AKİLLER GÖREVDE //

         Bir süredir ülke çapında dağılan 63 kişilik  ‘’Akil’’ insanlar‘’ biz ne o yanlıyız ve nede öbür taraflı  tümden bağımsız.. Yıllardır ülkenin içinde bulunduğu duruma barış yanlıları olarak görevlendirildik ve huzura katkımız olacak inancımızla herkesle birleşip bütünleşmeye çıktık…
        Sanırım gidilen her yerde insanlara ilk etapta denilen bu söz olsa gerek.. Tabi ki herkesçe algılanan da bu olması gerekir…
        Umarız  540 kusur kişilik  parlamentonun yapamadığı ‘’Akil gruplar huzurlu bir bütünleşmeyi ülkeye kazandırmış olurlar deyip bekleniyor…
        Her grup kendi bölgesinde, barış dediklerinde insanlar ‘’hayır barış değil savaş diyecek de değiller herhalde, ihtimal da vermiyoruz… 
        Öyleyken, barışın içi nasıl ve neyle doldurulacak, inandırıcı bir açıklama olmadığı için insanların kafaları karışık.. Öyleyken, ülkede kalıcı bir barış dendiğinde aslında konunun çok yönlü ele alınması gerekmektedir..  Birden fazla dönemdir iktidar olan AKP nin  tavrı ve icraatları ‘’ne içte ve nede dışa açılmalarında politikaları,  belli büyük bir kesimi memnun ve mutlu edememiştir.. Ancak , Aylardır başlatılan süreçle‘’silahlar sustu’’ öncelikle bu kara sevindirici oldu ve yüreklere su serpildi diyebiliriz, ilk etapta olması gereken ve beklenende bu idi…
        Şimdiyse, Kürt halkının taleplerini de kapsayan  (Dil, din, eğitim, köken, cinsiyet ve tüm ayırımcılığı ret eden ‘’siyaseti de bağlayan, oluşturulacak çağdaş demokratik bir hukuk sistemi ile, kalıcı bir barışın sağlanması şart diyoruz…
        Akil insanların asıl görev ve çabaları bu doğrultuda olmalı ve görev aldıkları adrese (iktidara)  ‘’halklardan aldıkları güç ve önerilerle’’ dayatmalıdırlar…
         Bir hukukçu değilsin diyebilirler,  Mevcut yürürlükteki ‘’Anayasa nın’’ ‘’1- 2- 3- 4-10- 14- 24 maddeleri bu taleplere gayet açık..
         Yeni bir anayasadan da söz edilirken, 12 Eylül 80 cunta anayasasında ‘’anti demokratik tüm maddelerinin değiştirilmesi için de görev yasa yapıcısı TBMM nin dir.. (Örgütlenme, Basın yayın ve düşünme ve ifade özgürlüğü, seçim yasası, vesaire…Tümden çağdaş forumlara getirilmelidir..   
         Gelelim diğer bir konuya: Adı konuşulan süreç de ‘’Alevilerin  kaygılılar var.. Şimdiye kadar AKP iktidarları Alevilerin ‘’Cem Evleri ibadet yerimizdir’’ taleplerine hiçte olumlu bakmadıkları gibi, Aleviliği inanç olarak da kabul etmemişlerdir... İbadet ve inanç özgürlüğünü, kendi ibadet tarzlarında yoğunlaşarak farklı renkliliklerin varlığı ve kabulünü içlerine sindiremeyen AKP iktidarı ile, ülkede kalıcı bir barışın kurulacağından Alevilerce şüphe edilmektedir…
        Süreç, barış ve demokrasi için başlatıldı ise, ‘’Alevi Bektaşilerin öğretileri gereği’’ çağdaşça taleplerini yıllardır duyurmaya çalışmışlardır…
             ( barışa evet,  şeriata hayır)
         1 :  Cem evleri ibadet yeri olarak kabul edilsin
         2  : Mecburu din derslerinin kaldırılması
         3  : Diyanet  işleri kaldırılsın
         4  : Madımak müze olsun..  
        Gibi, Alevi ve Bektaşi talepleri şimdiye dek kabul bulmadığı gibi başlatılan ‘’bu barış ve demokrasi’’ sürecinde de, hükümetin ve Akil grubun net olarak programında olmadığı görülmektedir, onun için Alevi ve Bektaşiler bu süreç ve İktidarın konuya duyarsız kalmasından rahatsızlar… Gündemde ve süreçte barış konuşulmaktadır..
        Eğer barış ve birliktelik sözün ve işin  sağı ise, bu taleplerin çözümü hiç de zor olmasa gerek..
        Akillerin, Alevi ve Bektaşi talepleri programlarında olmasa bile, zabıtlarına muhakkak girecektir..Talepler şikayet ve bilgiler yerine vardığında Alevi Ve Bektaşi sorunlarına da ‘’o iyi niyetle yola çıkan AKİL gurupların  raporlarında yer verildiği kanımızca görülecektir..
        Bu taleplerin zapta alınması ve çözüm kavuşturulması açısından, bazı Alevi kesimlerinden ‘’S. İzzettin Doğan’’ı gurup içerisinde ‘’kınayan ve şans olarak görenler de var…
        Peki bu öncelik alan sorunlar çözüme kavuşmuş olduğunda, sevineceğiz elbette ki. Ancak, ‘’Ülkede köklü bir barış sağlandı da diyebilecek miyiz..?
         Egemen  bir avuç dışa da bağımlı, işbirlikçilerin eline bakan ‘’emeğiyle yaşamaya çalışan insanların (aş, iş, sağlık, çocuklarının eğitimi ve gelecekleri, süreçte düşünülmekte midir?  Geçmişten günümüze sermayenin çıkarına malzeme olarak kullanılan ‘’Vatan Millet Sakarya’’ dayatmaları yüzünden silahlı çatışmalara varıncaya kadar üst üste yığılmış çözüm bekleyen onca sorunlar var ki, başta ‘’emperyalizmle bağlar koparılmalıdır, yada barış yine askıda kalacaktır..
 
  Saygılarımla…
       

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56