Selver Özkan-Malatya Söz Gazetesi
Arguvan’a hiç gittiniz mi?
Bilmiyorum.
Biraz bozkır havası hakimdir ilçe ve çevresine.
Öyle kayısı ağacının bol olduğu ilçelerimize pek benzemez. Azdır yeşili. Bildiğimiz Anadolu bozkırı.
Diğer ilçelerimizin aksine daha çok buğday ağırlıklı tarım yapılır.
Heyelan bölgesi üzerine kurulmuştur ilçe. Kayar altındaki toprak ha bire.
38 yıl önce bugünkü yerine taşınır. O gün ilçeyi yeni yerine taşıyanlar ilçenin meydanına bir akasya ağacı dikerler.
Tam 38 yıl o akasya ağacı susuzluğa bakımsızlığa inat yaşar, birçok türkü festivaline şahit olur. Hafızasıdır Arguvan’ın.
Direnir. Yaşama tutunur.
Ve sonunda belediye başkanının kararına yenik düşer.
Acımasızca keserler, sökerler köklerini; bir daha yeşermemesi için.
Başkanın gerekçesi vardır. Meydan Nazım Hikmet Meydanıdır. O halde meydanda bir Nazım heykeli olmalıdır.
Kesin ağacı, dikin heykeli!
Kesin diyen kim, Nazım hayranı CHP’li belediye başkanı.
Bu solcu başkan bilir;
Arguvanlı sever Nazım'ı,
Arguvanlı Nazım’ı kendinden bilir,
Arguvanlı şair dostudur.
O halde diker ilçe merkezine Nazım heykelini.
Bir şey yapmanın mutluluğu ile Arguvanlının gönlüne hoş görünür.
E mahalli seçimlerde yaklaşmaktadır; bir dönem daha başkan olmalı.
Ağaçmış, çevre dostuymuş, doğayı korumakmış şimdi sırası mı? Geç bunları geç, seçimler yaklaşıyor.
İyide;
Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze...
Diyen Nazım, ne derdi akasya ağacının kesilmesine.
Diyorum ki başkan, kesmeseydin şu akasya ağacını, heykeli de dikseydin gölgesine.
Yerine getirmiş olurdun Nazımın vasiyetini.
Hani şu;
“Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani... “