‘Küllerimi Sana Bıraktım’, Muharrem Kaya’nın Pencere Yayınlarından çıkan İlk romanıdır. Kurgusu yaşlı bir adamın anlatımıyla bir delikanlının meraklı sorularıyla başlıyor. Politik bir pencereden olayların akışı tarihsel olaylarla yüzleşmeyi de beraberinde getiriyor. Kürtler, Ermeniler, Türkler, Romanlar ve Alevilerin birlikte yaşadığı coğrafyada bir kesit itibariyle tanıklık ediyor bu kitap. Yaşlı Adam’ın anlattıkları sizi öylesine alıp götürüyor ki tarihle bir kez daha yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz. Yörede yaşayan halkların ise bu kıyımlara sadece seyirci kalmayıp, destek oldukları da bilinmektedir zaten.
Yaşlı Adam’ın doğa ile olan dostluğu, çerçevesinde, mevsimlerin tüm güzellikleri kah Kuruçay vadisinden yansıyor, kah Yamadağı yaylalarına uzanır. Kışın acımasız soğukları, İlkbaharın coşkulu uyanışı yörede yaşayan insanların da kişiliğinin oluşmasında etkili olduğunu görüyorsunuz. Nasıl ki bazıları Zemheri soğukları kadar acımasız olsa da, bazısı İlkbahar da açan çiçekler kadar kibar ve narindir. İnsanların böylesine farklı olması doğanın bir parçası olduğumuzu kanıtlamaz mı? Yaşlı Adam Atma Aşireti ve Derejan Aşireti arasında ki çelişkilerin nedenlerini tanımlarken, yaşam koşulları aynı olan bu aşiretler arasında yaşanan acı olayların amacını da sorguluyor. Bu ihtilafların gerçek nedenlerini tarafsız bir biçimde okurlarına yansıtmayı ihmal etmiyor.
Yazar doğal felaketler karşısında insanların çaresiz oluşunu anlatırken, bunları engellemek mümkün olmasa da yaşananları kabullenmek gerektiğini belirtiyor. İnsanların kendi elleriyle yaratığı trajedileri ve dramları anlamanın kolay olmadığını vurgularken, tarihte yaşanan bir çok olayın günümüze gelene kadar içeriklerinin nasıl değiştirildiğinden de söz eder. Öte yandan Yaşlı Adam’ın bu konularda anlattıklarıyla olaylara farklı açıdan bakmanız sağlanıyor.Yakın tarihte yaşanan olaylara tanıklık yapan Yaşlı Adam Ermenilerin sürgünde yaşadığı dramı, yaşadıkları acılara tanıklık etmiştir. Sürgün esnasın da çobanlık yapsın diye alıkonulan altı yaşındaki çocuğun adına Memed deseler de herkesin ona Gavur Memed demesini kimse ses çıkarmaz. Alıkonduktan altı yıl sonra kaçıp Sivas’ta ki köyünü bulan Memed her tarafın yakılmış ve yıkılmış olduğunu görür. Memed kendi evlerinin bulunduğu yerden mendiline aldığı küllerle birlikte Rusya’ya gitmenin bir yolunu arar. “Ailemden geriye, bu kesedeki küller kaldı” deyip Sivas’tan ayrılır. Roman ise ismini, işte, Memed’in yakılmış olan ebeveyinlerinin bu küllerden alır.
1915 Ermeni olaylarında yaşanan dramın tanıkları henüz yaşarken olayların nasıl çarpıtıldığını görmenizi sağlıyor bu kitap. İnsanların ırklarından çok insani yanlarının öne çıktığı ilişkiler anlamlıdır. Haksızlığa uğrayan Ermeni yurttaşlarımızın çektiği acıların size yabancı olmadığına tanık oluyorsunuz. Ayrıca, koşulların yaratığı Seyit Ali her ne kadar acımasız olarak kendi köylülerine düşman olsa da Arapgir de bir Varujan Emmi’sine dost olacaktır. Onunla sohbet ederken aldığı tadı hayatı boyunca unutmayacaktır. Babasından gördüğü sıcaklığın Varujan Emmi’den gördüğüyle aynı olduğunu fark edecektir.
Romanın akışı tarihsel olayların akışıyla yan yana geldiğinde farklı bir pencereden bakmanıza yardımcı olacaktır. Resmi tarih tarafında anlatılan olayların nasıl çarpıtıldığına tanık olurken, Sarıkamış’ta Enver Paşanın askerleri nasıl kışa kurban ettiğini, neyin uğruna bu bedellerin ödendiğini haklı veya haksız savaşların getirdiği yıkımlara tanıklık ederken, tarihi sorgulama hakkını da kendinizde bulabileceksiniz.
Kitabı okumaya başladığınızda olayların akışına hiç de yabancı olmadığınızı göreceksiniz. Yaşlı Adamın anlattıklarının bir kısmını yaşamış, bir kısmını da büyüklerinizden duymuş olduğumuz olaylardır. Kuru Çay’ın sadece türkülerde geçmediğini, romanlara da ev sahipliği yaptığını tanık olmak ayrı bir anlamı olacaktır. Herkesin okuması gereken bir yapıt. Okuyanların severek okuyacağı ve tarihsel olayları bir kez daha sorgulayacağına inanıyorum.
Şair ve yazar Muharrem Kaya 1950 yılında Malatya/Yazıhan ilçesinde doğdu. Derejan Aşiretinden olup İlk ve Orta öğrenimini Malatya’da tamamladı. Üniversiteyi Almanya’da bitirip Tekstil Mühendisi olarak yaşamını İzmir de devam ettirmektedir. İlk şiir kitabı “Ser Belam Zor Belam” 1998 yılında yayınladı. İkici şiir kitabı “Fırdevs’in Dramı”nı 2004’de yayınlayan yazar, “Esir Kampının Su Taşıyıcısı” adlı öykü kitabının 2009’da yayınlanmasından sonra “Küllerimi Sana Bıraktım” romanlıyla okurlarıyla buluştu.
Severek okuyacağınız bir yapıt olan “Küllerimi Sana Bıraktım” romanı herkesin kütüphanesinde bulunması garken bir kitap. Sadece bulundurmak değil mutlak okunması gereken güzel bir eser. Muharren Kaya’nın yoğun bir emek vererek yaptığı bu çalışmanın değerinin okurları tarafından da fark edeceğine inanıyor, yeni çalışmalarında başarılarının devamını diliyoruz…