KIZIK MAHALLESİNDE KIŞ YARISI VE ABDAL MUSA ETKİNLİĞİ YAPILDI

Arguvan Kızık Mahallesinde (Köyünde) Geleneksel Kış Yarısı ve Abdal Musa Etkinliği yapıldı.

KIZIK MAHALLESİNDE  KIŞ YARISI VE ABDAL MUSA ETKİNLİĞİ YAPILDI
HABERİN GALERİSİ
KIZIK KIŞ YARISI

KIZIK KIŞ YARISI

 Arguvan Kızık Mahallesinde (Köyü’nde) geleneksel olarak her yıl Ocak ayının son haftası ile Şubat ayının ilk haftası aralığında yapılan kış yarısı etkinlikleri, 08 02.2015 Pazar günü yoğun bir katılımla yapıldı.

Kızık Mahallesi (Köyü) Muhtarlığı ve Kızık Köyü Derneği’nin ortaklaşa hazırlamış oldukları kış yarısı şenliklerinin hazırlıkları günler önce köylülerin yoğun katılımı ile titizlikle hazırlandı.

  Kış yarısı şenlikleri Abdal Musa Lokmasının ikramı ile son buldu.

Kış Yarısı Etkinliği ile ilgili olarak Malatyada faaliyet gösteren Kızık Dernek Başkanı Hasan Taner ‘Geleneksel olarak her yıl düzenlediğimiz bu etkinliğimizi, gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla bu kültürümüzü yaşatmak istiyoruz.  Bu sayede hem birliğimizi sağlamış olmaktayız hem de bir araya gelme vesilelerimizden birisi olması acısından çok önemli’ dedi.

Kızık Muhtarı Ali Seydi Taner ise, aynı düşünceleri paylaştığını ve konuklara katılımlarından dolayı teşekkür etti.

Kış yarısı geleneği ile ilgili olarak Kızıklı şair ve yazarlarından Musa Aslantaş ise, şu bilgileri bizlere aktardı. ‘Öz Oğuz Boyundan gelen köylülerimiz Orta Asya’dan kendileri ile birlikte taşıdıkları ve Anadolu’ya yaydıkları geleneklerimizden biri olan kış yarısı şenlikleri olup, kışın yarı olduğunu ve köylülerin kendi yiyecekleri ve hayvanlarının yemlerini buna göre belirledikleri, eğer kış iyi giderse memnunluklarını dile getirirler. Bu etkinlik köylülerimizin barış içinde yaşamasını ve sosyal bir gelenek olarak bunun işbirliği içinde sürdürülmesini sağlamaktadır. Kış mevsimi genellikle 90 gün olarak hesaplanır. Ancak miladi takvim değil de hicri takvime göre ya da son hesap diye adlandırılır. Bu dönem 13 Aralık-13 Mart arasıdır. Köyümüzde kış yarısı etkinliği Ocak Ayının son haftası gerçekleştirilmektedir.

 Köyümüzde gençler bir araya gelerek, büyüklerimizden gördükleri-duydukları geleneklerimizi yerine getirmek, eğlenmek, gezmek ve hatta küçükte olsa toplumsal dayanışmayı sağlamak amacıyla yapılan eğlencelerin tümü kış yarısı eğlenceleridir.

 Köyümüzde kış yarısı kutlamaları yakın tarihe kadar çok iyi bir şekilde organize edilip, geniş kapsamlı kutlamalar organize edilmiştir. Bu kutlamalar bir nevi tiyatro gösterisi gibi fakat salonda değil de tamamen köy içerisinde ve halka açık bir şekilde belli bir oyun belirlemeksizin o anda oluşan konuya göre yapılan bir sunu şeklidir. Köylüler toplanır, özellikle işin tamamen organizasyonunu yapacak olan gençlerden bir gurup tüm köyü dolaşarak kış yarı yapılacağı günü bildirir. Diğer bir gurup davulcu-zurnacı temin eder, başka bir gurup ise şenliklerde oyuncuların giyecekleri kıyafetlerini temin eder ederler.

 Kış yarı şenliklerinde görev alacak olanlar, sabah erkenden büyük bir köy odasında toplanırlar. Görevler olarak beş veya altı kız kılığına girecek erkekler, iki koca, üç arap, bir deve bir deveci görevlisi ve iki it kıyafetli kişiler oluşturulur. Bunlara bir hak toplayıcısı heybe omzunda ve yardımcısı eklenir. Bu ekip davul zurna eşliğinde odadan çıkarlar. Oğuzlarda itin anlamı; hayvancılıkla geçindiklerini ve güvenlik için bunu kullanırlar. Araplar güvenlik için öncü ve ekibin koruyucularıdır. Kocalardan yaşlısı aşiretin yani göçerin büyüğüdür, ikinci koca organizatördür ve yardımcıdır. Deve göçerliği, deveci döşünde bayrağı ile kim olduklarını ve göğsünde bayrağa saygıyı temsil eder. Kızlar erkek olup, temsilen genç kız elbiseleri giyerler. Kocalar şalvar, aba, potin, işlik, baston ve kafalarına kalpak yerine içi oyulmuş kabak geçirirler. Araplar şalvar, palto, kefiye, palaska, bıçak, sopa kullanırlar ve yüzlerini de siyaha boyarlar. İtler koyun veya keçi derisi sırtına giyer ve elinde iğne veya çöğür bulunur. Deve, deveye benzer temsili yapılmaktadır, deveci sakallı ve döşünde bayrak asılıdır.

 Şenlik önce köy meydanında davul zurna eşliğinde halaylar çekip oyun oynarlar. Ondan sonra köyün en üst tarafından başlayarak, halayla birlikte köyü dolaşırlar. Köy sokaklarında dolaşırken göçer ekibine gençler saldırırlar, genellikle gelinleri kaçırmalar olur. Araplar ve itler dikkatli olup, gençleri gelinlerden uzak tutmaya ve güvenliği sağlamaya çalışırlar. Göçer aile köy meydanında bir orta oyunu oynarlar. Bir gelini anlaşmalı olarak köylüler kaçırır. Araplar gelini ararlar ve bulunca yaşlı kocanın huzuruna getirirler. Geline; cezan çok büyük niçin Allah’ın emri dururken gizlice kaçma yolunu seçtin der. Yaşlı kocaya köylüler rica ederler, kızın affını dilerler. İsterse kızı kaçıran genç için evlenme teklif edip Allahın emri ile kızı isterler. Böylece kış yarı şenliği tamamlanmış olur. Şenlikten sonra ise Abdal Musa Lokması yapılarak köylülere dağıtılır.

 Abdal Musa Lokması ile ilgili bilgi vermek gerekirse; Anadolu’nun ünlü erenlerinden ve ermişlerinden Abdal Musa Sultan, aynı zamanda ünlü bir ozan ve düşünürdür. Aslen Horasan’lıdır. Azerbaycan’ın Hoy Kasabasına gelmiştir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin amcası Haydar Ata’nın oğlu Hasan Gazi’nin oğludur.

 Köyün yaşlıları, ‘Abdal Musa’yı ne zaman yapacağız?’ diye kışın ev sohbetlerinde hazırlıkların hangi gün, kimler tarafından yapılacağını kararlaştırırlar. Son yıllarda kış yarı ve Abdal Musa Lokmasını aynı günde yapma gereği duyulmuştur. Ve bunun içinde Önce 6-7 kişilik bir hizmet ekibi oluştururlar. Bunlara ‘Abdal Musa’nın hizmetlileri’ denilir. Bunları idare eden bir erkek de baş hizmetli olur. Evlerden un, bulgur, yağ, odun, arpa, tuz ve para toplanır. Kapının önüne geldiklerinde ‘Abdal Musa aşkına’ evden verilenler, hizmetliler tarafından çuvallara ve sitillere yerleştirilir. Odun verilirken daha önceden ‘şu odunda Abdal Musa’ya’ diye ayrılmış olan odun verilir. Un, bulgur, yağ, tuz ve buğday verilirken, kabın hepsi boşaltılmaz dibinde azıcık bırakılır. Bu ‘Abdal Musa bereketi’ denilerek tekrar aşlığın içine bırakılır. Hizmetlilere de ev sahibi meyve, pestil, ceviz gibi yiyecekler ikram ederler. Abdal Musa kabul eylesin azımız çok sayılsın temennisinde bulunurlar. Günümüzde ise ayrıca aynı köylü olup da, şehirde oturanlar ise ‘bizi de listeye alsınlar, lokmamızı salsınlar’ diyerek para yardımında bulunurlar. Toplanan malzemeler bir odada muhafaza edilir, içlerinden görevli bu malzemelerden yalnızca odunu bırakıp, diğerlerini satar. Biriken para ile kurbanlık alınır. Yardımlaşarak kesilen kurbanlıkların etleri görevliler tarafından doğranır ve ertesi gün köyün meydanında kazanlar kurulur, kadın keyveniler (aşçılar) tarafından etli bulgur pilavı yapılır.  Pilav piştikten sonra ‘Abdal Musa Lokması’ denilen bu yemek dua edilerek dağıtımı yapılır.

Lokma dağıtılmadan önce kazan başında bulunanlardan birisi yemek duasını okur:

‘Sofrada zat ola, münkir mat ola

Yiyene helal, yedirene delil ola’

 Haber: Ali İhsan Öztürk    Fotoğraflar: Ali İhsan Öztürk/Ersoy Eren      

 www.arguvanhaber.com

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56