Hatice Eroğlu Akdoğan
Arguvanlı ozan “Ekberi” mahlaslı Ali Ekber Gülbaş geleneksel âşık ve halk şiiri alanında 60.yılına erişti. Altmış yıl bir insan ve bir sanat söz konusu olduğunda salt bir rakamdan öte ağırlık kazanır. Hele ki coğrafyamızın geçmişe doğru giden on yılları, bu günden bakıldığında olanaksızlık, yoksulluk, göç, hasretlik gibi yoğunluğuna eşlik eden süreçleriyle düşündüğümüzde zamanın daha belirgin ayak izleri bıraktığına tanık oluruz. Ki şairin o hepimizin bildiği ve yüreğimizi de kabartan “Deli gönül hangi dala konarsın/Tutunacak senin dalın mı kaldı/Ahu feryat ile niçin yanarsın/Şu dünyada senin malın mı kaldı” şeklindeki, bestelenmiş meşhur şiirinin ilk dörtlüğü konup göçtüğümüz toprağımızın solgun yüzü gibidir.
1940 yılında akar bir suyun yamacındaki Arguvan’ın Çavuş köyünde doğan Ali Ekber Gülbaş ilkokuldan sonra eğitime devam edebilmek için Malatya’ya gitmiş ve burada Atatürk Ortaokulu’na başlamıştır. Sonra ortaokul eğitimini tamamlayamadan yakın bir gurbetten, bir başka gurbet olan İstanbul’un yolunu tutmuştur. Küçüklüğünden beri çevresinde etkilendiği halk ozanları vardır. Mesela Aşık Bektaş Kaymaz bunlardan biridir. Ali Ekber Gülbaş da kendine ait deftere Ekberi mahlasıyla şiirler yazmaktadır. Gelecek kaygısı peşinde koşuşturması bir yanda; aşka, davaya, dostluğa, özleme ve umuda dair şiir tutkusu nerede olursa olsun, nereye giderse gitsin diğer yanda; şiirsellik kıvamında yüreğindedir. Onu açığa çıkarıp işlemek sahibi yani kendisine ustalık yapacak olanın işidir. Ekberi de yüreğinin sesini alıp işler. İşler, ustalaşır. Sözcükler yeni sözcükleri çağırır ustasının elini zenginleştirir.
Askerlik çağı geldiğinde Ekberi yeniden memleketi Malatya’ya döner ve 1962-64 yılları arasında asker olur. Malatya’da çıkan Sebat ve Gayret gazeteleri Ekberi’nin şiirlerini yayımlar. İkinci kez İstanbul’un yolunu tutan A.Ekber Gülbaş burada şiirlerini de yayınlayan Ehlibeyt Yolu adlı bir gazetede çalışır. Gazetenin dağıtımı yanında şiir sayfasını yönetir. Kendisi gibi köyden kente göçle gelen âşıkların şiirlerine yer verir. Âşık Daimi ile tanışır. Şiirleri konusunda onun takdirini kazanır. Bir halk ozanı için şiirlerini yayınlanma olanağı ona ayrı bir güç katar. Ozan 1969 yılında İstanbul Tekel’de iş bulur. 1970’de tayinini Tekel’in Malatya’daki fabrikasına aldırır. Sulhiye ile evlenir. 1971’de Mihmani, 1972’de Rahmani, 1975’de Devrim, 1977’de Zafer adlı oğulları dünyaya gelir.
Acı-tatlı, zor-kolay, hüzünlü-neşeli yanlarıyla bir bütündür hayat. Ekberi çalışıp ailesini geçindirirken kalemi iyice açılmış, şiirleri çoğalmıştır. “Deli Gönül” şiirini bestelenmiş olarak Anadolu halkı, Ali Ekber Çiçek’in teli ve dilinden bir daha unutmamak üzere yıllar öncesinden dinlemiştir. Ekberi’nin geleneksel halk şiiri tarzıyla yazılan anlam yüklü ve ses açısından ahenkli şiirleri daha başka sanatçılar tarafından bestelenir. Malatya’da ve İstanbul’da gazetelerde de yer alan şiirler arasında değişik sanatçılar tarafından bestelenen Ekberi şiirleri gittikçe artar.
Ekberi 1986 yılında Tekel’deki işinden emekli olur. Ailesi ile birlikte 1990 yılında İstanbul’a yerleşir. Hayatını şiirleri ve bestelenmiş parçalarıyla daha da yakınlaştıracaktır. Unkapanı’nda Ekberi Müzik Evi’ni açar ve çalışmalarını kendi iş yerinde sürdürür.
Peki şiirleri? Şair şiirlerini Aşk ve Gurbet adıyla dört ayrı kitap olarak yayınlamıştır. Aşk ve Gurbet’in birinci kitabı 1966’da İstanbul’da, ikincisi 1986’da Malatya’da, üçüncüsü 2000’de İstanbul ve dördüncüsü de yine 2009’da İstanbul’da yayımlanmıştır.
60.Sanat Yılının Gayretiyle
Ekberi, şu süreçte 60.sanat yılını anlamlandırma ve etkinleştirme çabası içerisinde. Geçtiğimiz yılın temmuz ayında Arguvan’da yapılan Türkü Festivalinde de kendisi bu çerçevede yerini aldı. Ve en önemlisi Ali Ekber Gülbaş’ın, “Ekberi Müzik” etiketiyle kendi şiirlerinin bestesinden oluşan bir albüm çıkartmış olmasıdır. Ekberi, böyle bir çalışmanın yaşayan ozan ve şairler açısından bir ilk olduğunu kendisiyle ilgili yapılan çeşitli haberler için ifade etmiştir. Çünkü albümde yer alan 15 parça, yaşayan 15 ayrı sanatçı tarafından seslendirilmektedir. “Gönül Dostları Dilinden Ekberi Türküleri” adlı albümde Ekberi de “Ne çıkar” adlı şiirinin seslendiriyor.
Ekberi’nin 60 sanat yılı için önemli bir etkinlik de İstanbul Ataşehir Belediyesi’nin katkılarıyla 16 Şubat 2020’de Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde yapılacak olan dayanışma gecesidir. Gece, koskoca bir 60 yılı, halk şiirine emek vermiş Ekberi’ye vefa örneği anlamını taşıyor. Yaşatmak, unutmamak, değer katmak, dirençli bir damara sahip olan biz hemşerilerinin de Ekberi’ye karşı özel bir görevi de olmalıdır.
Burada Ekberi’yi; onun 60.sanat yılı ile dayanışmayı kendisine ait ve ulu ozanlarımızdan Pir Sultan’a ithaf edilmiş bir şiiri de aşağıya alarak kutluyorum. Nice on yılların olsun Ali Ekber Gülbaş; namı diğer Ekberi…
Sözün güçlü, sanatın kutlu olsun.
Pir Sultan Abdal’a İthaf
Dudakta dilde kitapta
Gelen Pir Sultan Abdaldır
Beyanda telde hitapta
Olan Pir Sultan Abdaldır
Öz dilinde halk tahtına
Zulümlerin öz bahtına
Hakikatle Hakk katına
Eren Pir Sultan Abdaldır
Aşk nağmesin tellerini
Bülbüllerin dillerini
Gülistanın güllerini
Deren Pir Sultan Abdaldır
Bülbül gibi gül dalında
Şalı hırkası salında
Tatlı canı Hakk yolunda
Veren Pir Sultan Abdaldır
Ekberi’yem bak Dergaha
Benziyor gökteki maha
Döndermiş katarı şaha
Çeken Pir Sultan Abdaldır