ABD’nin, Kürdistan’a bakışını Kurdistan Güvenlik Ajansı Müsteşarı Mesrur Barzani, ‘’Dağların dışında Kürtlerin dostu yoktur şeklindeki eski atasözünün değiştiğini artık Kürtlerin yeni dostunun ABD olduğunu’’ vurguladı.
Çok da iddialı bir vurgu…
Dağlar ve Kürtler ha !
Mesrur Barzani’nin çok düşünmesi gerekmez mi?
Belki de bir anlık galeyan açıklaması.
Sümer’in Kürd’ü dağ ile adlandırması, Ksenefon'nun Kürdistan Dağalarından Geçişi ve Onbinlerin Dönüşü, Bin yılların yuvası dağların dostluğunu nasıl olur da ABD alabilir. Kürdistan dağlarının, Kürtlere vardiği o yüce ruhu ABD nasıl olur da verebilir? Mahabad Cumhuriyeti’nin yıkılışından sonra Molla Mustafa Barzani’yi efsaneleştiren o Kürdistan Dağlar’ının ‘dostluk çağrısının’ oluşturduğu dinamizmi, ABD nasıl oluşturabilir?
Dağların dostluğu menfaate dayalı değildi. ABD dostluğunun ise temel dayanağı ‘menfaat’ olduğuna göre bu ‘dostluk’ ne menem bir dostluk?
“Kürdistan ile ABD arasındaki ittifakı bir başka deyiş ile ‘dostluğu’ güçlendiren 6 temel başlık bulunmaktadır.
1: DAİŞ, Kürtler olmadan yok edilemez.
Çünkü İslam Devleti büyük ölçüde Kürdistan coğrafyası üzerinde kuruldu. Başka coğrafyalardan gelerek İŞID ı yenseler dahi bu durum İŞID için geçici bir yenilgi olur ve yenenler kendi coğrafyalarına çekildiklerinde İŞID tekrar canlanır. Ancak Kürtlere yenilen bir İŞID bir daha güçlü bir diriliş yapamaz.
Tabiki ABD bu durumun farkında…
2: Cihadist yapılar modern bir Sünni güç olmadan bertaraf edilemezler.
Kürtler modern bir Sünnü güç. Kürtler’de modernite o kadar gelişti ki, hiçbir Müslüman ülke halkı bu denli modern bir gelişim göstermedi. Bu modernite batı uygarlığı yaşayanlarca çok berrak görüldü ve destekleniyor.
ABD Bu Dünya kamuoyu desteğinin tabiki farkında…
3:; ABD dış siyasetinin demokrasinin gelişmesi için ihtiyaç duyduğu bölgelerden biri de Kürdistan’dır.
Kürtlerdeki kültürel değişimin modern oluşu, başka halklara saygı duyurak onlara eşit haklarla yaklaşım göstermeleri demokratik oluşumların oluşmasını en kolaylaştıracaktır. İslam Ülkeleri içerisinde örnek görülecektir.;
ABD, Tabiki bunun da farkında…
4: ABD’nin Körfez bölgesi politikaları bağımsız Kürdistan ile daha güçlü olacak.
ABD’nin süper güç oluşu Dünya üzerinde hegemonya gerektirir. Stratejik hesaplarla devletler üzerinde hegemonyasını perçinler. Bu nedenlerle Kürdistan’ın Ortadoğudaki stratejik konumundan yararlanarak Körfez Ülkeleri ve İran üzerinde ağırlığını hisettirerek, İsrail için ön açıcı durum hazırlamak ister.
a) ABD, Kürt coğrafyası üzerinden İran’a sokularak, İranı zayıflatmak, Türkiye’nin pazarlık gücünü kırmak ister.
b) ABD Körfez Ülkeleri üzerindeki ağırlığını Kürdistan üzerinden hisettirmek ister.
c) ABD, Arap olmayan Kürt Halkı ile İsrail’e müttefik olma yolunu döşer.
d) Yukarıda ‘Türkiye’nin pazarlık gücü’ dedik, bu konuyu birazcı irdeleyecek olursak; Aslında çözüm süreci ile Türkiye Halkları için çok parlak bir gelecek umudu belirmişti. Bütün Ortadoğu ve hatta Dünya’yı etkileyecek ‘Halkların Kardeşliği ve bir arada yaşama’ isteği emperyalizme karşı direnişin yolunu açacakken, çözüm sürecinin sona ermesi ile bu yol önemli ölçüde kapatılmış oldu. Çözüm süreci ile Türkiye Halklarının Kürtlerle birlikteliği gerçekleşecek ve ABD ile Rusya geri planda kalacak, Orta doğuda Halkların mücadelesi öne çıkacaktı.
Çözüm sürecinin sona ermesi ile maalesef halklar değil; ABD ile Rusya Kürtleri paylaşamaz bir durum sergiliyorlar. Çünkü Kürt coğrafyası ağırlıklı gelişen savaşta Kürtlerle birlikte hareket etmenin nimetlerinin hesabının öne çıktığını görüyorlar.
e) Başını İran’ın çektiği ŞİİLİK mezhebi ile Sünnü mezhebinin başını çeken Suudi Arabistan ve diğer yandaşı devletlerinin mücadelesi ve aynı zamanda İsrail ile İran arasındaki büyük sürtüşmede Kürdistan çok önemli bir stratejik konumda…
ABD tabiki bunların farkında...
5: ABD’nin enerji ihtiyacının olması ve bu enerjinin Kürdistan’da var olması.
Kürdistan’da devasa yeraltı enerji kaynakları ve Tanrının dahi bahçesini (Aden) yetiştirdiği çok değerli bakir toprakları ve iklimi iştah kabartmaktadır.ABD Eski Başkanı Barack Obama'nın IŞİD ile ilgili ilk açıklaması "Kürdistan Bölgesi'nin başkenti Erbil bizim kırmızı çizgimizdir" açıklması boşuna değildir.
Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD), Kürdistan'ın başkenti Erbil'de inşa etmekte olduğu ve inşası 4 yıl sürecek olan konsolosluk binası dünyanın en büyük ABD konsolosluk binası olacaktır.
Rojava’da ABD’nin inşa ettiği üç küçük çaplı hava alanı vardır.
Rojava’da PYD’yi, Kuzey Kürdistan’da ise Peşmerge’yi silahlandırmakta ve hatta eğitmektedir.
ABD, Kürdistan’ın devasa ölçekteki enerji kaynaklarını ihtiyacı için kullanma planlalarını mutlak yapmış olmalı.
ABD tabiki bunun farkında...
6- Rusya’nın, Suriye Kürtleri için statü isteği ve bu statüye garantör devlet olarak sıcak bakması iki süper gücün Kürdüstan rekabeti ABD’yi kamçılamaktadır.
Sonuç olarak Kürdistan o kadar değerli ki, ‘yerel hegemonlara bırakılamayacak kadar değerli’
Bu değerlilik, zaman, oluşan koşullar, güç dengelerinin aldığı konum kaçınılmaz olarak bir Dünya Savaşını Kürdistan’a taşıdı. Çok sayıda Kürdün ölümü ve büyük alt/üstler gerçekleşebilir, ancak hiçbirşey eskisi gibi olmayacak/kalmayacak. Ortadoğuda büyük değişim gerçekleşecek.
Herkesin hesabını bu büyük değişime göre yapması gerekecek. Bu hesap kazananları ve kaybedenleri belirleyecek.
SONUÇ: Dağlar mı dost yoksa ABD mi dost? Kürtler antik çağdan bu yana asla dağların ihaneti ile karşılaşmadılar. ABD’nin ‘dostane’ yaklaşımının birden fazla sayıda ihanete dönüştüğü ise yaşayan bir çok kimsenin şahitliğinde hala canlı…
Hışım olur, sel bulanır ama bir gün mutlaka su durulur ve mecraını bulur.
Sonuçta daima olduğu gibi BÜYÜK SİSTEMATİK DOĞAL GÜÇ kazanacaktır. O güç haqqın gücüdür.
22.01.2017/Mehmet Ali Çabuk
KÜRTLERE ABD Mİ, DAĞLAR MI DOST?
