Recep Tayyip Erdoğan son bir hamle ile nefesini tutarak sıyrılabilmişti ama yarası çok ağırdı. Muhalefet sürekli yarasına tuz atıyordu.
. İşte bu şartlar altında seçime gidilecekti . Ancak seçim mutlaka kazanılmalı idi. Muhalefetin hergün yaralara tuz taşıması da Parti ileri gelenlerinin paranoyasını büyütüyordu. İktidarın verdiği imkanlarla badireyi çok ağır da olsa atlatmışlardı ama iktidar elden çıkarsa ya da zayıf bir iktidarları olursa ‘’bu yara onarılamaz ve öldürürdü’’
Çaresiz kazanmak, kazanmaktan başka çaresi olmamak… Evet Recep Tayyip Erdoğan ve etrafının MUTLAK KAZANMASI gerekli idi. Paranoya büyüdü büyüdü , öyle bir paranoyak balon oldu ki 7-Haziran ile son doruk büyümeye ulaştı. Her an patlayabilirdi. Çok acil mürekkep yalamışlar toplamdı, devletin tüm dehası çalıştırıldı. Çıkan sonuç şu idi ‘’HERŞEYE RAĞMEN KAZANMAK’’
Yeni analizler, yeni sentezler yapılarak yeni SONUÇLAR bulundu.
Paranoya patlamadan yeni seçimler yapılmalı idi ve her türlü savaş yöntemi ile de HDP nin üzerine gidilerek toplum püskürtülmeli/korkutulmalı idi. Dahilerin dehası 1- Kasım 2015 seçimlerine paranoyayı sürükleyerek götürdü.
1-Kasım sonuçları harika idi. Biraz daha dövüp sövse demek ki daha iyi sonuçlar alacaktı AKLIN YOLU BİR İDİ
Bütün şiddet ve hiddeti ile vurmaya başladı. Öyle bir vuruyordu ki sesi tüm dünyayı sarıyordu. Bu vurmak işi hoşlarına da gitti , ancak bir eksikleri vardı; ‘’sadece yurtiçinde vurmak yetmezdi’’ Hemen DAHİLER toplandı ve bir RUS Uçağını düşürme dehası ile beyinler esti.
Evet Rus Uçak’ını düşürdüler. J Bravo doğrusu… Çok da ses çıkmıştı J. ‘’İşte Türkün cesareti’ deyip kıs kıs gülüştüler… ‘Gürültüsü üç-beş gün sürer sonrada durulurdu ortalık’ Ama Putin fena çıktı . ‘’Bu da neyin nesi idi?’’ Üstelik kendilerini Suriye’den de kovmuştu… İşte bu olamazdı. Dahiler önerilerini hemen sundular ‘’Yeni Oyun’’ dediler ve YPG yi toplarla dövdüler. Y a sahiden İŞID varken neden top ateşine tutmadılar, ya da Cerablus veya Musul’daki İŞID mevzilerini topa tutmazlar da Kürtleri neden topa tutarlar.? Rus Uçağını düşürdüklerinde NATO arkasına saklanıp , geçiştirmişlerdi. Şimdi de NATO ya gidilip yardım istenebilridi … ‘’Kürtler YPG kılıfında bize saldırıp tehdit ediyorlar, yardım edin de vuralım’’ deyip durdularsa da ortaklarını inandıramadılar. İŞID ‘a karşı savaşan ‘’YPG yi terörüst saydık , sizde sayın’’ dediler yine de olmadı İnandıramadılar. Top atmaya devam ettiler, bunun üzerine NATOCU Ortakları ‘’YPG’ye top atmayın’’ deyim kızdılar… Ortaklarının kendilerine kızmalarına çok üzüldüler , ayrıca RUSYA nın kendilerini Suriye’den kovmasına da ses çıkarmamışlardı.
Türkiye’de işler iyi gidiyordu. Hendekçiler gömülüyordu ama yurtdışı sarpa sarmıştı. Yeni bir OYUN KURMAK gerekiyordu. En karlı oyun da Kürtler üzerine kurulan oyun oluyordu. Tekrar DAHİLER e haber verildi. Dahiler, dehalarını bu sefer zorlayacaklardı. NETEKİM zorladılar da…
Tam da o günlerde Ankara’da çok büyük patlama oldu. Üstelik Ankara’nın gözbebeğinde. Genel Kurmay’ın, Hava Kuvvetlerinin, TBMM nin yanı başında öyle bir seski etkisi çok olumsuz ve otuz şehid
Hemen ilanat yapıldı ve’’YPG nin bombayı koyduğu çok net idi’’ Ancak gelgelelim ki Ortaklar bu işe inanmadı.
Sahiden bu bombayı kim attı. Evet biz vatandaşlar Başbakanımıza inanmak zorundayız. Kaderde ve kıvançta bir olmalıyız. İyi de bu halkın önemli bir kesimi Başbakanımıza inanmıyor…
İşte asıl yıkıcı olan, bölücü olan bu GÜVEN BUNALIMI.
Nerede kaldı Bülent Arınçımız, Hüseyin Çelikimiz? Abdullah Gül bile olur…
Bazı okuyucular’’ bunlara mı kaldın? Diyecekler. Valla bu zavallı başbakanı ve de bu herşeye kadir Cumhurbaşkanı bana bu ortamda bunları hatırlatıyor.
19.02.2016
MEHMET ALİ ÇABUK
