BİR MAĞLUP ŞEHRİN ANATOMİSİ

Niyazi Doğan Malatya Haberde Bir Mağlup Şehrin Anatomisi başlıklı yazısında Malatyanın son yıllardaki kaderini yazdı.

BİR MAĞLUP ŞEHRİN ANATOMİSİ
Bir Mağlup Şehrin Anatomisi

Niyazi Doğan

Malatya’nın son yıllardaki kaderi bu galiba:
 
Hep kaybetmek.
 
Kaybedenler safında yer almak.
 
Bir loser şehir yani.
 
Nelerini kaybetmedi ki bu şehir…
 
Önce hayalleri yok edildi / hedefleri küçültüldü.
 
Vizyonu hormonlu bir kasaba düzeyine indirildi.
 
Geleceğe yürüme umudu karartıldı.
 
Bir şehri şehir yapan değerleri yok edildi.
 
Temel dinamikleri, gündelik ve bireysel çıkarlar uğruna deforme edildi.
 
Toplumsal, kültürel, insani genetiği dejenere edildi.
 
Acımasızca / vandalca...
 
Şehrin şahsiyeti lime lime edildi / yozlaştırıldı.
 
Sonra, duyarlılığını kaybetti bu şehir / kaybettirildi.
 
Tepkisizleşti / edilginleşti / edilginleştirildi / tepki verme refleksini yitirdi.
 
İradesi paralize edilidi.
 
Yanlışlara, haksızlıklara, yolsuzluklara, hırsızlıklara karşı sesini yükseltmeyi unuttu.
 
Haksızlıklar, yolsuzluklar, hırsızlıklar ‘Bizimkiler yapıyorsa sorun yok’, ‘Biraz da bizimkiler çalsın, ne var bunda?’ cümleleri ile kamufle edilmeye başlandı.
 
İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz, şeytandır’ hadisi tedavülden kaldırıldı.
 
Haksızlıklara, yanlışlara, yolsuzluklara, hırsızlıklara karşı sesini yükseltenler ‘Müslümanların yükselişine engel olmakla’ suçlanmaya, tehdit edilmeye başlandı…
 
Rüzgârgülü gibi, dönemsel rüzgârlara kapıldı / kendi dinamiğini yaratma kabiliyetini kaybetti bu şehir.
 
Kitlesel tepkisizlik / eylemsizlik / vurdumduymazlık bir yaşam tarzı haline geldi.
 
Yalanlarla yaşamaya alıştı / alıştırıldı.
 
Yalanlarla / sahtekârlıklarla / münafıklıklarla çevrili bir kaleye dönüştü…
 
Hergün eksiltilerek / deforme edilerek / ruhu, politik, bireysel ve zümresel çıkar masalarına meze edilerek yaşamaya mahkûm edildi bu şehir.
 
Çürümüşlük sızdırıldı bedenine / kirletildi pespaye zevkler uğruna.
 
Ayaklar baş oldu.
 
Lümpen kültür yüceltildi, kenti esir aldı.
 
Güce tapınma kutsallaştırıldı / eyyamcılık övünç kaynağı mertebesine yükseltildi.
 
Bu ülkenin tüm çıkar musluklarını elinde tutan lider ve parti putlaştırıldı.
 
Liderin ve partinin, parti politikalarının sorgulanması Günah-ı Kebair’den sayıldı.
 
Muhafazakârlık / dindarlık söylemi siper edilerek, bu şehrin, bu halkın ortak varlıkları talan edildi / ediliyor.
 
Niteliksiz / içeriksiz / öngörüsüz / kifayetsiz ve muhteris / profili yerlerde sürünen siyasilere / bürokratlara mahkûm edildi / ettirildi bu şehir.
 
Karakteristik yapısı ile Türkiye ölçeğinde kendine özgü bir yer edinen ve bu özgünlüğü ile gurur duyan şehir, artık yok.
 
Malatya’yı özgün yapan değerler ve zenginlikler vasatlıkla / düşük profille /  tek tipçi / tek renkçi kafayla buharlaştırıldı.
 
Doğrunun değil, güçlü olanın, yaygın olanın peşinden gitmeyi bir alışkanlık haline getirdi bu şehir.
 
Kentin çok sesliliği, dağa kaldırıldı. Gökkuşağı hoyratça tek renge boyandı. Çoğulculuğun ruhuna Fatiha okundu.
 
Bu şehrin ağaçları gibi budandı farklı sesler / değişik renkler / aykırı düşünceler…
 
Yerel yöneticiler tek bir tornadan çıkmışçasına tek tip / tek zihniyet / tek partiye hizmet eden insanlardan seçildi.
 
Peygamberimizin ‘Emaneti ehline veriniz’ emri tarihe gömüldü. Çoğunlukla, cemaat ve parti yandaşları ne kadar yeteneksiz / ne kadar kifayetsiz olursa olsun rüyalarında görse inanamayacakları makamlara getirildi.
 
Kimliğindeki muhalif renk kaybedildi, hükümsüz bırakıldı.
 
İktidarın en tehlikeli olduğu an, muhalefetin en zayıf olduğu andır. Malatya bu çelişkiyi, bu tehlikeyi yaşıyor.
 
Kentin muhalefeti de, sivil toplum örgütleri de sustu / susturuldu / sindirildi / silikleşti.
 
Muhalefet partileri ve sözde sivil toplum örgütü temsilcileri konforlarını bozarak ‘Kral çıplak’ demek yerine, suya sabuna dokunmamayı ilke edinerek gücün / iktidarın önünde eğilmekten rahatsızlık duymadı.
 
Meclisteki muhalefet partilerinin temsilcileri muhalefet yapmak yerine iktidarın yerel temsilcileri ile girdikleri akçeli işbirliği sonucunda iktidar partisinin koltuk değnekliği işlevini üstlendi.
 
Muhalefetin bu kişiliksiz tavrı toplumsal muhalefetin de felç olmasına, toplumun İnisiyatif kullanamayacak ve kıpırdayamayacak duruma düşmesine yol açtı.
 
Yolsuzluklardan, hırsızlıklardan hesap sorulmayan / kamu kaynaklarını partizanca peşkeş çekenlere alkış tutulan bir karaktere büründü.
 
Trilyonluk doğalgaz yolsuzluğuna dair tek bir soruşturma yapılmadı / tam tersine olayın faili milletvekili adayı yapıldı iktidar partisinde…
 
Malatya Belediyesi efsane imar yolsuzluğunda kendini ihbar etmek zorunda kaldı ama bu işlerin tam da merkezinde yer alan başkan ve adamlarına tek bir soru bile sorulmadı.
 
Üretim merkezleri çökertildi kentin.
 
Üretim merkezlerinin yerine tüketim mabetleri dikildi, binbir yolsuzlukla…
 
Bu kentin işçileri, emekçileri 3–5 iktidar eyyamcısı işadamının insafına terk edildi.
 
Binlerce işçinin ekmek teknesi Sümerbank, Tekel Sigara Fabrikası iktidarın yeni zenginlerine armağan edildi altın tepsi içinde…
 
Ve lakin ekmek teknelerini kaybeden işçiler de sindi, korktu. Tepki koymak yerine, fabrikalarına kilit vuran, 3 bin işçinin çalıştığı fabrikayı iktidar eyyamcısı 30 patrona satan, kendilerini yardım paketlerine, sadakaya, hatta dilenciliğe mahkûm eden iktidara destek vermekten sakınca görmedi / göremedi.
 
Cellâdına âşık insanın ruh hali ile kendini açlığa mahkûm edenlerin daha fazla fabrika kapatması için fabrika öldürücülerini destekledi.
 
Doğası / çevresi kirletildi…
 
Allah’ın insanların hizmetine sunduğu ırmaklar, nehirler, yeşil alanlar vandal kapitalizmin çıkarları için kirletildi.
 
Memleketin valisi, belediyesi, milletvekilleri, TSO’su, çevrecileri üç maymunları oynadı bu çevre katliamı karşısında…
 
Meraları elinden alındı. Yüz yıldır köylünün kullandığı özgür mera alanları iktidarın zenginlerine tutsak edildi.
 
Malatya’yı Malatya yapan değerlerin başında gelen, yetiştirdiği yarış atları ile dünyaca ünlü, Osmanlı’nın mirası Sultansuyu Harası yakın gelecekte birilerinin mülkiyetine sunulmak üzere değersizleştirildi, içi boşaltıldı.
 
Başbakan Erdoğan’ın ‘Büyük Dedem’ dediği Osmanlı’nın Malatya’ya büyük mirası Sultansuyu Harası pervasızca / saygısızca yok edilme yoluna girdirildi.
 
Mavi treni bile elinden alındı, 2023 için hızlı tren hayali satıldı.
 
Malatya gelişiyor propagandası yapıldı. Ama TÜİK istatistikleri bu şehrin 8 yılda sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinin 81 il içinde 41. sıradan 47. sıraya gerilediğini ortaya koydu.
 
Bu gerilemenin doğal sonucu olarak Malatya’da her 5 kişiden 1’i icralık oldu. 3 İcra dairesi yetmedi Malatya’ya. Çünkü icra dosyaları dolup taşıyordu. İcra dosyası sayısı 110 bin, icra dairesi sayısı 7 oldu.
 
Malatya Cezaevi dolup taştı, kapasitesinin 3 katına kadar tutuklu veya mahkûmu barındırmaya başladı.
 
Ve Malatyaspor elbette… Bu şehrin bir mağlup şehir olduğunu gösteren en önemli göstergelerden biri…
 
44 yıllık Malatyaspor tarihine ihanet edildi.
 
Kulüp yöneticileri, yerel yöneticiler ve siyasilerin ortak yapımı ile bilerek, isteyerek ve taammüden sportif bir cinayetle mazisi başarılarla dolu Malatyaspor amatör kümeye düşürüldü.
 
Buna karşılık yapay bir YMS oluşturuldu: Şehirden / bu şehrin insanlarından kopuk / belediye başkanının yakın çevresine trilyonluk bir oyuncak armağan edildi.
 

 
28 Şubat sonrası parayı, konforu, dünyevi keyifleri, bilinçaltındaki mal-mülk edinme hırsını keşfeden, ezmenin dayanılmaz hazzını, mazlumluktan zalimliğe terfi etmenin mutluluğunu yaşayan, iktidar gücüyle semiren, kifayetsiz ama muhteris karakterli, muhafazakâr etiketli düzenin yeni bekçilerinin, Malatya’yı getirdiği nokta işte bu…
 
Eksiği var, fazlası yok… Maalesef…

Malatya Haber

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56