KEL MAMOĞ’LA TORTORLAR’IN TARLA DAVASI


                                                                                           Eğitmen İsmail Efendi (İsmail Adıgüzel)

 Eğitmen İsmail Efendi (Adıgüzel) güngörmüş bir insandı. Yörede sevilip sayılan herkes tarafından tanılan saygın bir insandı. Köy çocuklarının öğretmeni, büyüklerin Eğitmen efendisiydi. 1966 senesinin güzüydü… Gışla’ya yeni tayin edilmişti... Arguvan’da ilköğretim müdürü Kamil’den maaşını alıp cebine koydu.

Okulun az ilerisinde akasyaya bağlı eşeğin ipini çözüp tam binmişti ki, “İsmail Efendiii!” diye bir ses duydu, eşeği ise ha bire sıçan dikenlerine saldırıp yiyordu eşeğin yularını çekip: Başını döndürüp gözlüğünün üzerinden bahtığında bu Aşağı Sülmenlili kel Mamoğdu. “Dur birez” diyordu Kel Mamoğ ama çok telaşlıydı. Şapkasının önü gahıh, terlemiş cebinden buruşmuş yağlığını çıkarıp terini silenden soğra, “Bah İsmail Efendi” dedi birez utangaç bir şekilde, “Sizi dava ettim, mahkemeye verdim” deyince İsmail Efendi neye uğradığını şaşırdı. “Ula Mamoğ, sen aklını mı yedin, ne davası?” dedi ama Mamoğ’un ne belalı sakız gibi yapıştı mı bir daha yakasını kurtaran olmadığını, bütün girdiği davaları kazandığını, kırk yıllık abukatların karşısında gonuşamadığını biliyordu. Hemen bunlar aklına geldi. “Mamoğ ne davası?” dedi ikinci sefer. “Zırman güneyde sizin sürdüğünüz Boztepe üstü yol boyu benim” demesin mi? “Yav Mamoğ geriye ne galıyı, hepsini almak istiyorum desene” dedi.

Mamoğ gülümsedi, “Yolun altı sizin olsun, üstleri benim” deyince İsmail Efendi, “Eyvah Zırman güneyler elimizden getti” diye kendi kendine içinde söğlendi ama bozuntuya vermedi. Suratını asıp eşeğini sürdü gışlaya doğru yolda garar değiştirip Yukarı Köyde evine vardı, gonağına çıhtı, pencerenin kenarına oturup dokuz kapı olan Tortorların hepsini başına topladı. Herkes şaşkın, bu ilk defa oluyordu. Eğitmen gışlaya getmiş, okullar açılmış ama yanlız başına evinde akrabaları topluyordu.

Pala Mahap, Rıza, Memi, Sadık, Seyit Çavuş, Eyüp, Tortor, Mehmet Çavuş, Memet Gazi, Turan... Hepsi gonahta toplandılar. İsmail Efendi pencerenin kenarında oturmuş Cumhuriyet gazetesini okuyor, gelenlere hoş geldin deyip çok üzgün olduğu her haliyle belli oluyordu. Hepsi toplanmış, İsmail Efendinin gonuşmasını, ne için toplandıklarını açıklaması bekleniyordu. Bu ara misellemeleri ile ünlü Eyüp Ağam bir miselleme anlatıp millet tam gülüşmeye başlamıştı ki, İsmail Efendi gazeteyi pencereye atıp, “Yav bugün Tahirköy'de Kel Mamoğ’la garşılaştım. Bizi mahkemeye vermiş” deyince milletin gülmesi suratlarında asılı kaldı, bir anda oda sessizliğe gömüldü. Mehmet Çavuş yutkundu, “Hayırdır, niye?” deyince İsmail Efendi durumu anlattı. Pala Vahap Emmi, “Eyvah!” Kel Mamoğ’dan yakamızı kurtaramayız” deyi sitem edip Parçikanlılarla bir davasında heç Abukat tutmadan goca bir köyden kırk avukatları olduğu halde davayı gazandığını anlatınca İsmail efendi de ,”Ben de onu deyecektim size, işimiz çok zor” dedi. Aranızda para toplan da vakit geçirmeden, Ali Kaşifoğlu var tanıdık abugat, onu hemen tutalım vaktiynen mudahale etsin dedi.

Tortorların mahallede bu olayı gadınların da duymasıyla bir üzüntü yayılmaya başladı. Duvar dibinde toplanıp sohbet eden Zöhrena, Zekine, Fatey, Hacöğ bacım ve anam Sultan ver getsin ediyorlar Kel Mamoğ’a, Memet Çavuş Emmim, Zöhrena Bacımdan geçen yıl aldığı gremseyi istemiş, “Bozdurup İsmail Efendiye dava için verecem” demiş, kadınların hepisi tedirgin…

Dava seneler sürmüştü. Tortorların bütün topladıkları paralar şafak vakti Tahirköy yollarına düşüp mahkeme saatini beklemek. Avukat Ali Kaşifoğlu gibi yılların avukatının bütün savunmaları şahitleri Kel Mamoğ’un karşısında zorlanıyordu. Kel Mamoğ şapkasını bağrına basıp süpürge bıyığı ve masum duruşları, kaşının birini indirip birini kaldırması yılların hâkimi Süleyman Efe’nin yüreğini parçalıyordu. Tortorların abugatından daha çok dinliyor başını sallayıp âdete onaylıyordu. Çünki Kel Mamoğ haftanın beş günü hemen her gün karşısına çıkıyordu, hâkim bile ona alışmıştı…

1977 yılıydı, Ali Kaşifoğlu Haber gönderdi, “13 Ekim salı günü tarlaların başında olun” dedi ve ekledi, “Bir guşgana et pişirin, hâkim öğlen yemeğini tarlada yeyecek, ehli hukukta var toplam altı kişiyiz” dedi. İsmail Efendi yine haber gönderdi, topladı başına, durumu anlattı. “Hâkimi eyi ağırlayıp bir şey kesmemiz lazım” dedi, kimseden ses çıhmadı. Zaten avukata para vermekten gorhar hale gelmişlerdi. Senede üç dört sefer abugata para topluyorlar. Keşif parası, şahit parası derken bıkmışlardı. Eyüp ağam şu resimde gördüğünüz ha öldü ha ölecek 40 günlük danayı gözden çıhardı. “Durun, bizde bir dana var, onu keseriz” dedi. İsmail Ağam “olur” dedi. Hüseyin Amcam, “Gaçar lira vereceğik sana” dedi. Eyüp Ağam gözlerini sıktı, “Ula ne parası?” deyince oradakiler rahatladı... “Hee ula eyi olur, onu keserik” dediler, millet belli etmese de çok sevindi.

Gün gelmişti... Eyüp Ağam yüzmek için çatmayı açıp pala bıçağı bilerken Hacöğ Bacım, “Ula Eyüp Çavuş bu ne hal; Bıçağı neye biliysin?” dediğinde Eyüp Ağam durumu anlattı. Hacöğ Bacım şaştı. Danayı yere yatırdı. Dana da şaşkın şakın Eyüp Ağama bahtı ne olduğunu anlamadan. Kan revan içinde kurban getti Zırman güneydeki tarlalara.

Tortorların hepsi keşif gününde Mahap Emmimin emektar 35 Masey Ferguson motoruynan yol alırken bir guşgana soğanla sotelenmiş enfes kokulu pişmiş et Eyüp Ağamın gucağında çıhında guşgananın içindeydi. Motor Zırman güneyin düzünde durdu. Ötede Abugat, belalı Kel Mamoğ, Hakim ve şahitler ellerinde bir birine ulanmış üç kendir, garış garış tarlayı geziyorlar, bir birine ulanmış kendirlerle ölçüp biçiyorlar. Abugat Ali Keşifoğlunun yemeği hazırlan işareti yapınca Eyüp Ağam romorka çıhıp guşganadaki eti aşağıya indirmek istedi. Diğerleri de sofra bezi seriyorlardı. Eyüp Ağamın ayağı demire takılıp guşganaynan yere toz toprağa düşüp saçılmasın mı? Et olduğu gibi tarlaya yere savruldu. Ordakilar, “Eyvah!” dediler. İriza Emmim goşup durumu hâkimin yanındaki İsmail Efendiye anlattı. İsmail Efendi Ağam gulahlarına inanamadı, bir anda gıpgırmızı oldu sinirinden. “Hâkim çok acıhtım deyi, neydecek” dediler. Vahap Emmim. Memi Emmim, Seyit Çavuş, babam yere savrulan etleri üfürüp üfürüp hem yeyiler hem guşhanaya topluylar. Guşganadaki yağ kesekleri eritince et çamura belendi, elde yufka ekmeklerle damates salatası galmıştı.

İsmail Efendi durumu abugata anlattı, abugat da inanamadı, çok üzüldü. Sonra Abugat durumu Hâkim Süleyman Efe’ye anlattı. Keşif heyeti aç aç dönüp gettiler.

Karar duruşması gelmiş, 1975 yılının Aralık ayı, Arguvan’da bir sis var, heç sorman göz gözü görmüyor. Tortorların hepisi belediyenin üst gattaki Hukuk mahkemesinin önünde bekliyorlar. Abugatları Ali Keşifoğlu gocaman deri çantası ve cübbesiyle duruşma saatini beklerken Eğitmen İsmail Efendi ile tam garşılarında ise Kel Mamoğ yanında iki şahidi, Dorunun oğlu Hasan ile Mucuhların Baddal çay içiyorlar. Mübaşir Velinin canhıraş bağrışı ise sokağa taşıyor. Derken duruşmaya giriyorlar, Kel Mamoğ’un ve şahitlerinin şapkaları galplerinin üstünde sessiz ve masum görülmek Kel Mamoğ’un oldubitti taktiği, hâkim gözlüğünün üstünden bir yandan gelenleri süzüyor, bir yandan da kalın dosyayı karıştırıyordu. Derken ilk karar Kel Mamoğ’un lehine sonuçlanıyor, Tortorlarda bir anda bir sessizlik şaşkınlık oluyor, Ali Kaşifoğlu, “Daha bitmedi, temyiz edeceğiz, Yargıtay’a gedecek dosya” deyince, Tortorların Eyüp Çavuş, “Ula bu Mamoğ’dan dava almamız çoh zor” diyordu. Eğitmen İsmail Efendi ise yahoğ durun bahalım, hele Yargıtay’a bir getsin diyor, teselli ediyordu çevresindekileri.

Mahkeme yollarında yıllarca ömür tüketen Tortorlar, nihayet davayı kazanıyorlar, Tortorların İsmail Efendi, “Biz bu davayı gayıp etsek, Kel Mamoğ tüm tarlalarımızı dava edip alırdı” diye çevresini teselli ediyordu.

Arguvan toprakları gıraç ve verimsizdi ama çok candan ve zeki insanlardı. Arguvan ve insanlarını sevmemek elde değil, yoksullukla uğraşmasalar okuma imkânları olsa ne değerler çıkardı...
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum...
 
 

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
Ali İhsan Adıgüzel
Ali İhsan Adıgüzel - 8 yıl Önce

babam ,eğitmen i̇smail efendi bu davayı 41 yılda kazandı.kel mamoğun mağdur olmaması için geri bağışladı...

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56