaşı (Seriçellon) Mami Ağayı Çadırına çağırır ve gecelik bir kadın ister. Mami ağa çadırdan külduman olmuş bir biçimde çıkar. Yaverleri yaklaşır ve sorarlar; ”Ağa ne oldu, bu ne hal?” Diye. Mami Ağa;”Benden gecelik kadın istedi” Der. İşte o gece , bo tatsız olay yaşanır ve otuzdokuz asker ölür ve biriside yaralı kurtulur. O gece Aşiret bütün evleri ateşe verirler ve pahada ağır, yükte hafif ne varsa yüklenip, şu an Atmé Jor’un konumlanmış olduğu dağlara çekilerek, saklanır tarzda yaşarlar. Ancak işleri çok zordur.
Bir gün Mami Ağa iki yaverini çağırır; ” Atlarınızı hazırlayın Diyarbekir’e gideceğiz”.Der ve heybesine altın koyarak Diyarbekir yolunu tutar. Diyarbekir’de vali Konağının önünde durup; Ben Mami Ağa Atma ağası, Vali Beg ile görüşmek istiyorum, haber verin ..” Der. Vali Bey şoktadır. Mami Ağa valınin odasına girer ve içinde altın olan heybeyi valinin önüne atınca altın şıngırtısı duyulu. Vali Bey; Mami Ağa bu ne cesaret, bu cesareti nereden aldın da yanıma geldin”Der. Mami Ağa’da ; ”Altınların şıngırtısından aldım bu cesareti” Der. Vali; ”Peki ne yapmamı istiyorsun ” Der . Mami Ağa da; ”Olayı yavaş yavaş soğutmanı istiyorum. Zaman herşeyin çaresidir. Zaman bu olayı iyileştirecek tek çaredir..” Der.
Mami Ağa yaverleri ile çıkıp geri aşirete dönerler.
Olay soğur…
ATMé jér Koludan Rıfat Fendoğlu Mami Ağa’nın yerine Ali Ağa diyor. Dikkatlere sunulur.
Horun’da bütün Atmiler bir aradadır.Sonra bir kısmı tekrar Horun ve çevresine gidip yerleşti. Bunlara Atmé Jer diyoruz. Şu an 13 köy olan diğer bir kısmı da Darendeye yerleşti. Bizim tayfa olup şimdi dokuz köy olanı da şu anki Atmé Jor coğrafyasına yerleşt.
Atmé Jor Ağalığını 1825 yılından sonra Çıplak ailesi yapmaya başlamıştır. Çıplak Ailesine ağalık 1820 li yıllarda Erzurumdan Keban’a atanan bir Osmanlı Valisi veriyor.. Ondan önce Etmi/Etmaneki Aşireti MalatyaKolunun ağası kimler idi bilinmiyor. Zaten Nurhaklardan geldiklerinde Ağa olamazdı en yüksek boy temsilcisi olabilirdi.. O da O zamanın Xallıkon veya Turuşon’un az sayıdaki çadırınıdır bölünüp kaçan kesim.ağasızdır..
Belki de Ağa Horun’da kaldı. Yani köyü terk etmemiş olabilir.Yani Bekir Ağa’nın soyu daha büyük bir olasılıkla ağa/temsilci/ileri gelendir.
…..Çıplaklar Atmé Jor’a ağa olduktan sonra, Dırejan Aşireti ile olaylar yaşanmış. Sonra da barış olmuş.Ancak şunu rahatlıkla diyebiliriz ki Atmé Jor ve Ağaları Arguvan, Arapgir, Hekimhan, Keban, Divriği ve hatta Malatya’nın merkez köylerinde dahi etkindiler… Bu sayılan yerledeki,bütün büyük davaları ,Ağalarımız karara bağlarlardı. Hukuku sağlarlardı.
Etmi/Etmaneki Aşireti tartışmasız bir Kürt aşiretidir. Aslında bunu dile getirmek bile gereksiz veya hatadır. Bir halk kendini ne veya kim olarak görüyorsa odur. Bir İngiliz veya Fransız ya da başka bir topluluğun kimliğinin sorgulanarak tartışmaya açılması ‘’abes ile iştigal’’olarak kabul edilir.Böyle bir niyet; hakaret, küçümseme, asimile ederek yok sayma, kabul edilir ve bunu yapanlar, şiddetle red edilir.
Özellikle 27.Mayıs Askeri darbesinden sonra, Türk asimilasyon politikası gereği, Zorlama bazı sözde makaleler, kitaplar ve görevlendirilen kişilerin bıraktığı iz, çok hafif kalmıştır. Hala o etki ile çalışan çok küçük bir azınlık vardır. ki aşiretimizin Türklüğünü iddia ederler. Onun için de kelime ve harf oyunlarına başvururlar (bir kelimeye harf ekleme veya bir kelimeden harf çıkararak, seçilmiş kelimeye Türkçe anlam yükleme işi), bazıları da kendileri gibi roller alarak uydurdukları metinlerden alıntılarla yetinirler.
Aşiretimiz ileri gelenleri ile yaptığım bu röportajlarda, otuzdört kişiden sadece birisi Türk olduğuna inanıyor. Biz halklara saygılıyız. Tüm halkların kardeşliğine ve eşit olduklarına inanırız. Ancak, bir halkı yok sayanlara saygımız olmaz ve iltifat da etmeyiz. Bir halkı yok sayarak, başka bir millete saymak, çok kötü bir niyettir. Bu niyet yetersizlikten kaynaklanmıyorsa, kültürel soykırımı gerçekleştirme niyetidir.
Bir topluluğu ait olduğu milletten koparmaya çalışıp, başka bir millete saymak, günümüzde geçerli değildir. Bu girişimi sürdürenler ise zamanın gerisinde kalmışlardır. Böyle birilerine inanarak milliyet değiştiren J kişiler, belirleyici olmayan kişilerdir. Öyle ise herkesi kendi haline bırakmak en doğrusu olacaktır.
Bir gün uzman tarihçilerin, bilimsel tekniklerle Etmi/Etmaneki Aşireti tarihini yazacaklarından asla kuşkum yoktur.
Mehmet Ali Çabuk…
hazaran salan zimane meye waqi ma bin deste dujmindaye