Dünyamız karardı, canlarımızı yitirdik. Şimdi bütün çabamız
Kopan, yitirilen bağlarımızı yeniden kavuşturmak …
Travmatik olaylar ve acı sonuçları, dram, trajedi…Ne derseniz deyin…
Nazım Hikmet Bursa cezaevindeyken Erzincan depremi olur “Kara Haber” şiirini şu notla yazar.
- Kesemde vereceğim şeyim yok. Yüreğimden başka-
Rıfat Ilgaz Tosya Zelzelesi şiirinde der ki deprem;
- Ölmeden mezara girmek ve o mezarda son nefesini verinceye kadar günlerce beklemektir.
Bu, yerin altına girenlerin felâketi… Ya üstünde kalanlar? –
Evet ya üstünde kalanlar onlar, bunlar, sizler ve bizler hepimiz…
Günlerce umut dedik, hiç umudumuzu yitirmedik… Ha çıktı ha çıkacak diye dakikalar, saatler, günler gözümüzün önünde akıp gitti… Bu sonucu onlara hiç mi hiç konduramadık, Yakıştıramadık…
Malatya’nın, Arguvan’ın sevilen yüzleri…
Güllü Tuncer 1955-2023 kara şubat
Dr. Ali Ekrem Tunçer 1954-2023 kara şubat
KÖY ENSTİTÜLÜ AİLENİN ÇOCUKLARIYDILAR
Öyle yetişmişlerdi. Babaları Mustafa Alp ve Garip Tunçer Köy Enstitülerinde yetişmiş birer eğitim emekçileriydi. Çocuklarının eğitimi onlar için vazgeçilmezdi…
Güllü abla Mustafa amcanın çocuklarının en büyüğüydü…Mühendislik okumuştu. Diğer Kardeşleri Cengiz ve Atilla Tıp eğitimi görmüşlerdi.
HALKIN DOKTORU
Ali Ekrem Dr. Garip Amcanın dört çocuğunun en büyüğüydü, hepsini de okutmuştu. Ali Ekrem Tunçer tıp eğitimi görmüştü.
Opr. Dr. Ali Ekrem Tunçer uzun yıllar, emekli olana kadar Malatya SSK ve Devlet hastanesinde yöneticilik dahil önemli görevler yapmıştır.
Toplumuna karşı duyarlı, yurtsever, yardım sever, alçak gönüllü, güler yüzlü, sevecen, insancıl, başarılı bir hekim olarak toplumun gönlünde taht kurmuştur.
TOPLUMCU VE MÜCADELECİ
Güllü abla; Babası Mustafa amcanın Atatürkçü, çağdaş ve modern düşüncesinin tedrisatından geçmiştir.
Güllü abla toplumcu, yardımsever ve güler yüzlüydü. Mücadeleci bir insandı. Bir dönem Malatya’da CHP Kadın Kolları Başkanlığı yapmıştı.
Ben ne zaman Malatya Arguvan ve İsa köye gitsem mutlaka karşılaşırdım. Toplumsal faaliyetlerin hemen hemen hepsinde mutlaka Güllü abla oradadır. Yalnız Güllü abla mı hayır, hemen Yanında eşi Ekrem doktor. Gülen gözlerle sıcacık bakışlarla göz göze gelirdim. Bana doğru geldiğini görünce dur Güllü abla ben geleyim yanına demeden kendi koşardı. Bu kadar da alçak gönüllüydü. İnsana dair ne kadar güzellikler var ise, sanki hepsi Güllü abla da ve Ekrem doktorda toplanmıştı.
ARGUVANA AŞIKLARDI
Hep omuz omuza, el ele kol kolaydılar. Tıpkı son gidişleri gibi…
Doğrusu İmrenir hayranlıkla bakardım içimden söylenirdim “Maşallah ne kadar da birbirine yakışmışlar” diye …
Her ikisi de bir Arguvan aşığıydı. Ve sonuçta el ele kol kola birlikte göç eylediler. Arguvan toprağı onları bağrına bastı.
Çok sevenleri, göz yaşı dökenleri vardı. Çok dualar ettiler…
Kim ölümlü, kim ölümsüz. Hafızalara kazınanlar, hep anılan, hep hatıralarda yaşayanlar aslında ölümsüzdürler. Güllü abla ve Ekrem Dr. bu ölümsüzler diyarındandır.
Koca Yunusun dediği gibi “Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil”
Güllü abla ve Ekrem Dr. canlar sınıfındandır.
Kara toprağa değil, yüreğimize gömüldüler.
Varsa ki eğer cennet en çok Güllü abla ve Ekrem Dr. hakketmiştir.
Ve yazımı SÜMMANÎ’NİN 1893 Erzurum Tortum depremini konu eden Deprem Destanı ile bitiriyorum.
“Kaza-i Tortum’da oldu vukuat
Gören gözler düştü ah ü figana
Bin üç yüz dokuzda ettik rivayet
Bunu destan edip saldık her yana
Bu gama müşterek ölüler sağlar
Görenler ah edüp yürekten ağlar
Sarsıldı dereler söküldü bağlar
Her taraf boğuldu toza dumana
Budur son alamet bozuldu devran
Biçare Sümmanî eylesin figan
Tahammül yok kaza buna bir destan
Bir eser bıraka cümle cihana”
Tüm sevenlerine, dostlarına ve ailelerine en candan başsağlığı, sabır ve metanet diliyorum
Hürmetler Saygılar
Süleyman Kılıç
16 Şubat 2023