HER AĞACIN KURDU, ÖZÜNDEN OLUR! !! (Sosyolojik değerlendirme)‏

Anlatacağım olayı bilirsiniz yada en azından duymuşsunuzdur! Buradaki olayın aktörlerini değiştirebilirsiniz çünkü maalesef her duruma uyarlanabilir. 

Siz, buna hemşehriler,akrabalar, aynı köylüler, aynı memleketlilerde...diyebilirsiniz. 

" Her ağacın kurdu, özünden olur! " Söylemi, anlatacağım olayı ne de güzel vurguluyor...
Adamın biri ölür ve cehenneme gider!!!
Cehennemde bu adamı karşılayan eski müdavimler, cehennemi gezdirirler! Her yerde büyükkkk Kazanlar ve içinde kaynar suda haşlanan insanlar var (! ) Birde her kazanın başında bir zebani ( cehennem bekçisi ) var (! ) Zebaninin elinde ise uzun ve kalın bir sopa ( değnek ) var (! ) Zebani, kaynar sudan başını çıkarmaya çalışan insanların kafasına sopa ile vuruyor (! )
Bu gezmeler esnasında cehenneme yeni gelmiş olan adam, oradaki bir görevliye soruyor : " peki, şu kazanın başında neden zebani yoktur? "
Görevlinin cevabı şu : " o kazanın içinde"sol"un her tür renginden / düşüncesinden insanlar var! Zaten, birisi başını kaynar sudan çıkarmaya çalıştığı zaman, diğerleri o adamın ayaklarından çekiyor! Bu açıdan zebaniye gerek kalmıyor. "

Her ağacın kurdu, özünden olur! söylemine bir başka örnek daha verelim. 

Hızır paşa, Pirsultan ı darağacına gönderirken, çevrede bulunan halkı galeyana getirerek, Pirsultan ı taşlatır! 
Pirsultan ın musahibi Ali Baba, taş atmaya kıyamadığı için yolda topladığı kır çiçeklerini,gülleri,pirine atar! Ali Baba nın bu davranışı Pirsultan ı yürekten yaralar. Bunun üzerine Pirsultan, şu deyişi söyler:
...
Pirsultan abdalım can göğe ağmaz
Hakk tan emr olmazsa irahmet yağmaz
Şu ellerin taşı hiç bana değmez
Dostun bir tek gülü yaralar beni

Halk arasında yaygın olan ve sıkça kullanılan bir söz - düşünce var bilirsiniz! 
Adama sormuşlar, düşmanın var mı? diye
Adam da demiş ki:Yok
Demişler niye? 
Demiş ki:Akrabam yok ki! 

Bizi ancak ve ancak, bizden gözüken ama aslında karşı tarafa / düşmana çalışan, içimizdeki özü ve yüreği çürükler yıkabilir (! )

Toplumsal ilişkilerde, günlük yaşam içerisinde insanlar arasında gizli yada açık olarak, sevgi, dostluk, kardeşlik, dayanışma, yardımlaşma, kutuplaşma, ayrışma, rekabet, çekememezlik, kıskançlık, düşmanlık...gibi olumlu ve olumsuz duygular, düşünceler, davranışlar vardır!!!

Bu duygu ve düşünceler daha çok ta yakın çevre, akrabalar, hemşehriler arasında hatta aynı ortak amacı gerçekleştirmek açısından kurulmuş olan gruplar, yapılar içinde dahi vardır ve bu sosyolojik bir realitedir!
Amerikalı Sosyolog/Toplumbimci Moreno ya göre, her grubun bir dış görünümü, bir de sevgi - nefret gibi duygularla ortaya çıkan, bireyler arası çekim ve itimlerden yani sempati ve antipati den oluşan bir iç yapısı vardır. 

Bazı gruplar, topluluklar, bilgi birikimli, yetenekli, deneyimli, öngörülü,çalışkan, fedakar ve liderlik niteliklerine sahip olan bireylere karşı kıskançlık - çekememezlik hatta düşmanlık boyutunda olumsuz duygu - düşünce ve tutum-davranış eğilimi gösterebilmektedir!!!

Çevrenin/grubun, birey üzerindeki psikolojik baskı, yıldırma, başarısını gölgeleme girişimleri hatta uygulamaları/pratikleri bireyde; o çevreden,grup yada toplumdan zihinsel - duygusal kopuş yaratmaktadır! 
Bunun sonucu olarak, aslında gerçekten kaybeden o birey değil, o çevre/grup/toplum olmaktadır. 
Maalesef, bu olumsuz durumlara en yakın çevremizde, yöremizde, köyümüzde, mahallemizde, kasabamızda, ilçemizde, ilimizde sıkça rastlamaktayız! 

Bunun sonucu olarakta, bireylerin ve dolayısıyla toplumun enerjisi heba edildiği gibi, bireysel enerjilerin, toplumsal sinerjiye dönüşümü olanaksız hale gelmektedir! 

Peki, neden üst düzeydeki insani niteliklere, donanımlara sahip olan bireylere karşı grup/toplum, çevre olumsuz tutum ve davranış sergiliyor? 
Bunun cevabı, halk arasında kullanılan şu söylemde yatıyor:

" Meyvesiz ağacı kimse taşlamaz; meyve veren ağaç taşlanır".

Bir grup yada toplum içindeki bireyler arasında sevgi hoşgörü, anlayış, güven, empati...azalır yada ortadan kalkarsa; dayanışma, yardımlaşma, güç birliği gibi dinamikler ortadan kalkacağından, o grup, o toplum çözülür!!!

Biçimsel olarak varlığını devam ettirir ama aslında öz olarak yıkılmış demektir! 

Buna bağlı olarakta ortak hedefler gerçekleştirilemez, bir anomi hali,bir düzensizlik, kaos hüküm sürer; bireysel ilişki ve çıkarlar gelişir, toplumsal bütünlük ortadan kalkar;dejenerasyon/yozlaşma/bozulma artarak toplum çürür ve kokuşmuşluk baskın çıkar. 

Ülkemizin içinden geçtiği bu zorlu süreçte, birbirimize kenetlenmeli, aydınlık yarınların ışığını yolumuza rehber kılmalı, "benim kabem insandır"şiarından hareketle, "insanı kamil " olma yolunda yüreğimizi, bilincimizi adaletin, eşitliğin, özgürlüğün egemen olacağı sınıfsız bir toplum ideali için aydınlığın yoluna koymalıyız! 

Bu açıdan şu söylemleri düşünsel ve pratik yaşamımıza, topluma egemen kılmalıyız! 

HEPİMİZ BİRİMİZ, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN!

BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM! 

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ! 

Umut ta kalın, dirençli olun. 

Hüseyin Yalçın (Sosyolog)


Malatya Son Nokta Gazetesi
Mayıs 2016

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56