GOÇARYON KÖYÜNÜN TARİHÇESİ

 ………Bölüm -1-

Goçaryonlar Atmi Aşireti’ne mensupturlar. Bu vesile ile Atmi Aşiretinden başlayarak, Goçaryon’un tarihçesine ışık tutmaya çabalamak gerekiyor.

1241-44 Yıllarındaki büyük Moğol saldırılar ile İran ve Anadolu’da büyük toplumsal alt-üst oluşumlar olmuştur. Talan altında kalan insanlar , aile , kabile ya da aşiretler halinde oraya buraya serpilmişlerdir. İran’nın Zagros Dağlarında ,Kalu bela’dan beri yaşayan atalarımız. , Van Gölü’nün kuzeyinden giriş yaparak, KEBAN- ERGANİ arasındaki yaylak ve kışlaklarda barınmaya başlamışlardır.
Bir rivayete göre; ”Maraş kolundan derlediğimiz bir rivayete göre,

Sultan Sinemilii Horasan’dan Anadolu’ya Koca Seyit, Mir Seyit, Seyit Mençek ve Musa Hardi adlarındaki zatlarla birlikte gelmiştir. Bu adlardan ilk üçü, Ağuiçenler ocağının aynı adla anılan üç kolunun atası kabul edilen kişilere aittir. Musa Hardi ise aynı söylenceye göre Maraş yöresindeki Atmalılar’m atasıdır;

İbrahim Sinernillioğlu ile özel görüşme kayıtları, 2005 yazı.

Yukarıdaki alıntı ‘ KIRKBUDAK’ dergisinin 6 sayısından, AYFER KARAKAYA’nın, Av. İBRAHİM SİNEMİLLİOĞLU’undan aldığı kayıtlıdır. ”
Eskiden dede ve ninelerimiz, ”Ya Musi Xardi” diye dua ederlerdi veya yakarıda bulunurlardı. İşte yazılı tarih olmadığından belki de atalarını unutturmamak için onu KUTSİLEŞTİRİRLERDİ. Nitekim daha sonra da Musi Xardi’nin Mezarı’nın Qalli Ispayon’da olduğunu öğrendim ve halk tarafından ziyaret olarak kabulenildiğini biliyorum.

Belli bir süre Özellikle Keban yaylak ve kışlaklarında kalan atalarımız bu yöreden tatmin olmamış. Toplu göç ederek Dulkadiroğulları Devleti’nin Başkenti Besni topraklarına yerleşmişler. Atalarımızın Keban ve civarındaki kalış süreleri çok uzun bir süre değildir. Bu sırada Maraşta’ki Atmalılarla beraberiz.. Dulkadiroğulları Atmilerle işbirliği tyapar. Ağamıza beylik verir. Bazı isyanları bastırmada görevlendirir. Maraş- Pazarcık’taki hala Atmilerin Ağası olan Ali Bozdağ ile yaptığım röportajda bu bilgilerimi destekler mahiyettedir.
Dulkadiroğulları Devleti yıkılınca Atma Aşireti’nin çok büyük çoğunluğu Nurhak Dağları’nı mesken tutuyor.
Maraş’ta aşiret onik boydan oluşuyor. O zaman bütün aşiret alevi. Bu on iki boydan bir boyun adı Xallıkon (Haydaron), işte biz Malatya’ya göç edenler aslında Xallıkonlardanız.
Nurhak Dağları’da yaşam sürdürürken ,Osmanlı Devleti askerleri ile dedelerimiz arasında bir sorun çıkıyor. Bu sorun birkaç Osmanlı askerinin ölümü ile neticeleniyor. Bu durumda dedelerimizin orada kalmaları imkansızlaşıyor. Doğuya doğru kaçmaya başlıyorlar. Asıl kaçış amaçları is ededelerinin anlattıkları Keban’a ulaşmak. Hızla büyük bir kafile halinde kaçıyorlarmış. Çoluk /çocuk, genç/ihtiyar. koyunlar sığırlar, yüklü eşek ve katırlar, bir de topal varmış içlerinde o yürümekte güçlük çekiyormuş… Ensonunda dayanamamış ”Siz gidi kendinizi kurtarın , ben nasıl olsa kendimi kurtarırım” demiş ve yolda kalmış. Kaldığı yerde de yorgunluktan uyuyakalmış. Büyük bir gürültü ile uyandığında koca bir müfrezenin ortasında bulmuş kendini. Askerler sormuşlar; ” Çoluk /çocuk, genç/ihtiyar. koyunlar sığırlar, yüklü eşek ve katırları , olan ve kaçar durumda olan büyük bir kafile gördün mü?” Diye. Topal; ”Evet, gördüm” Der. ”Peki ne zaman ne tarafa doğru gittiler” Der. Topal da ”Kuşluk vakti güney tarafına doğru kaçarak gittiklerini gördüm” Der. Topal askerleri yanıltmıştır. Kafile doğuya gittiği halde ,askeriyeyi güneye yöneltmiştir. (Not: Belli bir süre sonra topalı aramaya gönderilen iki aşiret üyesi, topalın ,yolda kaldığı yerin yakınındaki ve Ali Ağa adındaki birisine hizmetçi kaldığını ve yine topal bir kadınla evlendiğini görürler. Ancak topal ”Hayatınhdan memnun olduğunu, eşini sevdiğini,burada kalacağını ” Diler ve hellalik ister . Orada kalır.)
Kafile Akçadağ’da konaklar ve üç gün dinlenir. Sonra Fırat kenarında,Abdulvabı Gazinin karşısındaki bölgede kışlanır. Bir kaç sene böyle doaştıktan sonra yine bu yakınlardaki HORUN Köyü’nün olduğu köye yerleşir. Köyün adı ATMALI KÖYÜ’dür. Ve Arapgir kazasına bağlıdır.

”…Aktarılan bu bilgiler çerçevesinde, Atma aşiretinin atalarının 1335 yılında bu köye yerleştiklerini ve yaklaşık 315 yıl bu köyde ikâmet ettiklerini, zamanla Arapgir’in en kalabalık köy sakinleri durumuna geldiklerinidir…”
Yukarıdaki alıntı ”Atma haber portalı-tarih ” bölümünden alınmıştır. Dğruluk derecesine bende katılıyorum. Buna göre 1650 yılına kadar atalarımız Horun’da yaşadılar.

Arapgir sancağına ait 1643 tarihli avârız-hâne defterinde Atma adlı köyün, Arapgir sancağının en büyük ya da kalabalık köyü olduğu görülmektedir. Atma köyünün bulunduğu mevki Horan/Horun adını taşımakta olup bugün Kaynak adlı bir köye ev sahipliği yapmaktadır.
Tahmini 1650 li yıllarda bir gün diyarbakırdan 40 kişilik bir askeri birlik köye gelir. Askeri birliğin görevi aşar vergilerinin kontroludur. Atmalı Köyünün ağası da Mami Ağa’dır. Kırkbaşı (Seriçellon) Mami Ağayı Çadırına çağırır ve gecelik bir kadın ister. Mami ağa çadırdan külduman olmuş bir biçimde çıkar. Yaverleri yaklaşır ve sorarlar; ”Ağa ne oldu, bu ne hal?” Diye. Mami Ağa;”Benden gecelik kadın istedi” Der. İşte o gece , bo tatsız olay yaşanır ve otuzdokuz asker ölür ve biriside yaralı kurtulur. O gece Aşiret bütün evleri ateşe verirler ve pahada ağır, yükte hafif ne varsa yüklenip, şu an Atmé Jor’un konumlanmış olduğu dağlara çekilerek, saklanır tarzda yaşarlar. Ancak işleri çok zordur.

Bir gün Mami Ağa iki yaverini çağırır; ” Atlarınızı hazırlayın Diyarbekir’e gideceğiz”.Der ve heybesine altın koyarak Diyarbekir yolunu tutar. Diyarbekir’de vali Konağının önünde durup; Ben Mami Ağa Atma ağası, Vali Beg ile görüşmek istiyorum, haber verin ..” Der. Vali Bey şoktadır. Mami Ağa valınin odasına girer ve içinde altın olan heybeyi valinin önüne atınca altın şıngırtısı duyulu. Vali Bey; Mami Ağa bu ne cesaret, bu cesareti nereden aldın da yanıma geldin”Der. Mami Ağa’da ; ”Altınların şıngırtısından aldım bu cesareti” Der. Vali; ”Peki ne yapmamı istiyorsun ” Der . Mami Ağa da; ”Olayı yavaş yavaş soğutmanı istiyorum. Zaman herşeyin çaresidir. Zaman bu olayı iyileştirecek tek çaredir..” Der.
Mami Ağa yaverleri ile çıkıp geri aşirete dönerler.

Olay soğur…

Horun’da bütün Atmiler bir aradadır.Sonra bir kısmı tekrar Horun ve çevresine gidip yerleşti. Bunlara Atmé Jer diyoruz. Şu an 13 köy olan diğer bir kısmı da Darendeye yerleşti. Bizim tayfa olup şimdi dokuz köy olanı da şu anki Atmé Jor coğrafyasına yerleşt.
İşte Goçaryonluların ataları da bu tarihsel süreci yaşayarak, bu coğrafyaya yerleştiler.
Şimdi Aşiretin genelini bırakıp GOÇARYON Köyünü işleyeceğiz.

…………………………………..mehmet ali çabuk

Bölüm -2-

….Goçaryonların , Şotıkonları yakınları (Dayıları) olduklarını biliriz. Goçaryonlar ile Şotıkonlar zaten aşiret kolu olarak (kabile) da tabiî ki kandaştırlar. Ancak arıca dayı oluşları yakınlıkarını da arttırmaktadır. Kızık köyü ile Qadabela arasına yerleştiklerinde beraberler. Oradan şimdiki adı ile Şotik deresine gittiklerinde de beraber , yan yana yerleşiyorlar. Şotikliler ‘’Dhi gır’a yerleştiklerinde Goçaryonlarda üç yıl Çayré ibılı’ya ve ondan sonrada su değirmeninin olduğu yere yerleşiyorlar. Harabeleri hala vardır. Senelerce değirmenin yanında ikamet ederler. Ta ki bir gün bir Goçaryonlu delikanlı ,Şotıkondan bir kız kaçırıncaya kadar. Karların eriyip derenin sel akıttığı bir sırada, kız kaçırma olayından dolayı, Şotikliler ,Goçaryonlara saldırırlar. Şotıkonlar çok kalabalıktır, Goçaryonlar ise altı evdir. Evlerini barklarını bırakıp can korkusundan desenin selini geçerek, derenin karşı tarafına kaçarlar.
…Şotıkonlar, Goçaryonların evlerini gasp ederler ve bir daha da derenin o tarafına geçmelerine izin vermezler. Goçaryonlar sayıca az olduklarından, olayı sineye çekerek, kendi mıntıkaları olan, ”Pagi Esan” a yerleşirler. Pagi Esan’da ev yaparlar.Oradaki harabeleri hala vardır.
…Pagi Esan’dan da, belli bir süre sonra ”Bar Golle” ye göçüp,yerleşirler. Hala altı evdirler. Bu yer değiştirmeler kısa aralıklarla olur. Bar Golle’de belli bir süre kalırlar , ama yerleştikleri alan ile meraları arasında tarlaları olduğundan ve hayvanları meraya gidip gelirkenekinlere zarar verdiğinden, Bar Golle’den de şimdiki asıl köye yerleşirler. Bar Golle’deki harabeleri hala mevcuttur.
…Şimdiki köyün evlerini Ermeni ustalar yaparlar. Evler kubbemsi ve orta yerde ateş yanacak tarzdadır. Döşeme ve hezanları, Ovacık yaylasının Tükenli mevkiinden, öküzlerle sürüklenerek getirilen ardıç ağaçlarıdır.
…Meraları ise Qacar Dağı’nın doğu yakasından, Gelli Qıçık ve Qurri Gawr dahil ve oradan Nhale Qwnığé’den Şotik Çayı’nın güney yakasından Qawri Eş’e kadardır. Diğer taraftan ,Zavye Meşe’den,Térbe Şex, Kızılxan ve Balcan ile olan sınırdır. Buradan da Karté omarocağ’dan Ariqawes’e kadar olan mıntıkadır.Ariqaves’in yarısı Goçaryon’un diğer yarısı, Komırlığyon’undur.
…Zaten var olan hayvancılık geliştirilir ve sayıları bine varan ölçüde hayvan beslenir. Keçi sayısı bini bulan , yabana bir teke salar (”seri hezar berdan”) ve teke ertesi yıl , teke salımı zamanı döner de gelir ise büyük şenlik yapılırmış ve bu durum bolluk ve bereketin işareti olarak görülürmüş.
…Yaylalarımız doyumsuzdur, havası,suyu, bitki örtüsü ile birer cennet olan yaylalarımızın isimleri; Ovacığ, Arduşlı, Yaston, Arigaves, Nalébirke,Karyağan, Nawébiran’dır.
…Halk müreffeh yaşar ve mutludur. Ta ki..! Koçgiri’den misafirler gelinceye kadar. Koçgiri diyarında hayvanlara bulaşıcı ‘dabak’ hastalığı gelmiştirhayvanlar kırılmaktadır. KoçgirililerAtmileri mezhepselolarak kendilerine yakın (Alevi) bulduklarından, hastalığa yakalanmayan hayvanlarını Atma yaylalarına taşımak isterler. ve Goçaryonlar’da , Koçgirilileri kıramaz ve hayvanlarının getirilmelerine izin verilir.Koçgirililere bir mevki verilir. Bu mevki şu an bile hala ”Hollıke Koçgiran” diye anılır. Yurt yerleri hala bellidir. Ancak Koçgirililerin sürüleri dabak hastalığını beraber taşır ve kendileri telef olduğu gibi, tüm Atmilerin hayvanları da kırılır. İşte fakirlik o tarihte başlar. Dabak hastalığı bir daha kolay kolay gitmez,Kendini yineleye yineleye hayvanları kırıp geçirir. Bu durum benim çocukluğuma kadar sürüp gitti. Ben hatırlarım. Hastalanan hayvanlar mutlak ölürdü ve leşlerini köyün dışına taşırdık.
…Köye ait ovasal bir arazi yoktur. Meşeler köklenerek beşyüz dönüm kadar tarla açılmıştır.Tarihsel süreç boyunca bu tarlalara arpa, buğday, nohut, mercimek, fiğ ekilmştir. Ancak bahsedilmesi gerekli çok önemli bir ayrıntı var.Şöyleki;Ovacık yaylasında toprak çokmuş köylüler o araziyi paylaşarak darı ekimi yaparlarmış.Hala da herkesin tarlası bellidir. Şu an ise erezyondan dolayı sadece kayalar vardır o tarla yerlerinde.
…Dere kenarları çayırlık, diğer merada ise Qawli, çarşır, yumağ ot çeşitleri derilip kışın hayvanlara verilir. Ayrıca keven yapılıp kışın yedirilirdi. Katır ve eşekler de dikenli olup kez denen otlar kışın yedirilirdi. Meşe yaprakları yığınlar halinde kırılıp kışlık hayvan yemi olarak hala kullanılır.
….Goçaryon Köyü’nde sebze ve meyve tarımı hiçbir zaman olmamıştır. Çünkü sahip olduğu arazide sulama suyu yoktur.
…Gurbetçilik çok geç başlamıştır. 1950 li yıllardan itibaren dışa açılım olmuş , az sayıda köylümüz İstanbul’a çalışmaya gelmiştir. 1978 den sonra hızlanmış ve şu an ise köyde çok az insan kalmış olup, Arapgir, Malatya ve İstanbul’a göç edilmiştir. Çok çok fazlası İstanbulda olup şu an köyde hala 35 ev barınmaktadır.
…Goçaryon’a üç defa aralıklı olarak eğitim amaçlı hizmet götürülmüştür. Birincisi Osmanlı devleti döneminde, bir eğitimci gönderilmiş fakat köy halkı bir gece onu taşlamış, eğitimci ise gece gizlice kaçıp gitmiş. İkincisi ise 1930 sonları ve 1940 lı yıllarda Eğitmen Arif Mehmet (Efe), Üçüncüsü ise 1964 yılında köyümüz çocuklarının Oruç Dede mevkiinde Malatya Valısi önünü keserek ”Okumak istiyoruz” demelerinden sonra okul açılması,Hacı Karlıdağ adlı öğretmenin gelmesi ve okul yapımı sonrası eğitim aralıksız devam etmiştir. Ancak şu anda da taşımalı eğitim uygulanmakta, Köyümüz çocukları Kömürlük Köyündeki Atmalı İlköğertim Okulu’nda okumaktadırlar.

……….Bölüm -3-

.Goçaryon Köyü’nün tarihçesini yazarken , geçmişlerindeki bir iki olaya değinmemek haksızlık olacağı kanısındayım..Bunlardan öyle bir olay var ki Goçaryonlar tam yedi sene köylerini ve meralarını terk etmek zorunda kalmışlardır.
…Olay dedelerimizden bize anlatılana göre şöyle;

…Şotıkon aynı zamanda nahiyedir. Nahiye reisliğini de aşiret
reisi otomatik olarak yapmaktadır. Şotıkon’ın yirmisekiz tane de
mezrası vardır. Şotıkon’ın yirmisekiz mezrasından Aktaş (Qavri gawr) rakımı
en yüksek olandır.
1914 yılından yaklaşık seksen sene evvel Aktaş mezrası ile
Goçaryon arasında ilginç bir kan davası başlar. Aktaşlı Magrug,
Goçaryon Köyü’nün çarşırlığında hayvanları için çarşır kırar. Go-çaryonlular müdahale ederler. Yapılan kavgada Magrug’un kafası
kırılır. Bunu duyan Magrug’un akrabaları intikam için Goçaryon
Köyü halkını Owacıx yaylasında basmak isterler. Magrug bunu
önlemek ister. ‘Kimse benim için kötü olmasın, ben baskına karşı-yım ve de size katılmıyorum’ der. Ancak Magrug’un hanımı ‘Öyle

ise şalvarını çıkar ver bana, ben baskına gideceğim’ der. Bunun
üzerine Magrug da baskına gider. Durumu haber alan Goçar-yonlar pusu kurarlar. Şotukonlar pusuya düşer. Magrug ilk anda
vurulur. Çadırına taşırlar. Hanımına söylenir ‘Gel hanım gör ha-limi, bundan sonra şalvarım senin olsun’ der ve can verir.
Vuran kişi Goçaryonlu Bako’nun babası Xıdık’tır. Goçaryonlar kan davalı duruma düşmüşlerdir. Şotıkon her an baskın ihtimali karşısında yeni kan akmaları önlemek için köylerini terketme zorunluluğu doğmuştur. Goçaryon köy halkı yedi sene Türk
köylerinde yarıcılık yaparak geçinir. Çünkü köylerini, evlerini ve
arazilerini terketmişlerdir. Bu yedi sene çok acılı geçmiştir. Yaylalarına gidememişlerdir. Hayvanları yazın ova sıcağında telef olmuştur. Şotıkonlar meralarındaki çarşırları kırmakta ve diğer bazı olaylar gelişmekte. Goçaryonlar dağlarına o kadar sevdalıdırlarki, bazen geceleri dağlarına gider dolaşırlarmış .Hatta Şotıkonların kırdıkları çarşırı da , şotıkonlara vermemişlerdir.Olaylar çıkmış ve iş çığırından çıkmak üzere iken Karahöyük Köyü’nden Ali Ağa, Aşiretimiz ağalarını ziyaret ederek BARIŞ önerir. Bizim Aşiret ağaları (Şotıkonlı) onay verirler ve şartlı bir barış yapılır. Barış yeri ‘Térbé Şex” olarak tespit edilir. Kan bedeli olarak Gelli Kıçık, Qawri Gawr çevresindeki çarşırlık ve Kortéler mevkiinden Qawrieş’e kadar olan mera karşı tarafa verilmek zorunluluğu doğar. Goçaryon köy halkı tekrar yurduna döner. Ama bedeli ağır olur. Hayvanlarını sulayacakları sudan bile mahrum kalırlar Yani Şotık çayı ile sınırı kalmaz ve bu durum köyün fakir kalmasında etkendir.

…Bir başka olay;
…Yaklaşık 1820 li yıllarda,Erzurum valisi, Keban ‘atanır. Vali önceden Keban’a gelmiştir. Arkasından aile efradı, sürüleri, eşyaları büyük bir konvoy halinde korumalarla Aşiret dağ yolundan geçerken, Goçaryonlu birkaç genç konvoyun önüne geçerek bazı hayvanlara ve Valinin çok sevdiği tazısına el koyarlar.
…Olayı duyan Vali belli sayıdaki askeri bir güç ile gelip Bellikan mezrasında karargah kurar ve malına el koyanları tespit ederek, tazısını da kurtarmak ister.Bunu üzerine tüm aşiret erkekleri dağlara çekilirler. Uzun süre bekleyen vali bir sonuç elde edemez.Bir emir verir.”Gidin köylerde gördüğünüz er kişileri buraya getirin” Der. Şotikten bir genç bulurlar onyedi yaşındaki genç yırtık ve eski bir aba ile örtülüdür. Adı Hüseyin’dir. Hüseyin’i valinin huzuruna çıkarırlar. Vali kızar. ”Ben sizden çocuk mu istedim, aklı başında ,sakallı, büyük yetişkin istedim” der. Hüseyin de cesaretle ”Sakallı istiyorsan keçi getirelim, büyük istiyorsan deve getirelim, adam istiyorsan işte karşında ben…” Der. Bu sözlerden etkilenen ve Hüseyin’i akıllı ve cesaretli bulan vali, Çıplak diye hitap eder ve Hüseyin’i ağalık payesi ile mükafatlandırır ve alıp Keban’a kısa süreliğine götürüp kılıç verir. Hüseyin böylece ağa olur. Çıplakların ağalığı meşru durum kazanır.

Bir başka olay;

…Ağrı ve Erzurum mıntıkasında yaşayan Haydaranlı Aşireti (Ağrı isyanı önderlerinden Kor Hısén’ın Aşireti) Mor koyunlarını Aşiret üzerinden İskenderun’a indirmek için büyük sürüler halinde geçerlerken , Yine Koçaryonlılar koyunların bir kısmına el koyarlar, ve çatışma başlar. Çatışmada goçaryonlu Mami vurulu ve ölür. Bunun üzerine olay tüm aşireti kapsayacak şekilde büyür. Koyunlara da el konur. Olay çevre ağaların ve Osmanlı’nın da devreye girmesi ile karşılıklı anlaşma ile son bulur.
…Goçaryon Köyü’nün tarihi çok olaylıdır. Ayrıca Dırejan Aşireti ile de farklı boyutta Aşiret ile bağlantılı olayları vardır. Ancak anlatımı yeterli bulup burada sonlandırıyorum..
……………………..mehmet ali çabuk


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56