AĞBABA, TBMM GENEL KURULUNDA KONUŞTU
“MEVLANA’YI AĞIZLARINDAN DÜŞÜRMEYENLER, NEFRET SUÇU İŞLİYORLAR”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)Malatya Milletvekili ve Parti Meclisi (PM) üyesi Veli Ağbaba, TBMM Genel Kurulu’nda nefret söylemleri ile ilgili bir konuşma yaptı. Ağbaba, “Dillerinden Mevlânâ'yı, Yunus Emre'yi, Hacı Bektaş'ı düşürmeyenler, maalesef ülkemizde nefret tohumlarını ekmekten geri durmamışlardır. Eğer Ceza Yasamızda, nefret suçu olmuş olsaydı, nefret suçlarından yargılanacak birinci sanık Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olacaktı.”ifadelerini kullandı.
Ağbaba’nın CHP Grubu adına yaptığı konuşma metni şu şekilde;
Değerli arkadaşlar, nefret suçu ,nefret söylemi, ayrımcılıkla beslenen, önyargı suçları olarak tanımlanmaktadır. Nefret suçu , çoğu zaman şiddet içeren bir eylem olarak ortaya çıkabileceği gibi, kişi veya grup, ırk, milliyet, etnik köken, dil, din, cinsiyet, felsefi ya da siyasal inanç, cinsel yönelim gibi özelliklerine karşı işlenen her türlü eylemi kapsar.
“BAŞBAKAN , BAKANLARI ARATMIYOR”
Ülkemizde, nefret suçu olarak adlandırılabilecek çok sayıda eylem gerçekleştirilmiştir. AKP iktidarına ve Bakanlar Kuruluna baktığınız zaman Nefret suçu , nefret söylemi anlamında çok zengin olduğumuzu söyleyebiliriz. Örneğin, Sağlık Bakanının, İçişleri Bakanının her gün konuştuklarını, geçtiğimiz dönem bakan olan Aliye Kavaf'ın söylemiş olduğu cümlelerde nefret söylerini görebiliriz. Ayrıca, Hükûmetin başındaki Sayın Başbakan da nefret söylemi konusunda Bakanlar Kurulu üyelerini ve milletvekillerini aratmayacak ölçüde deneyim sahibidir.
“DİNK ETNİK KİMLİĞİNDEN DOLAYI ÖLDÜRÜLDÜ”
Bu eylemlerden en çok akılda kalan ise 2007 yılı 19 Ocağında işlenen Hrant Dink cinayetidir. Hrant Dink cinayeti şahsi bir husumet dolayısıyla işlenmemiştir, "nefret suçu" kavramı tam da burada devreye girmektedir. Hrant Dink, etnik kimliği nedeniyle öldürülmüştür. Yıllardan beri ekilen tohumlar, maalesef Hrant Dink'in vücudunda hayat bulmuştur. Değerli arkadaşlar, eğer Hrant Dink'in katilleri, yasalarda nefret suçu yer alsaydı çok daha ağır cezalarla cezalandırılabilirdi. Ancak AKP Hükûmetinin mantığı tam da burada apaçık ortaya çıkmaktadır çünkü Hrant Dink cinayetinin işlenmesine götüren süreçte kim varsa hepsi terfi ettirilmiştir, en son terfi de maalesef burada, AKP'nin oylarıyla başdenetçi seçiminde olmuştur. 301'e dayalı Yargıtay kararıyla Hrant Dink'in ölümüne yol açan süreci başlatan kararın altında imzası bulunan bir zat, başdenetçi olabilmiştir.
“AHMET KAYA’YA SİYASİ LİNÇ UYGULANMIŞTIR”
Ahmet Kaya'ya yapılan siyasi linç, ona yönelen saldırı bir nefret suçu olarak tarihimize geçmiş ve maalesef, Ahmet Kaya Fransa'da göçmen olarak hayatını kaybetmiştir.
“AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ”
Türkiye çağdaş, demokratik bir hukuk devleti ise, AKP Hükûmeti, ileri demokrasi dersleri vereceğine "nefret suçu" kavramını ceza mevzuatına yerleştirmelidir. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Sivas katliamı davasıyla ilgili kararın ardından Başbakan "Hayırlı olsun." Diyebilmiş, Maraş ve Çorum katliamları yaşanmış, hâlâ yüzleşilememiş; Roman vatandaşlarımıza karşı , bazı illerde Kürt yurttaşlarımıza dönük saldırılar yaşanmış; Trabzon'da Rahip Santoro cinayeti, Hrant Dink cinayeti, Malatya'daki Zirve Yayınevi cinayeti ve LGBT cinayetleri maalesef artan hızla devam etmektedir. LGBT’lerle ilgili geçmişte bir bakanın söylediği “Onlar hastalardır, derhâl tedavi edilmelidir."sözü hâlâ hafızalarımızda yerini korumaktadır.
“DÜNYA TARİHİNDEKİ EN AÇIK NEFRET SÖYLEMLERİNDEN BİRİSİ”
Değerli arkadaşlar, yine Başbakan, miting meydanlarında ana muhalefet partisinin genel başkanının ismini söyleyerek, 81 ilde bir mezhebi yuhalatmış ve ardından onu susturmaya gitmiştir. Bu, belki de dünya tarihinde en açıkça işlenmiş nefret söylemlerinden birisidir. Yine, kendi gibi düşünmeyen bir başka siyasi partinin inançlarıyla dalga geçmiş, onların inançlarıyla ilgili "Zerdüşt" diyebilmiştir. Eğer Ceza Yasamızda nefret suçu olmuş olsaydı, nefret suçlarından yargılanacak birinci sanık Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olacaktı. Değerli arkadaşlar, dillerinden Mevlânâ'yı, Yunus Emre'yi, Hacı Bektaş'ı düşürmeyenler, maalesef ülkemizde nefret tohumlarını ekmekten geri durmamışlardır.
“GÖZLERİN GÖRMEDİĞİ HALDE SANA İŞ VERMİŞİZ”
"Gözlerin görmediğin hâlde sana iş vermişiz, daha ne yapalım." diyen bu ülkenin Sağlık Bakanı hâlâ koltuğunda oturmaktadır ve engelli yurttaşlarımızla ilgili bu söylemiş olduğu şey hâlâ kulaklarımızdadır. Nefret suçlarına yönelik düzenleme bütün demokratik kitle örgütleri tarafından, sivil toplum kuruluşları tarafından istenmesine rağmen, maalesef bu konuda adım atılamamıştır.
CHP OLARAK ‘ÖNCE İNSAN’ DİYORUZ
Değerli arkadaşlar, yaşamın her alanında maalesef nefret söylemi devam etmektedir. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak "Önce insan" diyoruz; önce insan, önce insan, önce insan… Etnik kimliğine, mezhebine, doğum yerine, cüzdanının kalınlığına, kişisel durumuna, cinsiyetine, sağlık durumuna bakılmadan "Önce insan" diyoruz.
‘SAKAT AMA CHP’Lİ’ DİYENLER HALA KÖŞE YAZISI YAZIYOR
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında beraber görev yapmaktan büyük onur duyduğum Şafak Pavey'le ilgili, bir yandaş medyanın söylediği sözü size hatırlatmak isterim. Demiştir ki: "Sakat ama CHP'li." Değerli arkadaşlar, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında sadece Cumhuriyet Halk Partili birkaç milletvekili buna tepki göstermiştir. O insan hâlâ o koca gövdesiyle bir gazetede köşe yazıları yazmakta ve ağzından hâlâ nefret söylemi düşmemektedir. Değerli arkadaşlar, ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tür insanlara ortak tepki gösterebilirse, Türkiye'de nefret söylemi artık daha azalır. Biraz önce, konuşmalar başlarken yapılan tartışmaların da bu araştırma önergesinin kimliğine uygun olmadığını belirtiyor, önergenin lehinde oy kullanacağımı belirterek hepinize saygılar sunuyorum.