Hani, övünmek belki doğru değil ama insan övünmeden de edemiyor yani. Biz Arguvanlılar içkiyi insan gibi içer, içtikten sonra sapıtmaz, çevreyi rahatsız etmez; edep-erkân içinde, hoş sohbet ve muhabbetle bir dostluk sofrası kurar, en asil içki kabul ettiğimiz Rakı ile dem alırız. Aslında, içki, hem kültürümüzün hem de inancımızın bir unsurudur!!!
Zaten, Rakı giren eve yobaz girmez/giremez bunu da biliyorsunuz!
Hatta,Arguvan Türküleri'nin kaynağındaki üretkenlik sağlayan etkenlerden biri de içki dahası RAKI'dır.
Harabi'nin, bir deyişinde geçtiği gibi:
"Ehline helaldir na ehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali"
Bu açıklamadan sonra sizlere, kendime ait olan kısa bir öykü aktarmak istiyorum . Öyküde geçen şiirlerde bana aittir.
İyi okumalar dostlar!

50'li yaşlarda Arguvanlı bir erkeğin eşi, kendisini terkedip gidiyor ve haliyle bizim Arguvanlı bu duruma çok üzülüyor ve eşinin hasreti yürek yangınını körükledikçe körüklüyor. Bizimkisi teselliyi içki de daha doğrusu Rakı da buluyor. Hemen hemen her gece bir büyük Rakı içiyor ama banamısın da demiyor, sadece kafası biraz çakır keyf oluyor. Bazen yalnız bazen de arkadaşlarıyla içiyor.
Aylardan temmuz ve Uluslararası Arguvan Türkü Festivali'ne de yaklaşık 1 hafta var. Bizim Arguvanlı'nın üniversite yıllarında aynı bölüm ve sınıfta okuduğu Izmirli bir arkadaşı var. Arkadaşlıktan öte, bir dostluk ilişkileri var ve bugüne kadar da hiç iletişimlerini koparmamışlar. Bizimkisi, İzmirli arkadaşına telefon açıp konuşur. Arkadaşını, Arguvan türkü festivali için evine davet eder. Izmirli de arkadaşının davetine icabet ederek Arguvan'a arkadaşının evine gelir. Hal - hatır sormalar, hoş sohbet, muhabbet ve buna bağlı olarak anılar depreşerek geçmiş günleri yad ederler. Akşam olunca, bizim Arguvanlı Rakı sofrası kurar ve beraberce yiyip-içerler. Sofra kaldırıldıktan sonra bizimkisi, İzmirli ye dönerek : " Bu böyle olmadı, ben seni yarın dağ-bayır gezdireceğim, yedirip-içireceğim, Arguvan'ı sana tanıtacağım"der. Aslında gezmek falan bahane ve Arguvanlı için Rakı içmek şahane!
Ikinci gün iki arkadaş gezmek ve Rakı içmek niyetiyle akşam üzeri evden çıkacakken bizimkisi Izmirli arkadaşına dönerek : "Üzerine bir şeyler al! Arguvan da serin olur havalar! Bak ben Rakı içeceğimiz için üzerime ceket giydim, şayet Bira içecek olsaydık inan ki üzerime palto giyerdim"der.
Izmirli, bu söz üzerine çok güler ve der ki : " Yahu arkadaşım, hem temmuzun ortasındayız havalar çok sıcak hem de Rakı içtiğimizde Rakı bizi ısıtacak, hararet basacak ve sıcaktan yanacağız! Öyle değil mi? "
Arguvanlı oralı bile olmaz ve şunu der : "Benden söylemesi, vallaha sen bilirsin, sonra pişman olursan karışmam".
Arguvanlı'nın sırtında ceket, İzmirli'nin üzerinde ise kısa kol ince gömlek vardır ve evden çıkarlar. Epey yürüdükten, Uru'nun düzünü aştıktan sonra bir tepenin yamacında, soğuk kaynak suyunun(göze) başında otururlar. Nevaleleri ve iki büyük Rakıyı çıkararak bir çilingir sofrası kurarlar. Ilk dubleyi"cam cama değil; can cana değsin"diyerek dotluklarının ve bu mutlu günün şerefine kaldırır, içerler. Rakılar içilir, muhabbet koyulaşır ve epey bir zaman geçtikten sonra hafif bir esinti başlar ve gittikçe hava soğur.Bu arada Izmirli soğuktan titremeye başlamıştır çünkü üzerinde sadece kısa kol ince gömlek vardır. Arkadaşının titrediğini-üşüdüğünü gören Arguvanlı, hemen etraftan çalı-çırpı toplayarak ateş yakar ( Arguvancası ataş gayar ) ve Izmirli yi ısıtmaya çalışır. Ama Izmirli hala titriyor. Arguvanlı nın üzerinde ceket olduğu için soğuk havadan fazla etkilenmiyor ve havayı sadece serin olarak algılıyor. Ve arkadaşına dönerek der ki : " Yaaaa gardaş, ben sana demedim mi, Arguvan'da serin olur havalar! " Sonra bizimkinin aklına bir türkü gelir ve eli kulağa atarak :
Arguvan da serin olur havalar
Hançer ile bu sineme vuralar
O yar gitti ıssız kaldı buralar
Söylen nasıl içmem ben bu RAKI YI?
Der ve ardından Izmirli, Arguvanca aboğğğ aboğğ diye içten bir aboğ çeker. Izmirli, efkarlanarak"dillerine sağlık, güzel dostum " diyerek arkadaşını öper.
Sonra İzmirli, arkadaşına şunu der : "keşke bana Arguvan'da soğuk olur havalar deseydin. O zaman üzerime ceket giyerdim"
Bizimkisi, Izmirli ye dönerek : " ceket beni serin tutuyor, gömlek te seni üşütüyor"ve ceketini çıkararak arkadaşının sırtına geçirir. Hah şimdi sen serinle ben de üşüyem der.
Nede olsa Arguvanlı. Arkadaşının üşümesine gönlü razı olmuyor ve ceketini arkadaşına vererek en azından ısıtmasada serinletiyor ve böylece bir çözüm buluyor.
Bunun üzerine Izmirli duygulanıyor, gözlerinden yaş akıyor ve bir Arguvanlı edasıyla elini kulağına atarak İzmirli bir türkü tutturuyor :
Arguvan insanı çağdaş medeni
Vefasız olupta yoktur gideni
Üşümek olsa da bunun bedeli
İçerim seninle Arguvanlı can
Ve böylece Arguvanlı ile İzmirli candaş olur, müsahip olur, yoldaş olur.
Ne mutlu böyle dostluklara...
Hepinize, türkü tadında, Rakılı muhabbetlerle dolu mutlu bir yaşam dilerim.Yalnız, Rakı'da kapasitenize bağlı olarak ölçüyü kaçırmayın, abartmayın ve kararında için. Yoksa, Rakı size küser!!!
Herşey gönlünüzce olsun, hoşçakalın, dostça kalın ve her zaman söylediğim gibi,
umut ta kalın, dirençli olun.
Hüseyin Yalçın ( Sosyolog )

