AV YASAĞI

Av yasağına rağmen Dağlara her çıktığımızda, av yasağına rağmen kurallara uymayan avcılara rastlıyoruz.

AV YASAĞI
Malatya Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü’nden Erhan Demirci, av yasağına uymayan avcılardan, bu avcıları şikâyet ettiklerinde ilgilenmeyen güvenlik birimlerinden ve denetleme ekiplerinin azlığından yakınıyor:
“Bilindiği üzere, geçen haftadan beri av yasağı başlamıştır. Av yasağına rağmen Dağlara her çıktığımızda, av yasağına rağmen kurallara uymayan avcılara rastlıyoruz. Dün yine iki avcıya rastladık. İlgili birimleri aradık; ancak kimse ilgilenmedi, kimse gelmedi gelmedi.
BÖLGE DENETİMİNE BİR İKİ EKİP YETER Mİ?
 Bugün Malatya Milli Parklar Müdürlüğüyle görüştüm. Malatya Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü bünyesinde avcıları takip ve denetleme birimi bulunuyormuş. Kurulan bu birimdeki tek bir ekibin, tüm Malatya bölgesine baktığı söylendi.
 Peki suçlu kim? Dün aradığımızda gelmeyen birimler mi? Ya da yasak olduğunu bile bile avlanan avcılar mı? Yoksa orada bulunan masum hayvanlar mı?
 Deveye sormuşlar neden boynun eğri, deve de nerem doğru ki demiş. Kıssadan hisse; memleketimizde hangi şey doğru yapılıyor ki.” diyor.
MÜCADELE, HEPİMİZİN GÖREVİ
Bu konu ile ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığı 15. Bölge Malatya Milli Parklar Müdürü Abdullah Koç’tan bilgi alıyorum. Abdullah Koç da kaçak avcılardan yakındığı gibi asılsız ihbarlarla kendilerine zaman ve emek kaybettiren sahte ihbarcılardan yakınıyor. Elbette bu sporcu vatandaşımız gibi sorumlu vatandaş olmanın bilinciyle, doğal yaşamı koruma tutkusuyla kaçak avlananlarla mücadele etmek amaçlı bizi arayan vatandaşlarımız da çoğunlukta. Onlara teşekkür ediyorum, diyerek sürdürüyor konuşmasını Abdullah Koç
“Avcıların sabit durmadığını biliyoruz. Kaçak avlanma; yani ruhsatsız, özellikle de hayvanların çoğalma dönenmindeki yav yasağı zamanında gördükleri avcıları, hemen ihbar etmelerini istiyoruz.
 4915 sayılı yasa gereği bunlarla mücadeleden hepimiz sorumluyuz, İl Milli Parklar Bölge Müdürlüğü, 155 polis, 156 jandarma, muhtarlar, korucular kaçak avlanmayla mücadeleden sorumludurlar.
Daha önce araç sıkıntımız vardı; ama şimdi arazi aracımız ikiye çıktı. Mücadelemiz daha hızlı ve etkin olacaktır.” diyor.
Malatya’nın Çırmıhtı (Yeşilyurt) ilçesine bağlı Kileyik (Yakınca)beldesinde karşılaştığım Avcı Vahap Yüceer’le de bu sorunları konuşuyoruz.
BAKIŞLARIYLA YALVARAN HAYVANLARI ÖLDÜRME
“Ben avcılar ve atıcılar kulübü üyesiyim. Devlete senelik 140 lira vergi veriyorum. Bir de ayrıca avlanma bedeli olarak yine senelik 70 lira ödüyorum. Kulübe üye olmayan, vergilerini vermeden her tür silahı alıp avlanmaya çıkanlar var. Bu kaçak avcılar av yasaklarına da uymuyorlar. Hayvanların çoğalma mevsiminde avlanmamak gerekirken bu bilinçsiz kişiler, sınırsız av peşinde oluyorlar.
 Keklik mesela, yumurtalarının üzerindeyse gidip elinle tutsan bile kekliği, yumurtalarını terk etmez; o, artık bir annedir. Bu hayvana silah doğrultmak hangi vicdana sığar?” diyor Vahap Yüceer.
Peki, madem bu kadar vicdanınız sızlıyor, siz nasıl kıyabiliyorsunuz hayvanlara?  Göz göze geldiğiniz bir hayvanı nasıl öldürebiliyorsunuz? Gözlerinizin içine yalvarırcasına bakan bir tavşanı nasıl öldürebiliyorsunuz? Kendi öldürdüğünüz hayvanın etini nasıl yiyebiliyorsunuz, diyorum.
“Ben, makineli tüfekle çıkmam. (Demek makineli tüfekle çıkan katiller de var, diyorum içimden.) Çifteyle çıkarım ava. Hayvanla göz göze gelsem vuramam onu. Arkasından bir el ateş ederim. (Arkadan ateş etmek, mertlik sınırlarının neresinde?) Vuramazsam bir el daha ateş ederim. Yine vuramazsam ısrarla peşine düşmem. Gider o, gözden kaybolur; azat ederim. (O hayvan, doğal ortamında zaten özgür. Peşine düşerek onu tutsak etmek isteyen, katletmek isteyen avcılar.)
Avladığım hayvanı eve getirmem. Arkadaşlarla bir su başında pişirir yeriz. Bir kez kanadından yaralanan kekliği, eve getirdim. Kanadı iyileşene kadar baktım. Sonra da doğaya saldım, gitti. Kendi çocuklarımın canı gibi düşünüyorum onları da.”
ADAMSANIZ SİLAHSIZ ÇIKIN AVLANMAYA
Böyle diyor; ama ardından ekliyor. Av ruhsatımı şehirler arasına çevirteceğim. Sadece Malatya’da olmuyor. Köylüler, kendi köylerine sokmuyorlar bizi. Geçen yıl Arguvan’da arabamın tekerlerini kestiler. Başka ilçelerde de köylülerle avcılar birbirine giriyor. Sivas, Tunceli tarafları daha serbest; oralara gitmek istiyorum, diyor.
Hem hayvanların canını kendi çocukları gibi düşündüğünü söyleyebiliyor hem de daha geniş bir alanda, daha rahat ve çok hayvan avlamanın planlarını yapabiliyor.
Bunu sadece, söylemleriyle yaptıklarının çeliştiğini gördüğüm Vahap Yüceer için söylemiyorum. Vahap Yüceer, hiç değilse vicdan kavramından, av yasağı mevsiminden söz ediyor. Birçok avcıda vicdanın da kuralın da olmadığını tahmin edebiliyorum. Vicdanı ile tüfeği arasında kalanlardan biri.
 Başıma bir hal gelirse kendimi güvende hissedeyim diyerek tüfek omuzda gezenler de var. Bunlar, avcı gibi görünen doğasever sporcular. Sözüm, doğasever sporculara değil.
Silahı, tuzağı alıp hayvanların peşine düşen herkes için söylüyorum. Hep söylediğimi yine söylüyorum.
Ey avcılar; yiğidim, delikanlıyım, adamım diyorsanız; dağlara silahsız, tuzaksız çıkın. Hayvanların silahları, tuzakları yok çünkü. Eşit şartlarda karşılaşın hayvanlarla. İşte o zaman adamlığınız, delikanlılığınız, yiğitliğiniz belli olur.
Sultan KILIÇ               

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56