HÜSEYİN ŞAHİN’İN
ARGUVANLI OZAN ABBAS EKİCİ/MEZARIMIN İŞARETİ KIRMIZI ESERİ ÜZERİNE
Rıza PARLAK
Hüseyin Şahin, Ozan Abbas Ekici’yi anlatan kitabını büyük bir zevkle okudum. Her türlü ayrıntıyı en ince noktasına kadar didikleyerek yaptığı çalışma umarım beklenen amaca ulaşır. Bu kadar detaylı bir çalışmayı ancak ki Hüseyin Şahin yapar.
Özetle, Arguvan tarihini anlatarak kitaba başlıyor. Kısa tarihi öyküsünü okurken biraz daha anlatsa diye beklentiye giriyorsun. Ardından Ozan Abbas Ekici’nin Arguvan Halpuz (Dolaylı Mahallesi ) başlayan yolculuğundan yola çıkarak gurbet ellerine kadar uzanır. Artık gurbetlik ve hasretlik ozanın yaralı yüreğine yeni yükler getirir. Gurbet yolu uzadıkça amanı bol türkülerde ozanın yüreğinden kağıtlara dökülür.
Her ozan gibi Abbas Ekici de bazı ozanlardan etkilenmiştir. Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Emrah, Mahsuni Şerif, Muhlis Akarsu, Ali Kızıltuğ ve Karacaoğlan’dan etkileniyor. Abbas Ekici denince yerel Arguvan Ağzı uzun havalar ve kırık havalar akla gelir. Usta âşıklara ait türkü ve deyişlerin yanı sıra kendi şiirlerini besteleyerek türkülere bir kaynak oluşturur. Âşıklar çeşitli mahlaslar kullanır. Abbas Ekici’nin Ali, Dertli Ali, Masum Ali ve Ozani mahlası kullandığı görülür. “Mezarımın İşareti Kırmızı” deyimi onun için farklı bir anlam içerir. Gizemli bir işaret gibi yeri geldiğinde karşınıza çıkartır. Şiirinin bir dörtlüğümde şöyle anımsatır.
“Bahçenize bir gül ektim biterse / Dallarında garip bülbül öterse / Benim vadem yardan evel yeterse / Mezarımın işareti kırmızı” derken daha çok duygulanır. Arkadaş ve kardeşlerine “Ben öldüğümde mezarıma ‘Mezarımın işareti kırmızı’ “Vasiyetimdir” der.
Ozan Abbas Ekici’yi tanıdıkların ve çocuklarının dilinden anlatımlarından dinlerken daha çok sevmeye başlıyorsunuz. Bir baba olarak, bir eş olarak ve bir arkadaş olarak baktığınızda güven veren bir dost karşınıza çıkıyor. Kimseyi incitmeyen, kırmayan her türlü fedakârlığa hazır bir duygu yüklü bir insanla tanışıyorsunuz.
Ozan Abbas Ekici şiirlerini sekizlik ve on birlik hece veznini biçiminde yazar. Gurbetlik, hasretlik, ayrılık, özlem ve yoksulluk temaları ağırlıkta his edilir. Geçmişe dair eksik kalmış yaşanmışlıklara “zalim felek, kahpe felek” söylemiyle göndereme yapar. Arguvan türküleri genelde yaşanın içinden süzülen acıların pınarından beslendiği için ozanların da sermayesi çekilen sıkıntı ve acılardan oluşuyor.
Felek adlı şiirinde şöyle seslenir:
Gönül verdim bir didara
Senelerdir çekti dara
Bilirsin halim fukara
Ne istersin zalim felek
Ne cihanda güllerim var
Goca dünya bana mı dar
Bulamasın ben gibi yar
Ne istersin zalim felek
Çeşmenden sular içmedim
Kapından gelip geçmedim
Daha dünyadan göçmedim
Ne istersin zalim felek
Nedir fikrin beyan eyle
Ne kadar sürecek söyle
Bir de gel ALİ’yi dinle
Ne istersin katil felek
Arguvan türkülerinde sıkça dile getirilen “sevdiğine ah etmek” veya “sitem etmek” Abbas Ekici dizelerinde de görülür. Aşağıda ki örnekte olduğu gibi.
Ağlayıp da gülmeyesin sevdiğim
Körler gibi arkan sıra bakasın
Bir gömlek giyesin uçsuz yakasız
İşte o zaman ahım çıkar sevdiğim
Hayal olsun ölüm senin gözüne
Bakmaz olsun kimse senin yüzüne
Şeytanlar inansın artık sözüne
İşte o zaman ahım çıkar sevdiğim
Arguvan konulu şiirlerin çoğunda bir adres olarak geçer. Arguvan onun için olmazsa olmaz bir sevdadır, sıladır. Şair dertlerini doğup büyüdüğü topraklarla paylaşır.
Ne kaldı ki Arguvan’ın özünde
Ağzından çıkanı el aldı gitti
İkrar verip durmadılar sözünde
Hayal kurdu ise yel aldı gitti
Uru’su var yayla gibi görülür
Çiçekleri kozalarda bürünür
Güzelleri uzaklarda görülür
Nazar değmiş gibi sel aldı gitti
Bozuk sazda sarı teli iniler
İlham alır toprağında ALİ’ler
Yavaş yavaş kayıp oldu ünlüler
Ateş almış gibi kül oldu gitti.
Gerçek yaşanmışlıklardan süzülen şiirler ve türküler her insanı farklı etkilese de toplumun ortak değerlerine tanıklık eder. İşte o zaman aşıkların içinde ki dertler depreşir, yanık türkülerden bizlere yansır. Her aşık kendine has bir biçimde çalıp söyler. Abbas Ekici kendine özgü yazıp söyleyen ozanlardandır. Onu daha iyi tanımak için Hüseyin Şahin’in hazırladığı bu kitabı okumakta yarar var.
Kitapta verilen şiir ve türkülerin yazılı belgeleri de eklenmiştir. Ayrıca dört türkünün notası ile yerel sözcük yer almaktadır. Abbas Ekici ile ilgili zengin bir belge ve fotoğrafların da varlığı eserin belgesel ve bilimsel kimliğini zenginleştirmiştir.
Kitabın yazarıyla ilgili özgeçmiş bilgileri ise şöyle:
Hüseyin ŞAHİN ( Uzm. Antropolog/Etnoarkeolog. ) 1961 yılında Malatya’nın Arguvan İlçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Malatya’da tamamladı. Hacettepe Üniversitesinde Felsefe eğitimi aldı. Fırat Üniversitesi Antropoloji Bölümü Mezunu olup, aynı Üniversite de İnsan Coğrafyası alanında yüksek lisans yaptı.
1988 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Halk Kültürü ve Müze Araştırmacısı olarak görev yapmaktadır. Yurt içinde çeşitli arkeolojik ve antropolojik kazı çalışmalarına katılmış, Bakanlık Temsilciliği görevlerini yerine getirmiştir. Antropoloji- Halkbilimi- Arkeoloji alanıyla ilgili sunum ve konferanslar gerçekleştirmiştir.
Alanıyla ilgili birçok bilimsel makalesi bulunmaktadır. Çeşitli Sempozyum ve Kongrelere bildiri ile katılan Şahin, bazı kitap çalışmalarına da yazılarıyla katkı sağlamıştır. Malatya Mutfak Kültürü (Ortak Yayın), Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi (Ortak Yayın), Malatya Kültür Envanteri (Ortak Yayın) gibi kitapları bulunan Araştırmacının; halk kültürü ve etnoarkeoloji alanında yayına hazır çalışmaları vardır. «Arguvan Halk Kültürü Üzerine Bazı Çalışmalar» ve «Malatya’da Ekmek-Hamur İşerine Etnoarkeolojik Bir Bakış» konulu yayınlar üzerine çalışmaları devam etmektedir.
Bilimsel yazın çalışmalarının yanı sıra halk kültürü motiflerini işlediği «Öykülemeler» adlı öyküleri de basım aşamasındadır.
Zevkle okuyacağınız bu eserin Türkiye genel dağıtımcısı “Malatya Atakan Müzik” (Cezmi Kartay Cad. No 3 Tel: 0532 696 87 28 Cem Doğan. ). Ayrıca AKEV (Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı/İstanbul), Malatya Deniz Kitapevleri, Fidan Kitap-Kafe, Yaprak Kırtasiye ile Arguvan’da Şimşek İletişim’den de temin edilebilir.