Daha sınav hırsızlığı şokunu atlatamadan…
Malatya’nın Emeksiz kavşağındaki Mustafa Kemal İlköğretim Okulu’nun karşısındaki yedi katlı bina çöktükten sonra, sabaha kadar çalışan iş makineleri ve ilk yardım ekipleri, enkazı temizlediler. 35 yıldır inşaat halinde duran, mahkemelik diye dokunulmayan; ama inşaatın giriş katındaki üç dükkâna ruhsat verildiği söylenen, birinin de çevrede yaşayanlarca rahatsızlık yarattığı ve kaçak çalıştığı iddia edilen işyerlerinin bulunduğu bina yıkıldı. Enkaz temizlendi.
Kendi kendine yıkılan binanın müteahhidince yapılan bitişikteki Gündüz Apartmanı ve ona eklenen yeşil boyalı apartmanın 33 dairesi boşaltıldı. Binalara giriş yasaklandı. İnsanların işyerleri ve evleri kullanılamaz oldu.
Yıkımın ilk günü yetkililerin umut ve teselli sözleri, binadan tahliye edilen ailelere ulaştı mı diye olay yerine gittim. Polis barikatının çevresindeki insanlarla sohbet ettim. Bu insanların çoğu, tahliye edilen Gündüz Apartmanı’nda yaşayanlardı. Yani düne kadar yaşayanlardı. Doğrudan onlar anlatsın, derdi yaşayan daha etkili anlatırmış.
“ Dün gece kardeşimde kaldık. Üniversite sınavına hazırlanan kızım, perişan oldu. ÖSS’deki hırsızlıkların şokunu atlatamadan şimdi de bu binanın çöküşüne tanık oldu. Kitapları, giysileri içeride kaldı. Düzenimiz altüst oldu. Canımız sağ; ama ortada kaldık, perişanız. Binanın kapısına iki polis dikmişler, o kadar. Halimizi soran yok. Nerede kalıyorsunuz, aç mısınız, harçlığınız var mı diyen yok.
Yandaki bina çökünce, o gürültüye dışarı fırladık. Bir daha da içeriye sokmadılar. Üzerimizdeki ev giysimizle dışarıda kaldık.
Dün olay sıcakken tüm yetkililer buraya geldi. Öylesine işte, gösteriş olsun. Ayakkabıları toz toprak olmasın diye hemen gittiler.”
“Adım Nevzat Gündüz, 75 yaşımdayım. Şiddetli bir gök gürültüsü, yıldırım attı sandım. Çocuk çığrışmaları duydum. Biri balkondan mı düştü, dedim. Bastonla zor yürüyorum. Bu halımda aşağı indim. Hanım, ayağına bir harik geçirmiş. Toz duman içinde kaldık. Benim bir sürü de hastalığım var. Raporlu ilaç kullanıyorum. İlaçlarım da evde kaldı. Çocuklarımız geldi, bizi kendilere götürdüler.
Ya çok iyi ya da çok yaramaz insan tanınır. Bu apartmanı da Tuluk Ömer yapmış.”
“Yandaki Manolya Apartmanı’nda oturuyorum. Doğalgaz patladı sandım. Bina yıkıldı da pisliklerden kurtulduk. Sarhoşlara engel olmadılar. Yöneticiyle kardeşim, belediyeye gittiler. Belediyedekiler, dert sokasıcalar ilgilenmediler. O kadar şikâyet etik, oralı olmadılar. Seyyar satıcılara Malatya’yı dar edenler, burada gayrı meşru işler çevirenlere nedense bir şey yapmadılar.
Mahkemesi sürüyormuş da… Bu nasıl mahkeme, yirmi yıl sürüyor. Ölmemiz mi gerekirdi ilgilenmeleri için. Binanın yıkıldığı gün geldiler, boy boy dizildiler. O kadar. Üç beş gün sonra unuturlar, gelen giden olmaz.”
“ Adım Şahap Malak, Yeşilyurtluyum, kasabım. Bina çöktüğünde Belediye Başkanı Ahmet Çakır buraya geldi. Yönetici konuşunca, Ahmet Çakır, yöneticiyi susturdu. Hani, nerede insan hakları; nerede özgürlük? Bina çürükse niye ruhsat veriyorsun? Çökenin bitişiğindeki Gündüz Apartmanı’nda oturuyorum. Burada çürük. Daha dışarıda ne kadar sürüneceğiz? Artık burada da oturulmaz. Üç yüz kişi mağdur olduk. Bunu da aynı müteahhit yapmış.”
“Adım Enver Fırat, 25 yaşımdayım. Yedinci katta, kolonsuz dairede oturuyoruz. Yoldan geçen araçlardan sarsılıyorduk. Şimdi ablamlara sığındık. İki odada sekiz kişi kalıyoruz. Yandaki bina çökmeden bir gün önce ara yolda çökme olmuş. İşte kaldırımda da çökme olmuş. Yanda çöken binanın sarsıntısıyla şu çiçekçinin çiçekleri yuvarlanmış.”
“Adım Bahar Fırat, Enver’in annesiyim. Bu bina çökmeden önce bizim kapı ve pencereler de kapanmadı. Yağlayarak zorla kapattım. Ne dinlemek istiyorsun? Benden belediyenin ihmalini mi dinleyeceksin? Ya o bina olduğu yere yığılmasaydı da yan yatsaydı? Asıl felâket o zaman yaşanırdı. Aşırı gürültünün ardından televizyondan dumanlar çıktı. Sonra öğrendik ki aynı anda komşumuzun da televizyonu yanmış. Dünden beri sokaktayız. Görüyorsunuz bu insanlar hep komşularımız. Böyle işte, apartmanın çevresinden de ayrılamıyoruz. Duvarlarımız da çatladı.”
Yarın, küçük kızı son anda kimlerin nasıl kurtardığını anlatacağım.
Not: Yazı dizisi sürecek
Sultan KILIÇ - Malatya