Müge Akgün-Radikal
Anadolu topraklarında yeşeren en özel tatlardan olan aşure hakkında yazmayı düşünürken güzel bir rastlantı, muharrem orucunun bittiği günlerde Malatya’nın Arguvan ilçesi Kızık Köyü’ndeydim. Kadınların bahçede imece usulü kazanda kaynattıkları aşure bugüne dek yediklerimin en lezzetlisiydi. Kızık, Arguvan’daki kırka yakın Alevi köyünden biri. Anadolu’nun birçok bölgesinde olduğu gibi bir zamanlar Malatya farklı dinlerin ve kültürlerin kesişme noktasıymış. Bu zenginliğin kimi ayakları bugün yok ama Alevi kültürü yaşatılıyor.
İslami takvimin birinci ayı muharrem, ‘Aşure Ayı’ olarak da anılıyor. Hz. Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’in Kerbela’da öldürülüşünün yası ayın ilk 10, kimilerine göre 12 günü, matem orucuyla tutuluyor. Sonraki iki günde de aşure yapılıp dağıtılıyor. Alevi aşuresi sıcak yeniyor.
Anadolu’daki tüm kültürler, dinler birbirinden etkilenmiş. Aşure birçok farklı inançta yeni yılı karşılamak için pişiriliyor. Ermenilerde ‘tatlı çorba’ denilen ‘Anuş Abur’ da yeni yılı karşılarken yapılıyor. Aşure gibi anuş abur da Nuh efsanesine dayandırılıyor.
Nuh’un gemisindekiler tufandan kurtulmanın mutluluğuyla ambarın dibinde kalan tüm kuru erzakı bir araya getirerek ‘Şükran çorbası’ yapıyorlar. Fasulye, nohut, buğday ve kuru meyvelerin birlikteliğinden hayatın yeniden başlayacağını simgeleyen muhteşem bir lezzet çıkıyor ortaya. Aslında aşure her dinde yeniden doğuşu simgeliyor. Ve her kültür kendi inancına, kimi zaman da elinde var olanlara göre malzeme katıyor. Yedi malzemeyle yapanlar da var, 40 çeşit koyanlar da. Alevi inancına göre 12 İmam’a atfen 12 farklı malzeme kullanılıyor. Üzerine konan meyveler ise Kerbela şehitlerini temsil ediyor. Ancak kırkı tamamlamak kolay olmadığı için eskiler “Kırkı tamamlayamayanlar bir kaşık balla tatlandırsın. Arılar nasılsa kırk tür çiçeğin nektarını almıştır” diyerek kuralı demokratikleştirmişler...
Anuş Abur
Ermeni aşuresi diye bilinen ‘Anuş Abur/ Tatlı Çorba’ Ermenilerin 31 Aralık-6 Ocak arası yeni yıl sofralarının ayrılmaz bir parçası. Yalnız ‘Anuş Abur’un içine fasulye ve nohut gibi bakliyatlar konmuyor. Üzeri ceviz, nar, kuru kayısı ve badem ile süsleniyor.
Koliva
Rumların ölenlerin arkasından buğdayla yaptıkları helva ‘Koliva’ bir cins ‘Susuz Aşure’. Haşlanmış buğday bezler üstüne konarak iyice suyu çektiriliyor. Ardından badem, fıstık, üzüm, tarçın, kişniş, kimyon, galeta ve bisküvi tozu ile karıştırılıyor. Üzerine pudra şekeri konuyor ve
kilisede ya da mezarlıkta dağıtılıyor.
Golifa
Rumların yas yemeği ‘Koliva’, Kıbrıs Türkleri arasında tat ve anlam değiştirerek ‘Goliva’ya dönüşmüş. Goliva Kıbrıs’ta hem yılbaşı öncesi hem de muharrem ayında pişiriliyor ve komşulara, akrabalara dağıtılıyor. Golifa da koliva gibi bir cins kuru aşure. Haşlanmış buğday, nar, badem, susam, çörekotu, kişniş tohumu ve anason konarak yapılıyor. Ancak şeker katılmıyor.
Alevilerin 4-13 Kasım arasında tuttukları orucun ardından gelen aşure günü geçti ama kültürümüzde muharrem aşure ayı olarak bilinir ve ay boyunca yapılır. En az yedi kişiye dağıtılır. Hatta aşure tüm yıl boyunca yapılan en özel tatlılarımızdan biri olarak kültürümüzde yaşatılıyor.
Bİr aşure tarİfİ
2 su bardağı keşkeklik buğday
5 bardak su
1 su bardağı tozşeker
1 su bardağı fasulye
1 su bardağı nohut
1 çay bardağı bakla
150 gram ceviz içi
150 gram fındık içi
100 gram soyulmuş badem
1 su bardağı ayıklanmış nar
100 gram kuru kayısı
100 gram kuru incir
50 gram kuru üzüm
1 fincan çörekotu ve susam karışımı
1 çorba kaşığı tarçın
1 fincan gülsuyu
1 tatlı kaşığı vanilya
1 çay kaşığı tuz
Buğday, nohut, fasulye ve iç bakla ayrı ayrı geceden suya konarak ıslatılır. Ertesi gün hepsi ayrı ayrı pişirilir. Buğdayın haşlanma suyu dökülmez, ağır ateşte iyice piştikten sonra içine baklagiller eklenir. Yarım saat kadar birlikte pişirilir. Sırasıyla tozşeker, tuz, küçük küçük doğranmış kuru meyveler eklenir. 10 dakika ağır ateşte pişirildikten sonra gülsuyu ve vanilya eklenir. Altı kapatıldıktan sonra badem ve fındık eklenir. 15 dakika dinlendikten sonra kâselere bölünür. Üzerleri çörekotu, susam karışımı, ceviz, çam fıstığı, nar ve tarçınla süslendikten sonra dağıtılır.
Malatya Uluslararası Film Festivali
Bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Malatya Film Festivali’ne ilk kez konuk oldum. Açılış gecesi bir festivalin sonraki günleri hakkında da fikir verir. Gece boyunca hiçbir aksama olmadı. Sunucular çok başarılıydı. Yeşilçam’ın emektar oyuncularının davet edilmesi, Filiz Akın ve Eşref Kolçak’a onur ödülü verilmesi; Kemal Sunal, Filiz Akın ve Eşref Kolçak için hazırlanan kitaplar da övgüye değer. Gençliğe, dizi oyuncularına tapar bir toplum haline geldik ama Türk sineması geçmişini unutmadığımız, vefa borcumuzu ödediğimiz sürece gelişecek. Kısacası Malatya Belediyesi Kültür A.Ş.’nin inisiyatifiyle başlayan festival böyle giderse Türkiye’nin en iyi film festivallerinden biri olabilir.
Radikal