İki yıl aradan sonra, 12. Uluslar arası Arguvan Türkü Festivali yapılır yapılmaz söylentileri arasında, olağanüstü hal koşulları altında olağan bir biçimde yapıldı. Kitlesel etkinlikler devleti- yönetenleri hep tedirgin etmiştir; bunun içinde öncelikle bu tip etkinlikleri yasaklamanın yolunu aramaya çalışmışlardır. Her şeye karşın Arguvanlıların ve festival komitesinin kararlı tutum ve isteği festivalin yapılmasını sağlamıştır. Ülkemizde son iki yıl içinde yaşanılan emperyalist odakların güdümlediği, halkımıza yönelik, gerici-faşist kitlesel katliam tertipleri bu tür toplusal etkinliklerin yapılmasında kimi tereddütlerin yaşanmasına neden olmuştu. Bu tereddütler kırılmalıydı. Kendimize korku duvarları örmemeliyiz; gerici-faşist saldırıları etkisizleştirmek korku duvarlarını yıkmamıza bağlıdır. Sonuç olarak festivalin yapılabilmesi önemliydi, bu yapılmış oldu. Başta festival komitesi olmak üzere festivalin yapılmasında emeği geçen ve bu birlikteliğe-dayanışmaya katılan Arguvanlılara ve dostlarımıza teşekkür etmeliyiz.
Festivalle ilgili kimi düşünce ve duygularımı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu festivale ilişkin genel bir değerlendirme yapmak istersek, bu festivalin, öncekilerden pek de farklı olmadığını söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle bunun bir artı yönü yoktu. İki panel düzenledik, onlar konuştu biz dinledik, ama kendi gündemimize (yerel sorunlarımıza) yine yer açamadık. Ya yöremizin sorunlarını görmüyoruz ya da yörenin sorunlarını kendiliğindenci bir akışa terk etmişiz. Göze batan bir durum stantlardı. Hiçbir köy standını göremedim. Önceki festivallerde 5-6 yayın kuruluşunun standı vardı bu yıl bire düşmüştü. Kitap standındaki arkadaşlara sordum, ilgi nasıl, diye. Biz de bira içmeye başladık, dediler. Kitapçılar bize kitaplarını satamadılar ama biz onlara biramızı satabilmişiz, bu da bir şey, tabiî ki! Biz de (ben, Alirıza Uğurlu, Ekberi ve Alirıza Gültekin) ortak bir stant oluşturmuştuk. Bizim standa ilgi nasıldı derseniz; bizler Arguvan’ın yabancısı olmadığımız için özel bir ilgiye gerek görülmediğimizi düşündük! Arguvan kültürüne, dayanışmasına katkı sunan, emek veren kimi arkadaşları bu festivalde görememek dikkatimi çeken bir başka konuydu. Bu insanlarımızı küstürmemeli, bu insanlarımız da bu etkinliklere küsmemelidir. Festivale, kendi kişisel çabalarıyla Arguvan’ı tanımak için gelen misafirler de vardı. Bu misafirler için de bir hayal kırıklığı oluşturmuş gibiydi.
Bu festivalde gördüğüm en güzel şeylerden biri Narmikenli dostların “Şevket Uzun Kültür Evi”ni köylerine kazandırmış olmalarıdır. Çok amaçlı böyle bir kültür evini hayata geçirmeleri takdire şayandır. Ayrıca bizleri güzel bir kahvaltı ile ağırlamaları ve gösterdikleri misafirperverliğe de çok teşekkür etmeliyiz. Kuşkusuz sanatçılarımızın seslendirdiği türküler festivalin olmazsa olmazıdır. Sanatçılarımıza binlerce teşekkür etmekle yetinmemeli, onların sazını sözünü evlerimize konuk ederek gerçek desteğimizi sunmalıyız. Resim ve fotoğraf sergileri “üvey evlat” belgesel gösterimi festivalin bir başka güzellikleriydi.
Burada sizlere Arguvan’ın taşına, toprağına suyuna… kısacası doğasına aşık olan birinden söz etmek istiyorum ; çünkü asıl bunlar Arguvan kültürünü yaşayan ve yaşatacak olanlardır. Kendisi benim köylümdür. Arıcılık yaptığını biliyorum ama doğaya, Arguvan’a bu kadar aşık olduğunu bilmiyordum. Bir akşam ve gece geçirdiğimiz çakmak yaylasında ve şotik deresinde sevgiyle, aşkla dolu bir tutkuyla doğaya kendisini veren bir insanımızı gördüm, anladım ve hayran oldum. Doğa da kendisine bunun karşılığını veriyordu: petek petek bal. Bahsettiğim kişi Muharrem Bayram. Arguvan’ı gerçekten savunacak, Arguvan’ı yaşatacak Muharrem gibi duyarlı insanlarımızdır. Muharremlere kulak vermeli ve destek olmalıyız. Teşekkürler Muharrem Bayram.
Son olarak 2008 yılında festival üzerine yazdığım bir yazıdan bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Arguvan türkü festivalinden beklentilerimiz;
1. Arguvan türkülerinin yaşatılmasına, tanıtılmasına, derlenmesine, evrensel boyuta taşınmasına, araştırılmasına ve yeniden üretilmesine,
2. Yörenin ve yöre insanının geçmişi ve bugünü ile kültürel ve sanatsal çalışmalarının tanıtılmasına ve teşvik edilmesine
3. Farklı kültürel unsurları kendi içinde barındıran yöremizin her türden ayrımcı, şöven yaklaşımlardan uzak demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla tüm yöre insanını kucaklamasına ve kardeşçe birlikte yaşamını, yörenin sorunları karşısında birlikteliğini güçlendirmesine,
4.Yöre dışındaki sivil demokratik kurumlarımızın kendi aralarında güçbirliğini ve dayanışmalarını artırmaya ve yöreye ilişkin daha fazla çalışma ve katkılarını artırmaya,
5.Yörenin temel altyapı sorunlarından sağlık, eğitim ve ekonomik sorunlara kadar tüm sorunların kamuoyunun gündemine taşınmasına ve çözüm oluşturulmasına,
6.Yöre insanının siyasal, sosyal, kültürel genel bilinçlendirilmesine,
7.Yöredeki sosyal-kültürel aktivitelerinin artırılmasına ve geliştirilmesine,
8. Ekonomik, sosyal ve kültürel boyutuyla yörenin giderek bir çekim merkezi haline getirilmesine hizmet etmelidir.
2008 yılından buyana 7 festival daha tertip edildi. Toplam 12 festivalde neyi başarıp başaramadığımızın muhasebesini yapmak durumundayız. Bugün yerel yönetimimiz düne nazaran daha güçlü ve daha birikimli, dolayısıyla Arguvanlıların belediyemizden beklentileri dünden daha büyüktür. Arguvanlıların beklentilerine yanıt oluşturulmalıdır. Bunun en başta gelen yolu hepimizin de bildiği gibi demokratik katılımcılığa dayalı yönetim anlayışıdır . Bu anlayış da sosyal-demokrat belediyeciliğin olmazsa olmazıdır. Yörenin sosyo-kültürel olarak, ekonomik olarak eğitilmeye ve örgütlenmeye ihtiyacı var. Festivaller buna hizmet etmelidir. Ama ne yazık ki festivaller bundan çok uzak kalmaktadır.
Kazım Eroğlu