GEZİ RUHU, DİRENGEN CANLAR ARIYOR!

10:30, 3 Haziran 2016, "Hüseyin Yalçın" :

Istanbul un Beyoğlu ilçesinde bulunan Taksim Gezi Parkı na, Istanbul 6.idare mahkemesi ve 2 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olmasına rağmen, Akp hükümeti tarafından"Topçu Kışlası"nı yeniden inşa etmesini engellemek amacıyla, Taksim Gezi Parkı protestoları, direnişi, eylemi başlamıştır! 
27 mayıs 2013 tarihinde iş makinaları Gezi Parkı na girmiştir. Bunu durdurmak amacıyla direnişe geçen aktivistlere, gençlere, polis orantısız bir güç kullanmıştır! Taksim de başlayan direniş ve eylem kısa sürede Türkiye nin Bayburt hariç bütün kentlerine yayılmıştır. O dönem başbakan olan Erdoğan ın, Topçu Kışlası inşaatı yapımı konusunda ısrarcı açıklamaları ile protestolar, hükümet karşıtı eylemlere dönüşmüştür! 
1-15 haziran 2013 tarihleri arasında, polis kuvvetleri Taksim meydanından çekilmiş ve eylemciler Gezi Parkı na bir kamp kurmuşlardır. 15 haziran da ise kamp, polis kuvvetleri tarafından dağıtılmıştır! (Basından)
------------------------------------
Gezi, AKP iktidarının otoriter, baskıcı politikalarına, uygulamalarına karşı, duyarlı ve bilinçli toplum kesimlerinin, özellikle de gençlerin bir karşı çıkışı, meydan okumasıydı! Gezi, korku imparatorluğunun oluşturduğu toplumsal düzeydeki korkuların eşiğinin aşılması ve iktidar- düzen karşıtı muhalif güçlerin kendilerine, halka, güven duygusunun tazelenmesiydi! 
Toplum üzerine serpilmiş olan ölü toprağının savrulmasıydı! 
Gezi, halkı korkutanların yüreğine korku salan bir eylemdi. Hatta Gezi siyasi iktidar mensuplarının ve özelliklede bir muktedirin kimyasını, fiziğini bozdu! 

Burada, Gündüz Vassaf ın Gezi üzerine yazmış olduğu makaleden bir parağraf aktaralım:
"Gençlerin birbirleriyle tanıştıkları, kültürlerini; kaygılarını, umutlarını paylaştıkları, evrensel değerler çerçevesinde birleştikleri; küresel bir ipek Yolu internet üzerinden kurulmakta. Düzenin oyunlarına katılmayarak onu gayri meşrulaştırırken, apolitik denilen bu kuşak, kişiliğini yitirmeden, dünyayı sahiplenme sorumluluğunda."...

Gezi direnişine, eylemine sadece nostaljik tarzda ve romantik bağlamda yaklaşım gerçekçi ve devrimci bir yaklaşım değil, olsa olsa statükocu ve pasifist bir yaklaşım olur. Gezi ye eleştirel yaklaşım, Gezi sürecinin değerlendirilmesi ve o süreçten teorik - pratik dersler,birikimler devşirmeyi sağlar.şunu bilmenizi isterim ki, Gezi ye yönelik yapacağımız eleştiriler bütün Gezi direnişçilerini kapsamadığı gibi, bu eleştiriler Gezi yi sahiplenme ve Gezi ruhunu korumanında bir göstergesidir! Gezi yi doğru okumanın ve yanılgıları ortadan kaldırmanın da gereğidir yapıcı eleştiri. Yoksa, "ben sana hayran, sen bana kurban"anlayışını ve gereksiz pohpohlamayı aşamayız! 

Gezi yi değerlendirirken önce şu realiteyi ortaya koyalım.Bu bir kişisel düşünce yada yorum değil,gerçeğin taa kendisidir! 
Gezi direnişinde kürt hareketinin, Akp hükümeti ile"çözüm süreci"(!)devam ettiğinden Kürt hareketi, Gezi direniş ve eylemlerine başlangıçta kısmi-cılız desteğin dışında bir destek vermediler. 
O dönem BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş:"Gezi Parkı nda ortaya konan demokratik talepler BDP nin sahiplenebileceği, arkasında durabileceği demokratik taleplerdir. Bu yönüyle biz Gezi direnişinin yanında olduk. Parlamentoda da bunu savunduk. Hatta bu talepler çözüm sürecinden de kopuk değildir. Biz de benzer şeyleri istiyoruz. Fakat şöylesine bir hareket içerisine de girildi. Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz? Yada bu halk hareketini darbeye kanalize edebilir miyiz? Böyle bir arayış vardı. Bunu, biz hem sokaktaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olamayız biz."dedi. 
Hatta o dönem Öcalan ın, HDP heyetinin son İmralı ziyaretinde"Erdoğan ı Gezi olaylarında ben kurtardım. Erdoğan ı götüreceklerdi"dediği iddia edilmişti. HDP heyeti ise bu iddiaları yalanlamıştı. 
Gezi eylemlerine kürt hareketinin tam destek ve katılımı olsaydı, sonuç bambaşka olurdu!!!

Gezi de bir araya gelen gruplar, örgütler, yapılar, AKP iktidarının toplumu baskı-zulüm politikalarıyla dizayn etmeye çalışması,özellikle laik/seküler dünya görüşüne sahip bireylere/toplumsal kesimlere yaşam tarzı üzerinden müdahaleci tavrı, Türk-islamcı faşist dikta rejimi kurma heveslerine karşı ortak bir paydada eylem birliği ve direniş gösterdiler! 
Gezi de uğruna mücadele edilen istek ve talepler karşılandı mı? Hayır! 

Kürtlere ve Alevilere karşı devletin/siyasi iktidarın baskısı, şiddeti 3 yıl öncesiyle kıyaslandığında, arttı mı? Evet! 

Peki, Gezi direnişine katılan milyonlar doğaya, yaşam tarzına yönelik göstermiş olduğu ilgi ve duyarlılığı, katledilen Kürtlere, tacize, tecavüze uğrayan, öldürülen çocuklar ve kadınlara gösterdi mi? Büyük kitlelerin katılımı ile kamuoyunda ses getirici bir protesto eylemi örgütlenemedi! 

20 temmuz 2015 Suruç katliamı ile başlayan savaş konsepti ne karşı Geziciler ciddi bir ses yükseltipte barış talebini sürekli kılabildi mi? Hayır! 

Gezide vatan haini ilan edilen polisler, Sur da, Cizre de,Silopi de, Nusaybin de...vatansever ilan edildi mi? Kendilerini Gezi ci (!)gören ve özellikle"ulusalcı"olarak bilinen bu kesim, ırkçı, şovenist söylemlerle kürt sorununa yaklaşım gösterdiler! 

Katledilen herhangi bir Devrimci insan için"unutursak, Kalbimiz kurusun"demek bence şu anlama gelir:Biz onun fikirlerini, ideallerini ve devrimci mücadelesini sahipleniyoruz! Sonuç alıncaya yani onun ideallerini gerçekleştirinceye kadar mücadelemiz devam edecektir! Evet, bu söze bağlılık vardır ama bunun yürekten olması ve mücadelenin kesintisizliği gerekmez mi? 

Bir toplumsal mücadele, bir halk hareketi örgütsel olmadığında istikrarlı ve sürekli bir seyir izleyemez! 
Sol - Sosyalist hareketler Gezi gibi büyük ölçekli halk hareketine örgütsüz, dağınık ve hazırlıksız yakalandılar! Bu açıdan Gezi eylemselliği süreklilik gösteremeden bir noktada sönümlendi!!!
Gezi direnişinde sol - Sosyalist hareketlerin çoğu iyi bir sınav veremedi! Sınıf temelinde devrimci anlayışa dayanmayan örgütler, halk hareketlerine öncülük ederek geliştiremeyeceği gibi hareketin belli bir sürecinde savrulmaları kaçınılmazdır! 
Gezi sürecinde küçük burjuva solculuğu, burjuva muhalefete payanda oldu ve hareketin kuyruğuna takılarak AKP karşıtlığı üzerinden burjuva muhalefet in çizgisine eklemlendi!!!
Gezi direnişinin akabinde, Geziciler in büyük çoğunluğu sol örgüt ve yapılarla bir bağ kur(a)madı ve böylece Gezide ki devrimci birikim ve motivasyon heba edildi (!)
Kısaca şunu ifade edebiliriz ki, Gezi ruhu toplumda sürekli geziniyor ama henüz direngen canlar bulabilmiş değil! 
Ama şuna inanıyorum ki,Gezi ruhu mutlaka direngen, onurlu, aydınlık ve özgür Türkiye sevdalısı olan devrimci canlarda yaşam bulacak ve ezilen halklar, sömürülen sınıflar kurtulacaktır.!!!

Siyasi iktidarın,kendi kitlesinin dışındaki kitleleri, toplumsal kesimleri ötekileştirici, dışlayıcı politika ve uygulamaları artarak devam ettiği; baskı-zulümün dozajı arttığı sürece, Gezi gibi büyük ve geniş ölçekli halk hareketleri her an gerçekleşebilir! Bu defa ki halk hareketi, siyasi iktidarı alaşağı ederek yeni bir sistem/düzen kurabilme potansiyeline evrilebilir. Bu, tarih, sosyoloji ve siyaset bilimlerinin bir verisi, bir tespitidir! Bu açıdan Türkiye, devrim günlerine ve dolayısıyla da devrime gebedir!!!

Şair Ataol Behramoğlu nun, "Yunus Gibi" adlı şiiri,sanki Gezi direnişi ve Gezi ruhunu anlatıyor! Şiirin son dörtlüğü:

Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur. 

Gezi direnişi ve eylemlerinde yaşamını yitiren devrimcileri saygıyla anıyorum. 

3 haziran 1963 de yaşama veda eden büyük usta/şair Nazım Hikmet i anmadan geçemeyeceğim! Aslında,Gezi nin idealleriyle, Nazım Hikmet in idealleri birbiriyle örtüşüyor.Onurlu ve mutlu bir yaşam ideali!!!

Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak...Unutma; aynı gökyüzü altında, Bir direniştir yaşamak... (Nazım Hikmet)

Umut ta kalın, dirençli olun. 



        Hüseyin Yalçın (Sosyolog)

-----------------------------------------------------------------------


NOT:Bu makalem haziran 2016 da Malatya Son Nokta 
Gazetesindeki köşe yazımda yayınlandı.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56