Söyleşi Rıza Parlak-Fotoğraflar Kadir İncesu
Söylediği türkülerle gerek yurtiçi gerekse yurtdışında tanınan ve sevilen biri isim Aşık Ercan… Aşık Ercan deyince hemen hemen herkesin aklına Arguvan ve Arguvan türküleri geliyor. Aşık Ercan’ın başarısının temelindeki en önemli özellik ise söylediği türküleri hissetmesi, yaşaması… Aynı zamanda Malatya’da bir müzik merkezi yöneten Aşık Ercan ile yaşamı ve müzik üzerine söyleştik.
-Ercan Bey öncelikle sizi yakından tanımak isteriz. Kısaca yaşamöykünüzü anlatır mısınız?
-Böyle bir röportaj yaptığınız için öncelikle teşekkür ederim. Ben Ahmet Duran ERCAN İzleyicilerimiz ve dinleyicilerimiz tarafından sahne mahlası olarak Aşık ERCAN deniliyor Malatya Yazıhan doğumluyum. Büyüklerimiz, babamlar Hekimhan’ın Uğurlu köyünden gelmişler. Toprak reformu yapılınca yer alıp Yazıhan’a yerleşmişler. Orada doğup büyüdüm, ilk ve ortaokulu okudum. 1976–77 yıllarında sanat okulunu Yazıhan’da kazanan tek kişiydim. O dönemler Yazıhan’da elektrik ve teknolojik imkânlar yoktu. Radyo daha çok yeniydi, yalnızca Almancıları olan ailelerin evinde vardı. Bizim de ağabeyimin sayesinde radyo ve teybimiz oldu. Ben okulu kazanınca bir öğrenci evi tutarak Malatya’ya geldim. Okulu kazanan tek çocuk olduğum için okul müdürü bana bir elbise aldı. Hiç unutamadığım bir anımdır.
-Türkülere ilgi duyduktan sonra en çok hangi ozanlardan etkilendiniz?
-Kısacası etkilenmediğim sanatçı ve ses yok diyebilirim. Her sanatçıdan ayrı bir feyiz alıyordum. Bunların başında Aşık Mahsuni Şerif geliyor. Çağımızın Pir Sultan’ı desek yerindedir. Aşık Vesel, Ali Ekber Çiçek, Abdullah Papur, Muhlis Akarsu, Aşık Daimi ve Neşet Ertaş bu isimler arasında. Yakın zamanda hakka yürüyen Ali Kızıltuğ da etkilendiğim isimlerden birisiydi, Kızıltuğ’a Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Arguvan’a gelince Hacı Engüzel, Teslim Budak, Hasan Durak, Abbas Ekici, Turan İpşiroğlu, Aşık Yoksuli ve günümüzün ekolu olan sevgili Erhan Yılmaz… Arguvan türküleri adına en çok feyiz aldığım ismin Erhan Yılmaz olduğunu söylemek isterim.
-Türkü repertuarınız çok zengin. Ama daha çok Arguvan Türkülerine ağırlık veriyorsunuz. Bunun belirli bir nedeni var mı?
-Her türkünün kendine has bir tadı var. Coğrafi yakınlık ve yaşam biçimi zaten türkülerde kendisini gösteriyor. Yaşam tarzından kaynaklanan acılarımızı ve umutlarımızı kendi lehçemizle dile getiriyoruz. Ağıtlar deyişler dökmüşüz... Arguvan’a gelince, dilimiz ve kültürel yakınlık daha fazla haz veriyor. Türküleri söylerken duygu ve düşüncelerimizle bütünleşiyor. Okurken rahatlıkla duygu yükleyerek okuyorum.
-Yaptığınız programlarda Arguvan Türkülerine oldukça yer veriyorsunuz. Yaptığınız bu hizmete Arguvanlılar açısında bir yansıma oluyor mu?
-Tabi ki en büyük yansıma izleyicilerimin gözlerinde ki o ışık… Gözümle görebildiğim gibi kalbimle de hissediyorum. Bu duygu bizim için çok değerli. Bunun sayesinde türkülerimiz en ücra köşelere kadar yayılma fırsatı buluyor. O yüzden tüm türkü dolu yüreklere çok ama çok teşekkür ediyorum.
-Sıladan Gurbete adlı programınızı izliyorum. Gördüğünüz ilgiden memnun musunuz?
-Sevgili Rıza yapılan programı gururla sunuyorum. Bizler fakir aile çocuklarıyız. Her ne kadar genelleme yapsam da kendimi anlatmaya çalışıyorum. Toprak nasıl suya hasret ise bizim gibi programcıların da o tür şeylere ihtiyacı var. Tüm etkinliklerde bunu fazlasıyla hissediyorum. İzleyicilerle karşılaştığımda bir şeyler verdiğimi hissediyorum. Zaten izleyicilerin manevi destekleri bizi daha güçlü kılıyor. Ekonomik güç olarak sorarsanız ben 2010 yılından 2016 yılına kadar Türkiyem TV’de Sıladan Gurbete Arguvan Ezgileri adlı programı yaptım. Bu ismi de izleyiciye birlikte bulduk. Almanya’da bir programda iken bir öneri getirdiler; “Ercan Bey programınızı biraz geç yapın. Almanya ile Türkiye arasında iki saat zaman farkı var. Biz burada saat sekizde başlayınca orada saat altı oluyor. Bizim için uygun olan saat sekiz ve cumartesi günü olursa seviniriz,” dediler. Ben de onları kırmayarak yetkililerle görüşüp taleplerimi ilettim. Ben izleyicilerimle bütünleşmek istiyorum. Onlar da beni kırmayarak o zaman ki genel müdür Orhan Çetin -buradan da saygılarımı gönderiyorum- “Tamam, sizin saatiniz on olsun,” dedi. Bazen saatlerin geri alındığı dönemlerde program saatini dokuza aldığımız da oldu. Biz izleyicilerin manevi desteklerini aldığımız için bunları yaptık. Maddi desteğe gelince sponsor bağlamında gönüldaşlar ve yoldaşlarımızın her türlü katkıyı sunacaklardan eminim. Özelikle işadamlarımızdan, derneklerden ve vakıf başkanlarından biraz daha fazla ilgi beklerdim. Çünkü programlar sanıldığı kadar kolay icra edilmiyor. Bu programlara ekonomik katkı gerekiyor. Bir misafirimiz geliyor havaalanından al, konaklama, yemek, gezme derken bizleri aşan bir gider oluyor. Şimdi malumunuz olduğu üzere Türkiyem TV kapandı. Bu sezon başında ER TV den teklif aldık ve türküler yoldaşımız olsun deyip değerlendirdik. Bu defa Sıladan Gurbete isminden Arguvan Ezgilerini çıkartarak sadece Sıladan Gurbetten adı altında başladık. Çünkü bir arkadaşımız Arguvan Türküleri diye bir program yapıyor. Etik olmaz diye o yüzden Arguvan Ezgileri ismini çıkardık. Arkadaşımıza saygı itibariyle böyle bir değişiklik yaptık. Şu anda yolumuza devam ediyoruz.
Akçadağlı -buradan sevgilerimi de iletmek istiyorum- Bir Damla İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şahin Kırteke arkadaşımızla görüştük. Sizler gibi vesile olan dostlarımızın sayesinde tanıştık. Programımız hakkında bilgi verdik. Bu konuda sizlerden destek istiyoruz dedik. O da “Ercan Ağabey sizleri ben de izliyorum. Türküler edestek vermek, sizinle olmak bizi de mutlu eder,” deyip sponsor olmayı kabul etti. Şu an sağ olsun benim ana sponsorum. Türkiyem TV’de daha önce beş altı ay Kale Köyünden Sadık Pektaş bizlere sponsor oldu. Biz Arguvan Türkülerini icra ediyoruz. Akçadağlı ve Kaleli dostlarımızın yanı sıra neden Arguvanlı Yazıhanlı, Hekimhanlı ve Pötürgeli, Doğanşehirli dostlarımız bize destek olmasın?
Sadık ağabey de programına üç beş ay sponsorluk yaptı kendisini buradan selamlıyorum.
Bu programları yapmak kolay olmuyor. O yüzden vakıflardan, derneklerden, belediye başkanlarından, işadamlarımızdan bizlere destek olmalarını bekliyoruz.
-Âşık denilince aklımıza kendi yazan, kendisi çalan, besteleri olan kişiler geliyor. Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
-Rıza can herkesin elli kalem tutuyorsa, önünde boş bir kâğıt varsa mutlaka duygularını yazıya aktarır. Herkes aynı yazmasa da farklı duygular dile gelir. Ben de lise yıllarında gençliği ekleyelim, delikanlılığı ekleyelim, köyden şehre gelmenin verdiği duygularla ve biraz da sevda olunca yazdım. Saz çalma da işin içinde olunca bir şeyler ürettik. Bir albüm çalışmam oldu 20 yıl önce. Tüm giderleri kendim karşılayarak 2000 kasetimi sevdiklerime dağıtım. Böylece bizi dinleyen ve sevenlerimize küçük de olsa bir katkımız oldu. Şu anda çalışmalarımız devam ediyor, repertuarımız içinden seçmeler yapıyoruz. Fakat bu işler pek kolay olmuyor. Bildiğiniz gibi bir müzik merkezimiz var. Müzik merkezinde 50- 60 kursiyerimiz eğitim görüyor. Bu insanları eğitmemiz, kültürümüzü verebilmemiz, türkülere sahip çıkacak yeni nesiler yetiştirmemiz lazım. Yarın öbür gün Aşık Ercan bizlere destek verdi, feyiz verdi diyerek kültürümüzü yarınlara taşımalarına katkımız olsun.
-Türkü söylerken dikkatle izliyorum. Söylediğiniz türküleri hissederek, yaşayarak söylüyorsunuz. Bu durumu başarınızın temeli olarak açıklayabilir miyiz?
-Ben her zaman programlarımda söylüyorum, çok güzel saz çalmak, çok güzel türkü söylemek sanatçı anlamında çok önemli değil. Ne zaman ki izleyicilerle bütünleşirsek o zaman iyi işler yapıyoruz. O yüzden türküleri okurken kafamda onları canlandırır, sözlerin verdiği duyguları tam anlamıyla yaşayarak söylerim. Bazen o kadar kendimi kaptırırım ki ağlamaklı olurum. Türküler bizi geçmişe yani maziye götürür. En önemlisi türkülerin orijinaline bağlı kalarak söylemek, sözlerini asla değiştirmemek gerekiyor. Büyüklerimizden ve üstatlardan aldığımız değerleri korumamız lazım diye düşünüyorum. Bu bağlamda yola çıkarak türkü söylüyorum.
-Âşık Ercan dünyaya yeniden gelse bugünkünden farklı ne yapar?
-İnanın belki herkes hayatında mutludur. Kısaca şöyle arz edeyim. Bana bu konuda fırsat verdiğiniz için de teşekkür ediyorum. Yeniden dünyaya gelsem Yazıhan’da doğardım. Aynı ailenin çocuğu olurdum. Ailemle, toprağımla, yaşadığım coğrafya ile gurur ve onur duyuyorum. İlkokulu ve ortaokulu Yazıhan’da okur yine sanat okulunu kazanmak isterdim. Babamın aldığı sazı (Bu arada babamı rahmetle anıyorum) ve okulu kazandığım için okul müdürünün aldığı lise kıyafetini yeniden almak isterdim.
-Bu işe yeni başlayan gençlere neler önerirsiniz?
-Tabi ki mesajım olacak bu işte yeterince de emeğim var. Bu röportajı okuyanlara yaşadığım bir örnekle anlatayım. Birlikte çalıştığım Ahmet Sezgin programlarımda aynı zamanda bağlamacım. Oldukça saygılı bir kişiliğe sahip ve bunu her zaman koruyor. Fakir bir aileden geliyor. Ben de fakir bir aileden geldiğim için onu çok iyi anlıyorum. Şu an Ahmet benim çocukluğumu, gençliğimi yaşıyor. Ahmet de farlı bir ışık gördüm. Onu programa aldığımda hiç unutmuyorum beni aradılar, “Hocam siz başka konuk bulamadınız mı bu çocuğu çıkardınız” dediler. Sandalyede otururken ayakları yere değmiyordu. Şimdi benden uzun ve gönlü de çok geniş. Türkülere o kadar gönül vermiş birisi ki, türküler yaşam biçimi oldu.
Bu nedenden dolayı imkânlarımız dâhilinde gençlerimize yardımcı olmaya çalışıyorum. Bunu bir ödev ve görev olarak telakki ediyorum. Aynı zamanda okuyor da. Onun Güzel Sanatlar Fakültesini konservatuar bölümünü kazanması için de çaba sarf edeceğiz. Okulunu tamamladıktan sonra bir kültür elçisi olması için caba vereceğiz. Bütün gençlere, türkülere gönül veren çocukların Ahmet gibi olmasını tavsiye ediyorum.
-Anladığım kadarıyla usta çırak ilişkisinin yaşatma çabasındasınız…
-Aynen öyle.
-Dinleyici kitlesinde sizi en çok ne mutlu eder?
-Bizler sahnede izleyicilerin karşısına çıkarken her programa ayrı bir heyecan duyarak çıkarız. Bizde heyecan bitmez. İnsanların bakış açısı sizi onere ediyorsa; gözlerinin içi gülerek size bakıyorsa bir şeyler vermiş ve onlarla bütünleşmiş oluyorsunuz. Dinleyici olsun, izleyici olsun karşılaşınca gözlerindeki parıltı bize yetiyor. Göremediklerimizin hislerini bize gönderdikleri mesajlardan anlıyoruz. Her izleyene bu duyguları yaşatmayı amaçlıyorum. Dikkat ettiğim diğer bir husus da, dinleyici açısından da çok önemli; türkü sözlerini değiştirmemek.
Mesela “Etek sarı sen etekten sarısan “ söylemi beni rahatsız eder.
Oysa “Etek sarı sen etekten sarısın / Kurban olam Beydağ’ının karısın / Sordum sual ettim kimin yarısın / Söylemeden dolu gibi döküyü” varken yarısan, gülüsen, karısan veya sarısan dersek türkülerimize yazık olur. Umarım bütün sanatçılarımız sözlerini değiştirmeden okurlar.
-Yıllar önce Muzaffer İzgü’nün bir röportajını okumuştum.
Gazeteci “Hangi mesleği yapmak isterdiniz?” diye soruyor.
Muzaffer Üzgü “Postacı olmak isterdim,” diyor. Gazeteci nedenini sorduğunda ise
“Çünkü mektubunu eline verdiğimde karşımdakinin gözündeki sevinç ışığını görmek için” diyor gülümseyerek. Sizler de izleyicilerinizle aynı duyguları yaşıyorsunuz sanırım.
-Aynen katılıyorum.
-Ercan Bey bu röportajı okuyanlara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
-Sevgili dinleyicilerimize, okuyuculara her ortamda bize aktardıkları duygu ve düşüncelerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bizlere vakit ayırdıkları için…
Türkü dinlemek aynı zamanda vakit ayırmaktır. Onlara vaktini bize ayırmalarını sağladıysak ben o türküyü okurum. Tüm türkü dostlarına türkülerle kalın diyorum. Sevgilerimi, saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum. Hoşça kalın, dostça kalın ve türkülerle kalın.
-Bize değerli zamanınızı ayırdığınız için sizlere teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyorum.
-Emekleriniz için ben teşekkür ederim…
Aşık Ercan her hafta salı günü saat 22.00 den 24.00 kadar ER TV de Sıladan Gurbete adlı programını icra etmektedir.
Güncelleme Tarihi: 12 Ocak 2018, 12:52
Aşık Ercan ‘Türküleri tam anlamıyla yaşayarak söylerim’
Aşık Ercan (Ahmet Duran Ercan) ile yaşamı ve müzik üzerine Rıza Parlak'ın yaptığı söyleşi. Türküler bizi geçmişe yani maziye götürür. En önemlisi türkülerin orijinaline bağlı kalarak söylemek, sözlerini asla değiştirmemek gerekiyor. Büyüklerimizden ve üstatlardan aldığımız değerleri korumamız lazım diye düşünüyorum.
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.
1
ARGUVAN BELEDİYESPOR 2–ORDUZUSPOR 0
2
Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın...
3
Demirtaş açıkladı: Eş Genel Başkanlığa aday...
4
Münir Özkul hayatını kaybetti
5
ÇAVUŞ MUHTARI VAHAP GENÇ AMELİYAT OLDU
6
KOMÜNİST MARKA SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ DE YOLDA
7
ALHASUŞAĞI (BAHŞİKAN) MAHALLESİNDEN HANO ÇELİK...
8
ARGUVAN BELEDİYESPOR 2 ADAFI KARTALSPOR 0
9
EYMİR MAHALLESİNDEN SULTAN YILMAZ AMELİYAT OLDU
10
MALATYA'DA 4-6 YAŞ GRUBU ÖĞRENCİLERE KURAN...
SON DAKİKA HABERLERİ