Helallik almış mıydınız Ermenilerden, Alevilerden, Süryanilerden, …?
“Deli gönül, hangi dala gonarsın
Senin dutunacah dalın mı galdı?
Ah-u feryad ile niçin yanarsın?
Senin dert çekmeye halın mı galdı?”
Geçen yıl, bin bir hevesle ata yurtları olan Malatya’ya gelen Malatyalı Ermeniler, giderken oldukça umutlu ve mutluydular.
Bürokratlar ve halk tarafından sıcak karşılanmışlardı. Evimize gelmiştik, yine geleceğiz, derken buğulanan gözleri arkalarında kalarak ayrılmışlardı Malatya’dan.
Kiltepe’deki Ermeni mezarlığının bekçi konutunun ve defin işlemlerinin yapıldığı yerin temellerini, Malatya Belediyesi’nin iş araçları yol çalışması sırasında sarsmış; hatta temeli yandan oyduğundan, duvarlarının arasına el gireçek boyutta çatlaklar oluşmuştu küçücük binanın her yanında.
Bekçi konutundaki aile, her an başlarına yıkılma korkusuyla yine de oturuyordu bu çökmek üzere olan yapıda.
Geçen yıl, İstanbul’daki Malatyalı Ermenilerin kurduğu Malatyalı Hayırsever Ermeniler Derneği (MalatyaHAYDer) Malatya Valisi Ulvi Saran ve Belediye Başkanı Ahmet Çakır’la defalarca görüşmüşlerdi bu konuyu. Madem duvarlarını çatlattığı küçük bekçi konutunu belediye yeniden yapmıyor; bari izin verin de biz yapalım, demişlerdi.
Bunun üzerine yetkililer, tamam, siz yapın, biz göz yumacağız, sözünü verince projeler hazırlanmış, sözlü onaylar alınmıştı. Üstelik projeyi Ermeni Patrikhanesi’nin restorasyonunu gerçekleştiren Malatyalı ödüllü Mimar Kevork Özkaragöz hazırladı.
Artık, Malatya’da yaşayan bir avuç Ermeni, ölen sevdiklerini, inşaat kalıp tahtalarının üzerinde defnetmeyecekti. Bu umutla başladılar yeni konut, gasilhane ve son dua yerinin inşaatına. İşçiler, yaktıkları tahtalarda nöbetleşe el ve ayaklarını ısıtarak zemheride bile çalıştılar.
İnşaat giderleri, MalatyaHAYDer üyelerinin bağışlarıyla karşılanıyordu. Malatya Belediyesi, Ermeni mezarlığına su katkısı bile sunmuyordu; değil ki bekçi, aydınlatma giderleri… Oysa Ermenilerin de vergisi vardı diğer mezarlıklara harcanan paraların içinde. Ermenilerin, Alevilerin, Süryanilerin de vergisi vardı aptes alınan suda, namaz kılınan yerdeki ısıtmada, aydınlatmada. Helallik almış mıydınız Ermenilerden, Alevilerden, Süryanilerden? Kul hakkıyla mı Allah’ın divanına durdunuz, duruyorsunuz?
Ermeni mezarlığındaki yapı yükseldi birkaç ayda. Bir ara, şu çatının yüksekliği kiliseyi andırıyor, alçaltın, dediler belediyeden. Çatı alçaltıldı. Tüm süreç adım adım takip ediliyor. Başkaca bir uyarı gelmiyor. Tam burada Avrupa’daki kiliselerin çan kuleleriyle yarışan minareler i Avrupalının memleketinde Avrupalının gözüne gözüne sokan Müslümanlar geliyor insanın aklına. Frankfurt Belediyesi’nin, Avrupa’nın en büyük camisinin yapımı için tüm giderin yarısını üstlenmesi geliyor aklımıza…
Siz yapıyı bitirin, sonra ruhsatını veririz, diye göz kırpan Malatya Belediyesinin yetkilileri, 2 Şubat 2012 Perşembe günü, herhangi bir uyarı bile yapmaksızın, son rötuşları kalmış olan yapıyı, yerle bir ediyor.
Kaçak yapıya bile bu yapılmaz, böyle biliyorum. İhtar edilir, inşaat durdurulur; yıkılması gerekiyorsa yasal sürenin sonunda yıktırılır. Metruk binalara uygulanan yıkım işlemi uygulanıyor. Üyelerin bağışları olan binlerce lira, çöpe atılıyor. Malatyalı Ermenilerin, sıcak karşılamalardan doğan umutları da tabi.
Size gelen şikâyet dilekçelerini bu kadar muteber görüp bina yıktırıyorsanız, kaçak yapı oduğu herkesçe bilinen, kaçaklığı tescilli AVM’yi niye yıkmıyorsunuz?
MalatyaHAYDer yönetiminden biriyle konuşuyorum. O mezarlığın alanı, şu andakinin en az beş katıydı. Mezarlıklarımıza bile devlet el koydu. Şimdi belediyeye ait görünüyor atalarımızın mezarlığı. Çevredeki alana da apartmanlar dikmişler. Bir bekçi konutuyla son dua yerini yaptırmamıza tahammül edemediler. Oysa ne kadar umutlanmıştık.
2012 yılının 30 Haziran’ından 6 Temmuz’a kadar yurt içi ve yurt dışından 4- beş bin kişiyle gelecektik Malatya’mıza. Bu sayı, her geçen yıl artarak sürecekti ziyaretlerimizde. Dünyanın çeşitli ülkelerinde 48 tane Malatyalı Ermeni derneği var. Bu derneklerin üyeleriyle sıkça ziyaretler planlıyorduk. Malatya’dan 200 ton kayısı almayı, Kündübek’in kirazını, Arguvan’ın balını, Hekimhan’ın cevizini, Doğanyol’un narını tonlarca almayı planlıyorduk.
Verilen sözden dönüldüğünü, atalarımızın da yıkımın molozları altında bırakıldığını görünce… diyor ve uzun bir sessizlik yaşanıyor.
İki yıl önce İngiltere’den yola çıkan beş kişilik üniversite öğrencisi sokakta müzik icra etmeye kalkışmıştı da Malatya Belediyesinin cengaver zabıtaları, bu sevimli turistlere Malatya’yı dar etmişti. Hangi kaldırıma çöktüyseler, kovalamıştı zabıta bu garipleri.
Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır ise Agos’a yaptığı açıklamada, ortaya çıkan durumdan dolayı son derece üzgün olduklarını, son dua yeri ve gasilhanenin yanlışlıkla, İmar Müdürü ile Belediye yıkım ekipleri arasındaki iletişim kopukluğundan dolayı yıkıldığını söylüyor. Çakır: “Orada bir son dua yeri olması sosyal ve dini bir ihtiyaç. Olmasının son derece doğal olduğunu düşünüyorum. Yıkılması, bize de acı veriyor. Telafi etmeye çalışacağız.” diyor.
Özellikle Fransız Senatosu’nun aldığı karardan sonra mezarlıkta süren inşaatla ilgili çok sayıda şikâyet dilekçesi geldiğini söyleyen Çakır:“Orada yürüyen inşaatın yasal niteliği yoktu. Bu nedenle şikâyetleri dikkate almak zorundaydık. Ancak biz sadece, yüksek bir yapı halini alan bekçi konutunun alçaltılmasıyla ilgili bir karar aldık. İmar Müdürü ile yıkım ekipleri arasında bir iletişim kopukluğu olmuş ve ekipler gasilhane ile son dua yerini de yıkmışlar. Bu, hiç istediğimiz bir durum değil. Kendimizi mahcup hissediyoruz. Soruşturma başlattık. Bir iki gün içinde MalatyaHAYDer üyeleriyle de görüşeceğiz. Gerekirse bu iki yapıyı biz yeniden yaparız. Telafi etmeye çalışacağız.” diyor.
Özellikle Fransız Senatosu’nun aldığı karardan sonra mezarlıkta süren inşaatla ilgili çok sayıda şikâyet dilekçesi geldiğini söyleyen Çakır:“Orada yürüyen inşaatın yasal niteliği yoktu. Bu nedenle şikâyetleri dikkate almak zorundaydık. Ancak biz sadece, yüksek bir yapı halini alan bekçi konutunun alçaltılmasıyla ilgili bir karar aldık. İmar Müdürü ile yıkım ekipleri arasında bir iletişim kopukluğu olmuş ve ekipler gasilhane ile son dua yerini de yıkmışlar. Bu, hiç istediğimiz bir durum değil. Kendimizi mahcup hissediyoruz. Soruşturma başlattık. Bir iki gün içinde MalatyaHAYDer üyeleriyle de görüşeceğiz. Gerekirse bu iki yapıyı biz yeniden yaparız. Telafi etmeye çalışacağız.” diyor.
Şimdi soruyorum:
Bu binanın inşaasına, sözlü de olsa izin verdiniz değil mi?
Yıktığınızın aynısını, ne zaman yapacaksınız?
Hatanızın bedelini, halktan toplanan vergiyle mi ödyeceksiniz; yoksa hata kimin üstünde kalırsa ona mı ödeteceksiniz?
Malatya esnafı; eski dostları, eski komşuları olan Malatyalı Ermenilerin, Malatya Belediyesinin yıkımından dolayı küstürülmesinin yaratacağı ekonomik zararını kime ödetecek?
Para, bir şekilde kazanılır da insanlık onuru denen kavram, para ile kazanılmıyor.
Siz var ya bu tutumlarınızla adamı, zorla Ermeni edersiniz…
Sultan KILIÇ